Enerji Günlüğü - (Güneş Enerjisinin Önünü Açacak 21 Öneri - 10 / Ateş Uğurel) Yerli güneş paneli üretimi yapan firmalar doğrudan desteklenmeli. Tarife bazlı destek kaldırılmalı.
Bu oldukça duygusal bir konu, dostumuz olan birçok yerli üretici belki kızacak bize ama sadece yalın gerçekler nezdinde yorum yapmak şart.
Tüm dünyada konsolidasyon büyük hızla devam ederken, sektörde bir süre sonra dünya genelinde 15-20 büyük firmanın kalacağı dillendirilirken, yurtdışından hücre alıp burada güneş paneli yapmak dışarıdan araba ithal edip dört tekerleğini monte etmeye benzer.
Bu yöntemin ülkeye kazandıracağı hemen hemen hiçbir teknolojik veya ekonomik katma değer yoktur. Ölçek ekonomisi de yaratılamadığından yüzde 10-15 mertebesinde daha pahalıya bir güneş paneli üretilmiş olacaktır. Üstelik tüm bu işlemlerde kullanılan makinalar da ithal ürünlerdir zaten...
Türkiye'de şu anda mevcut yerli üretim destek yönetmeliğine bağlı olarak bugün itibariyle RESMİ bir yerli güneş paneli üreticisi yoktur. Yüzde 55 minimum yerli üretim içeriği istendiğinden dolayı, bunu elde etmek için gerekli bağlantı kutusu (junction box) henüz üretilmediğinden (bir firma bitirmek üzere) yerli üretim belgesi alamıyorlar. Alsalar da çok büyük bir fayda sağlamayacak. Çünkü "1st tier" tabir edilen bir ithal güneş paneli ile yapılacak kurulum hâlâ daha ucuz kalacak. Dolayısıyla hala daha uygun finans koşullarından yararlanacak.
Mevcut destek mekanizmasının aslında neye benzediğini daha anlaşılır kılmak için isterseniz şöyle bir karşılaştırma yapalım. Yani madem dünya ölçeğinde şu andaki haliyle bu mevzuat hiçbir yasal sorun yaratmayacak, haksız rekabet kapsamına girmeyecek, o zaman diğer alanlara da uyarlayalım. Bizim bu konudaki ilk önerimiz, yerli araba kullananların yüzde 15 daha ucuza benzin kullanması. Veya yine yerli bilgisayar kullananların interneti yüzde 15 daha hızlı kullanması.
Bu örnekler biraz komik geldi değil mi? Peki yerli üretim yapmayalım mı?
Elbette yapalım ama iki şartla:
a) Yaptığımız üretim ekonomik açıdan anlamlı bir faaliyet olsun
b) Dünya Ticaret Örgütü yasalarına uyumlu ve uzun vadeli-sürdürülebilir-vizyoner bir stratejimiz bulunsun.
Bunun için öncelikle tarife üzerinden verilen destek hemen kaldırılmalıdır (zaten meburen bir süre sonra kaldırılacak, bunu Enerji Bakanlığı da biliyor, dünyanın diğer tüm ülkelerinde olduğu gibi). Daha sonra verilecek destekler yerli güneş panelini kullanacak olanlara değil, direkt yerli güneş panelini üretecek olanlara aktarılmalı.
Bu konuda bir mini anket yapmıştık Solarbaba platformu olarak ve iki seçenekli soru sormuştuk mevcut üreticilere:
a) Tarife üzerinden destek devam etsin (5 yıl sadece bu arada, hatırlayalım tekrar)
b) Size SSK, Gelir Vergisi konusunda uzun süreli muafiyetler gelsin, ek olarak ucuz elektrik kullanma ve ucuz arazi kiralama şansınız olsun. (Ülkenin hangi bölgesinde üretirseniz üretin)
Hepsi istisnasız (B) seçeneğini seçtiler.
Türkiye'nin önceliği kristal güneş paneli üretimi olamaz, inverter üretimi de olamaz. Öncelikle konstruksiyon konusunda tüm kalıp-patent vs. çalışmalarını yapıp burada %100 yerli ürün geliştirmeliyiz, zaten demir-çelik ve alüminyum güçlü olduğumuz sektörler. Benzer çalışmayı yine güneş takip sistemlerinde, güneş enerjisi performans takip ve simülasyon programlarında/yazılımlarında çok rahatlıkla yapabiliriz.
Güneş paneli üretiminde ise ancak yeni teknolojilere yatırım yapmak mantıklı ve rekabetçi bir sonuç almamızı sağlar. Yeni nesil ince film güneş panelleri (bilhassa CIS ve organik) ana ilgi alanı olmalı.
Kristal güneş paneli üretiminde tek bir şansımız olabilir, o da Şişecam-Vestel gibi iki Ar-Ge yeteneği yüksek üretici firmanın yapacağı bir JV ile bir dünya markası üretmek! Bu iki firmanın işbirliği yetmez, üretim için harcayacakları paranın kat ve kat fazlasını pazarlama-marka yaratmak için de harcamaları lazım. Devletin de en azından bir süre desteği şart.