Son yıllarda yenilenebilir enerji (1) hakkında konuşmak hem uzmanlar hem politikacılar için oldukça moda. Fakat hangi tarafa bakılırsa bakılsın probleme petrol ikamesi üzerinden yaklaşıldığı görülmektedir. Daha doğrusu Türkiye’deki bakış açısı bu şekilde. Esasında konuyu petrol ikamesi veçhesinden ele almak kısmen doğrudur ancak petrol ikamesi, meselenin tamamı değildir. Bu yüzden petrol ikamesine odaklanmak miyopça bir bakıştır.
Oysa yenilenebilir enerji konusu çok boyutlu bir konudur ve en başta yeni bir ekonomidir. Meseleye üç beş rüzgar türbini kurup kaç kilowatt/saat enerji elde ederiz mantığı ile bakmanın Rusya’dan alınan gaza güvenip onlarca doğalgaz çevrim santrali yapmaktan hiç farkı yok.
Niye mi?
Çünkü yenilenebilir enerji, yeni bir üretim şekli gerektiriyor. Petrol gibi değil, petrol teknolojisi ve üretim-nakil sistemlerinden farklı sistemlere ihtiyaç vardır. Bu da sıfırdan yapılması gereken milyarlarca dolar yatırım demektir.
Örneğin güneşe dayalı bir yenilenebilir enerji tesisi için verimliliği ispatlanmış güneş panelleri, toplayıcılar, dağıtıcı ve ileticiler, depolayıcılar gibi bir çok teknik donanıma ihtiyaç vardır. Söz gelimi siz 1 milyar dolarlık bir güneş enerjisi yatırımı için gerekli olan teknolojiye sahip değilseniz, kullanacağınız teknik donanım ve cihazların % 80’den fazlasını ithal ediyorsanız sizin ürettiğiniz enerjinin petrol ithalatından ne farkı olacak?
Türkiye, sözde güneş cenneti ve güneş enerjisi üretebilmek için dünyanın en önde gelen birkaç ülkesinden birisi. Ama güneş paneli fabrikasını Türkiye’ye nazaran güneşe hasret bir ülke diyebileceğimiz Rusya kuruyor ve hedef pazarı da Türkiye!
Böyle bir durum iktisaden Türkiye’deki kaynaklardan Rusya’nın daha fazla katma değer elde etmesi demektir. Kısacası doğalgazına doyduğumuz Rusya, bu mantıkla gidersek güneş paneline de doyuracak bizi. Kendi güneşimizle 100 liralık elektrik üreteceğiz diye Rusya’ya 80 lira panel parası ödeyeceğiz. Daha bunun diğer teknoloji gerektiren ürünleri hesaba dahil değil. Bu alanda teknoloji yatırımı yapan Rusya sadece yeni bir örnek, birçok Avrupa ülkesi bu konuda çok daha ileri seviyededir.
Bu basit örnek bile birçok konuda olduğu gibi yenilenebilir enerjideki bakış açısı sığlığını ortaya koymaya yetmektedir.
Almanya, Danimarka, Çin gibi ülkeler yıllardan beri güneş enerjisinin teknoloji boyutuna ciddi yatırımlar yapıyorlar. Bu konuda henüz yeterli istatistik yayınlanmadığı için kesin rakamlarla konuşmak fazla mümkün değil ama özellikle Almanya ve Danimarka’nın ihracat kalemleri içerisinde artık güneş pili gibi yenilenebilir enerji teknolojisi ürünlerinin hatırı sayılır bir yer tuttuğu sektör yayınlarında gündeme gelen bir husustur.
Dünyada enerji ihtiyacı en fazla artan ve 2030’larda dünya enerjisinin yaklaşık olarak % 37’sini tüketeceği hesaplanan Çin ise bu konudaki en agresif ülke olarak dikkat çekmektedir.
Çin’in yenilenebilir enerji tüketimi 2004’ten bu yana tam 58 kat artmış durumdadır. Bu alandaki yatırımlarını olanca hızıyla sürdüren Çin, şu an hala dünya genelinde en hızlı tüketim artışının olduğu ülke konumundadır. En önemlisi ise Çin, yenilenebilir enerji üretimini kendi yerli tesislerinden üretilen teknik donanımla yapma yolunda hızla ilerlemektedir. Bu da Çin’in karbona dayalı enerji ithalatını tamamen yerli kaynaklarla ikame etmesi ve ülke içinde yenilenebilir enerji temelinde yeni bir ekonomik alan yaratması demektir. Zaten yenilenebilir enerjide asıl önemli olan da budur. Ürettiğiniz enerjinin sadece güneşi rüzgarı mı sizin yoksa paneli, türbini dahil her şeyi mi sizin?
YENİLENEBİLİR ENERJİDE BOYUTLAR
Yenilenebilir enerjide arz güvenliği nedeniyle neredeyse bütün tüketici ülkeler için bir problem olan karbon kaynakların ikamesi öncelikli konu olarak karşımıza çıksa da uzun vadede asıl fayda diğer boyutlardan gelecektir. Bu nedenle yenilenebilir enerji konusunu bütün boyutları ile ele almak gerekir. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA)’nın yaklaşımını benimseyerek yenilenebilir enerjiyi şu beş boyutta incelemek mümkündür;
Enerji üretimi,
Teknoloji üretimi ve tesis yatırımı,
Emisyon etkisi,
Ekonomi.
Enerji Üretimi (2)
Son yıllarda bu konudaki en hızlı gelişmeyi Çin’in gösterdiği görülmektedir. Yenilenebilir enerji büyük ölçüde uzun mesafeler boyunca nakledilmeyip ülke içinde kısa nakillerle kullanıldığı için hesaplamalarda üretim-tüketim birbirine denktir. Son yılların tüketim rakamlarından hareketle Çin, Türkiye, Brezilya, İspanya, İngiltere gibi ülkelerin üretim artışında zirvede olduğunu söylemek mümkündür.
Aşağıdaki tabloda öne çıkan ülkelerin 2004-2014 gelişmelerini takip etmek mümkündür.
Tablo 1. Yenilenebilir Enerji Tüketimi (2004-2014, MTEP)
2014 yılı rakamları ile dünya genelinde petrol tüketimi yıllık olarak 4.211,1 milyon tondur. Dünya genelindeki yenilenebilir enerji üretiminin durumunu anlaşılabilir bir hale getirmek için petrol tüketimi rakamları ile bir kıyaslama yapabiliriz.
Hidroelektrik enerjisi hariç yenilenebilir enerji tüketimi 2004 yılında 75 milyon ton petrol eş değeridir (MTEP). 2004 yılından 2014 yılına kadar geçen sürede bu rakamın % 318,6 artış göstererek 316,9 MTEP seviyesine ulaştığı görülmektedir.
Şekil 1. Hidroelektrik Hariç Yenilenebilir Kaynakların Petrol Tüketimine Oranı (%)
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy June 2015’teki verilerden hazırlanmıştır.
Şekil 2. Hidroelektrik Dahil Yenilenebilir Kaynakların Petrol Tüketimine Oranı (%)
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy June 2015’teki verilerden hazırlanmıştır.
Yenilenebilir enerji üretim ve tüketiminin artışındaki önemi kavramak için klasik karbon kaynak olan petrol karşısındaki durumuna kısaca bir göz atmakta fayda vardır. Yenilenebilir enerjinin petrol eşdeğerini alarak yapılan hesaplamalara göre 2004 yılında hidroelektrik enerjisi haricinde kalan yenilenebilir enerjinin toplam petrol tüketimine oranı sadece % 2 civarındadır. Son yıllarda yenilenebilir enerjiye olan yönelimin bir sonucu olarak bu oranın 2014 yılı itibarıyla % 7,5’e yükselmiştir.
Bu çok önemli değişime hidroelektrik enerjisini de dahil ettiğimizde karşımıza % 18,4’ten % 28,4’e yükselen bir oran çıkmaktadır. Bu da temiz enerji sınıfındaki bir enerji kaynağı olarak ele alınan yenilenebilir enerjinin enerji tüketimindeki payının ne şekilde değiştiğini ortaya koymaktadır.
Şekil 3. ABD ve Çin’in Yenilenebilir Enerji Tüketimi (2004-2014, MTEP)
Not: Hidroelektrik dahil değildir.
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy June 2015’teki verilerden hazırlanmıştır.
En hızlı üretim ve tüketim artışının olduğu Çin’in 2004’te 0,9 MTEP olan tüketimi 2014 yılında 53,1 MTEP’ne yükselmiştir. Diğer hızlı artış gösteren ülke olarak Türkiye’nin üretim ve tüketimi 0,1 MTEP’nden 2,8’e yükselmiştir. Ancak bu rakamın Çin’in rakamları ile kıyaslanması bile mümkün değildir. Yenilenebilir enerji üretim ve tüketiminde ABD, liderliğini sürdürmektedir. Son yıllarda yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlarla önemli bir istihdam artışı da sağlayan ABD’nin 2014 yılı itibarıyla üretim-tüketim rakamı 63 MTEP’dür.
Şekil 4. Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Tüketimi (2004-2014, MTEP)
Not: Hidroelektrik dahil değildir.
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy June 2015’teki verilerden hazırlanmıştır.
TEKNOLJİ VE YATIRIM
Teknoloji ve tesis yatırımı ise yukarıda değindiğimiz hususa karşılık gelen boyuttur. Bu alanda yapılacak her yatırım yeni bir katma değer üretimi ve yeni bir istihdam kaynağı demektir. Bu alanda özellikle Almanya, ABD ve Çin’in önde olduğu görülmektedir. Çin’in son yıllarda yenilenebilir enerji tesislerinin alt yapısını üretecek bir sanayi geliştirmeye çalıştığı ve bu alandaki enerji üretimini millileştirmeye çalıştığı görülmektedir. Aynı şekilde güneş ışınımı bakımından bir çok ülkeye göre oldukça dezavantajlı bir durumda olan Rusya’nın da güneş enerjisi paneli üretimi için fabrika kurduğu görülmektedir.
EMİSYON
Emisyon boyutu ise yenilenebilir enerji üretimindeki artışın küresel ısınmaya yol açan sera gazlarında yaratacağı azalma ile ilgilidir. Ayrıca emisyon boyutunun Kyoto Protokolü kapsamında başlatılan Karbon Ticareti açısından da önemi vardır. Bugün sanayileşmiş bir çok ülke, konulmuş üst limitlerin çok üzerindedir ve limit altı sera gazı salınımı yapan ülkelerin boş kalan kotasını satın almaktadır. Karbon Ticareti, konunun sadece ticari boyutudur ama asıl önemli olan sürdürülebilir bir çevre ve doğa için sera gazı salınımını azaltmanın insani gerekliliğidir.
YENİLENEBİLİR ENERJİ EKONOMİSİ
Yenilenebilir enerjinin ekonomi boyutu ise esasında diğer boyutları da içine alan bir boyuttur. Çünkü diğer boyutlarla ilgili gerçekleşecek her olayın bir ekonomik değeri vardır. Teknolojinin gelişmesi ve yatırımların artması, aynı zamanda ekonomideki çıktının katma değerini yükseltmekte, karlılığı artırmaktadır. Her yatırım, bir ithalat işleminin yurt içinden ikamesi anlamına gelmektedir. Bunun yanında yenilenebilir enerjiye dayalı yatırımların ve üretimin artması yeni bir istihdam kaynağıdır. 2014 yılı itibarıyla yenilenebilir enerjide 7,7 milyondan fazla istihdamın olduğu görülmektedir. 2030 yılında bu rakamın 24 milyonu bulacağı ifade edilmektedir. Şu an itibarıyla Çin’de 3,4 milyon ABD’de ise 1 milyon civarında istihdamın olduğu görülmektedir. Avrupa genelinde ise yenilenebilir enerji alanındaki istihdamın 1,2 milyon civarında olduğu görülmektedir.
SONUÇ
Yani yenilenebilir enerji, sadece enerji değildir. Teknoloji birikimi demektir, alt yapı yatırımı demektir, temiz ve sürdürülebilir bir çevre demektir, istihdam ve kaynak tasarrufu demektir.
Elbette ki esas mesele bu konularda karar verme tekelini elinde bulunduran politikacıların bürokrasiyi bu perspektife göre harekete geçirmesidir. Yoksa bu işler projeleri ve yatırımları kilitlemeyi kendine misyon sayan bürokrasi ile olacak işler değil.
(1) Bu yazıda tartışılan yenilenebilir enerji kaynaklarına hidroelektrik enerjisi dahil edilmemiştir, gerekli yerlerde hidroelektrik enerji ile ilgili açıklamalar vurgulu bir şekilde yapılmıştır. Ayrıca biyodizel türü biyoyakıtlar da tartışma dışında tutulmuştur. Esasen yakıt üretmek için besin değeri olan çeşitli bitkileri, yoksulluk ve gıda krizlerinin sık sık yaşandığı günümüzde enerji üretmek için kullanmak mantıklı olmadığı gibi insani de değildir
(2) Yenilenebilir enerji, karbon enerji kaynakları gibi ticaret konusu edilmemektedir. Üretilen elektrik enerjisinin ticarete konu edilmesi başka bir husus olduğu için yenilenebilir enerji tüketim rakamları aynı zamanda üretim rakamı olarak da alınmıştır