Enerji Günlüğü - ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, 11 yıl önce yayınlanan Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun ihtiyacı karşılamaktan uzak hale geldiğini belirterek, tüm yenilenebilir kaynakları kapsayan yeni bir yenilenebilir enerji kanununa ihtiyaç olduğunu söyledi.
Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) Başkanı Alper Kalaycı, Türkiye’de ilk rüzgâr enerjisi santralinin 1998 yılında devreye alındığını hatırlattı. Ancak bu alandaki yatırımları destekleyen 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’un çıkışı için 2005 yılının beklenmesi gerektiğini kaydeden Kalaycı, “Sektörün gelişim ivmesi kazanmasında 2010 yılında yayınlanan 6094 sayılı Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun büyük etkisi oldu. Ancak bugün gelinen noktada 11 yıl önce yayınlanan yasal düzenleme ihtiyaçları karşılamaktan uzak kaldı” dedi.
Yenilenebilir Enerji Kanunu yürürlüğe girdiğinde Türkiye’nin bin 866 MW seviyesindeki rüzgâr enerjisi kurulu gücünün yaklaşık altı kat artışla 11 bin MW sınırına dayandığını kaydeden Alper Kalaycı, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Jeotermal enerjide kurulu gücümüz 114 MW idi bugün 15 kat artışla 1.700 MW’a ulaştık. Güneş enerjisinde ise sıfır noktasındaydık 8 bin MW’a geldik. Ülkemizdeki toplam elektrik kurulu gücü o yıl 49 bin 500 MW seviyesinde idi, bugün 100 bin MW’a ulaştık, yani ikiye katlandı. Artık her kaynak belli bir büyüklüğe ve altyapıya kavuştuğu için, her bir kaynak için ayrı bir kanun olması, sektörlerin çok daha fazla gelişmesine katkı sağlayacaktır. Her enerji türünün dinamikleri farklı olduğu için, ayrıştırılmış ve sadeleştirilmiş bir yasal mevzuat ihtiyacı çok yüksek.”
BİRİNE AVANTAJ ÖTEKİNE DEZANVANTAJ
Son on yılda yenilenebilir enerji teknolojilerinde baş döndürücü gelişme yaşandığını, bu sürecin artarak devam edeceğine dikkat çeken ENSİA Başkanı Kalaycı, aynı dönemde yenilenebilir kaynakların kullanımı ile elektrik üretiminin oldukça ucuzladığını ve çeşitlendiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle ve akarsu tip hidroelektrik olmak üzere her kaynağın dinamikleri, elektrik üretim maliyetleri, santral kurulum şekilleri, kullanılan ekipmanları ve bu ekipmanların üretim süreçleri birbirlerinden keskin farklılıklar gösteriyor. Bu farklılıklardan dolayı, ana kanunda yapılan değişiklikler, bazen bazı yenilenebilir enerji kaynaklarına avantaj sağlarken, diğer kaynak için dezavantaj oluşturuyor. Elimizde bir elbise var, herkes bunu giyecek demek artık mümkün değil. Bu elbise her bedene sığmıyor.”
YENİLENEBİLİR PAYI YÜZDE 21.5
Türkiye son on beş yılda kaydettiği yatırım ivmesi ile rüzgâr, güneş, jeotermal ve biyokütleden oluşan yenilenebilir ve temiz enerji kurulu gücünü 21 bin 500 MW seviyesine taşıdı. 100 bin MW sınırına dayanan toplam kurulu güç içinde yüzde 21,5’lik paya sahip olan yenilenebilir enerji, potansiyelin ise çok gerisinde kalıyor. Yatırım ikliminin iyileştirilmesi için yasal mevzuatın sade ve anlaşılır olması ise büyük önem taşıyor.