Enerji Günlüğü - Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Filiz Karaosmanoğlu, 21 Mart Dünya Su Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, hızla eriyen buzullarla, su akışlarındaki düzensizliğin insan, tarım, turizm, endüstri, enerji, ekosistemler üzerinde ciddi olumsuz sonuçlara yol açtığına ve açacağı dikkat çekti.
Bu nedenle iklim değişikliği ve küresel su krizi mücadele planlamalarının merkezine buzul korumanın koyulması gerektiğini belirten Karaosmanoğlu, “Buzullar erirken geleceğimiz, geçim kaynaklarımız da eriyor. Buzullarımızı, suyumuzu koruyalım, iklim değişikliğine dur diyelim” dedi.
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, havada, yüzeyde, yeraltında ve okyanuslarda bulunan suyun sadece yüzde 2,5’inin tatlı su olduğunu kaydetti.
Tatlı suyun çoğunu buzulların oluşturduğunu belirten Karaosmanoğlu, “Kalanı yeraltı sularındadır. Havada ve yüzeyde çok az tatlı su vardır. Kara alanının yaklaşık yüzde onu buzul buzu ile kaplı olup büyük ölçekte kutup, daha küçük dağ buzulları vardır. Doğanın su deposu buzullar yaşam için kritik önemli olup eriyen suları sağlıklı ekosistemler için olmazsa olmazdır” dedi.
SUYA ERİŞİM HAKKI
Gezegenimizin su döngüsünün, insan, bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmaların yaşamı için vazgeçilemez olduğunun altını çizen Karaosmanoğlu şunları söyledi:
“Suya erişim hepimizin hakkıdır. 2,2 milyar insan sağlıklı içme suyu olmadan yaşıyor. Su her yerdedir. İçme suyu; tarım ve endüstride girdi; enerji kaynağı; turizmde rota olarak su ile yaşar, geçinir ve mutlu oluruz. İnsan, yine insan için üretirken, tüketirken, hizmet sunulurken doğrudan ve dolaylı sebep olduğu sera gazı emisyonlarıyla küresel yüzey ve küresel okyanus sıcaklık artışına, iklim değişikliğine, buzullarımızın hızla erimesine neden oluyor. Su döngüsü öngörülemez oluyor.”
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE BUZULLAR
Prof. Dr. Karaosmanoğlu 2015-2024 döneminin en sıcak on yıl olarak kayıtlara geçtiğini belirterek “2024 küresel ortalama yüzey sıcaklığı 1850-1900 dönemi ortalamasının 1,55°C üstündeydi” diye konuştu. Buzulların her zamankinden hızlı erimesinin yıkıma neden olduğunu vurgulayan Karaosmanoğlu, şöyle konuştu:
“Okyanuslar ısındıkça insan ve yaban yaşamında olagelen sorunları göz ardı edemeyiz. Örneğin balıkçılık, kutup ayıları ile penguenlerin yaşamındaki zorluklar gibi. İşte bu nedenlerle buzulların korunması hayatta kalma stratejimiz olmalı, sera gazı emisyonlarını azaltmalı, eriyen suyu insan ve gezegen yararına daha sürdürülebilir yönetmek için harekete geçmeli, birlikte çalışmalıyız.”
BUZULLAR VE KARBON YÖNETİMİ
SÜT-D Başkanı Filiz Karaosmanoğlu, Türkiye’de Doğu Karadeniz Dağları, Toros Dağları ve volkanlarda vadi buzulu, buzyalağı buzulu ve doruk buzulu tipinde dağ buzulları bulunduğunu söyledi. En büyük ve tek doruk buzulunun ise yaklaşık 10 kilometrekare yüzey alanıyla Ağrı Dağı’nda yer aldığını anlatan Karaosmanoğlu, şu bilgileri verdi:
“En büyük ve 20 bin yıllık vadi buzulu ise Cilo Dağı Uludoruk Buzulu. Uzmanlar buzullarımızın yılda 1-20 metre arasında eridiğini, gidişata dur denmezse Cilo Dağı buzullarının önümüzdeki 20-50 yılda yok olacağını bildiriyor. Hepimiz iklim değişikliğinden sorumluyuz. Evde, okulda, işte, yolda, tarlada, ormanda sera gazı emisyonlarımızı düşürmeli, iklim değişikliğine dur demeliyiz.”
DÜŞÜK KARBON ÖDÜLLERİ
“Atmosfer ve suyun sınırı yok. Her birimize görev düşüyor” diyen Filiz Karaosmanoğlu, SÜT-D’nin de Türkiye karbon yönetimi kapasitesini artırmak öncelikli hedefiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İTÜ ana desteğinde düzenlediği İstanbul Karbon Zirvesi’nin 14-15 Nisan 2025 tarihlerinde gerçekleştirileceğini söyledi. Karaosmanoğlu’nun verdiği bilgiye göre etkinlik 2024 UI GreenMetric En Sürdürülebilir Kampüsler sıralamasında dünyada 38’inci Avrupa’da 22’inci ve Türkiye’de sekiz yıldır hep birinci olan İTÜ Ayazağa Yerleşkesi’nde yapılacak. 10. İstanbul Karbon Zirvesi’nde verilecek SÜT-D 2025 Düşük Karbon Kahramanı Ödülleri için başvurular da devam ediyor.