Yerli solar ekipmanı yatırımlarına destek

Hasan YİĞİT

HASAN YİĞİT 

Son zamanlarda küresel ticarette yeni bir rüzgar esiyor. Ülkeler kendi sanayilerini korumak için ekstra tedbirler alma eğiliminde 

Bunun son örneği, ABD Başkanı Donald Trump’ın kendi sanayisini korumak için yıllardır ortak iş yaptığı ülkelerden gelen ürünlere yüksek gümrük vergileri koyması. 

Benim öngörüm ABD’nin bu yöndeki adımlarının tetiklemesiyle söz konusu eğilimin küresel düzeyde yayılacağıdır. 

Yani küresel serbest ticaret sisteminin tüm kaleleri domino taşı gibi birer birer yıkılacak, her ülke kendi koruma mekanizmasını hayata geçirecek. 

Türkiye’nin de bu gelişmelerden etkilenmemesi kaçınılmaz. Aslında bu eğilim çoktan kendisini göstermiş durumda. 

Küresel düzeyde ortaya çıkan bu eğilim Türkiye’de yerlilik ve millilik vurgusuyla ifadesini buluyor. 

Geçtiğimiz yıl ithal güneş panellerine gözetim uygulaması başlatılması da bunun somut yansımalarından biri. 

Türkiye kendi güneş enerjisi ekipman üretici sektörünü koruması gerekiyor. Bunun için Türkiye öncelikle kendi ekonomik çıkarlarını korumak için gözetim belgesi uygulamasının delinmemesi için çaba göstermesi şart. 

Bu uygulamaya devam edilmesi için yurt içinde solar sektörüne yönelik ekipman ve çözüm üreten unsurların birlikte davranmalarında yarar var. 

Gümrük vergisinin sadece Çin Halk Cumhuriyeti menşeili ürünlere uygulanması yetmez, Hindistan, Tayvan, Malezya ve Vietnam gibi ülkelerden gelen ekipmana da uygulanması gerek. Bu liste uzatılabilir de… 

Hatta içeride üretimin sürmesi ve geliştirilmesi için gözetin belgesi uygulamasıyla yetinilmemeli. Hükümetin güneş enerjisi ekipman üretim sektörüne yönelik özendirici bir mekanizma ya da önlemler paketi hazırlayıp uygulamasında fayda görüyorum.  

Bu konuda hükümetin yakın geçmişte açıkladığı “Süper Teşvik Paketi” güzel bir başlangıç oldu. Bu paket kapsamında desteklenen projelerden ikisinin güneş enerjisi ekipmanı üretimiyle (güneş hücresi üretimi) ilgili olması sevindirici.

Ancak ekipman üretimine yönelik teşvik paketlerinin mega projelerle ile sınırlı kalmaması lazım. 

Yurt içinde 30’dan fazla modül üreticisi faaliyet gösteriyor. Bu tür işletmelerde ingot ve hücre üretimi bulunmasa bile Türkiye ekonomisine ciddi katkı sağlanıyor. Katkıların başında şimdilik istihdam geliyor. Ama ileride bu katkıların genişlemesi hedeflenmeli. 

Hükümet mega projelerin dışında ileri teknolojiye dayalı üretim yapan mevcut şirketlere de teşvik sunmalı. Bu yurt içindeki ekipman üretimi sektöründe ciddi bir hareketliliğe yol açacaktır. 

Önümüzdeki seçimlerden sonra kurulacak yeni hükümetten beklentim de yerli üretimin desteklenmesidir. Güneş enerjisi ekipman üretim sektörünü bu tür desteklerle sadece yurt içine değil, ülke dışı pazarlara da yönlendirmek çok zor olmayacaktır. Zaten yurt içinde güneş paneli (modül) üreten tesislerin birçoğu bugüne kadar bunu yapageldiler. 

Şimdi bu önerilerime, serbest ticaret anlayışı adı altında karşı çıkanlar, eleştirenler olacaktır, biliyorum. Ve onları da anlayışla karşılayabilirim. 

Ama yüksek mevkide bir bürokratımızın bir yabancı yatırımcıya söylediği sözleri hatırlıyorum: Türkiye’de üretim yapmanın iki yolu var; birincisi kendiniz burada fabrika kurar ve üretim yaparsınız. İkincisi Türkiye’de bir modül üreticisi ile anlaşıp kendi ham maddelerinizi getirip bu üreticinin tesislerinde nihai ürüne dönüştürtebilirsiniz. 

Ben de bu yazımı yabancı üreticilere seslenerek tamamlamak istiyorum: 

Türkiye büyük ekonomi. Büyüyen ve büyüyecek bir güneş enerjisi pazarı da var. Bu pazarda etkin olmak istiyorsanız, gelin kendi üretim tesislerinizi kurun. 

Sıfırdan tesis kurmak istemiyor musunuz? Tamam, o zaman mevcut kaliteli fotovoltaik modül üretim tesislerinden birini devralın. Ona da mı yanaşmıyorsunuz? Yine tamam, o halde gelin buradaki üretim tesislerine, kendi kalite çıtanızı tutturacak şekilde üretim yaptırtabilirsiniz. 

Hasan YİĞİT - ANTALYA