Türkiye`de yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimini desteklemek için bir fiyat-alım garantisi mekanizması işletiliyor. Kısa adı YEKDEM. Devlet, jeotermal, rüzgâr, güneş, su ve biyokütleden elektrik üretenlere asgari bir fiyattan alım garantisi sağlıyor. Bu fiyat, kilowatsaat (kWh) başına su ve rüzgârda 7.3 dolar/cent, jeotermalde 10.5 cent, güneş ve çöp gazı dahil biyokütleye dayalı üretimde 13.3 cent düzeyinde.
Üretim tesislerinde yerli girdi kullanımı, bu rakamları biraz daha yukarıya çekiyor. Örneğin rüzgar türbininin kanatlarını yerli kullandıysanız, 0.6 cent, kuleleriniz de yerliyse bir 0.6 cent daha ekleniyor bunun üzerine...
YEKDEM`den yararlanmak isteyenlerden, yılda bir kez başvuru alınıyor. Bu başvuruların her yılın Ekim ayı sonuna kadar yapılması gerekiyor. Ve bir sonraki yıl boyunca, üreteceğiniz tüm elektriği bu fiyattan devlete satıyorsunuz.
Son yıllarda YEKDEM`den yararlanma eğiliminin azaldığı görülüyor. Bunun nedeni esas itibariyle ortalama piyasa fiyatının, YEKDEM fiyatının üzerinde seyretmesi.
Döviz kurlarında yıllardır ciddi ve kalıcı bir yükseliş yaşanmadığı için, YEKDEM fiyatının döviz bazında olması da devletin alım fiyatını pekçok üretici için cazip hale getiremiyor.
Yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretimine yatırım yapan girişimcilerin yıllardır "bu destek fiyatları çok düşük" şeklindeki yakınmalarını kısmen haklı çıkaran bir eğilim bu...
Ancak bu yıl elektrik piyasasında ortalama fiyatlar önceki yılların ciddi düzeyde altında seyrediyor. Yine de, ortalama piyasa fiyatları hâlâ YEKDEM`in üzerinde.
Bu yüzden, her şeye rağmen YEKDEM`i tercih edenler açısından kayıp yıl olacak gibi görünüyor.
Ya önümüzdeki yıl? Üretici elektriğini nereye satmalı? Devlete mi, piyasaya mı, yoksa ikili anlaşma ile doğrudan kullanıcıya ya da toptan elektrik ticareti yapan şirketlere mi?
2014`te YEKDEM`den yararlanmak isteyenler için son başvuru tarihi yaklaşıyor.
Birçok üretici YEKDEM`den yararlanıp yararlanmama konusundaki kararını almak için kara kara düşünüyor. Tabii ne yönde karar alacaklarına kendileri karar verecek.
Ama sektörden bazı uzmanlarla yaptığımız görüşmelerden birkaç not iletelim.
AKSA Enerji, Enerji Ticaret Direktörü Nermin Akpınar, 2011`de iki santrallerini YEKDEM`den çalıştırdıklarını ancak 2012`de girmeme kararı aldıklarını söylüyor. "Çünkü" diyor, "Fiyatlar beklentimizin çok altında gerçekleşti."
Yenilenebilir kaynakların desteklenmesi gerektiği ve destekleneceği söylense de verilen fiyatın çok tatmin edici olmadığını belirten Akpınar, "Doların yükselmesi YEKDEM`e katılmayı cazip gösterebilir ama onun ne olacağı belli değil, dolayısıyla kur bir risk. Piyasa fiyatı daha yukarıda oluşursa, YEKDEM`e katılanlar ciddi kayıp yaşayabilir" diyor.
Akpınar`a göre, YEKDEM`in her şeye rağmen ciddi avantajları da yok değil. Bir kere ne üretirseniz üretin, 7.3 cent’ten paranızı almayı garantiliyor,dengesizlik riskini de elimine etmiş oluyorsunuz. İkinci bir avantajı da, YEKDEM`in kredi bulmayı kolaylaştırması. Çünkü yabancı kreditörler, alacakları parayı geri alacaklarını görmek istiyor. Yoksa ne kadar cazip göstermeye çalışırsanız çalışın, tek kuruş vermeye yanaşmayabiliyorlar.
Nermin Akpınar, piyasa fiyatlarını ve dengesizliğini iyi tolere edebilen şirketlerin, piyasa fiyatlarından da yararlanıp daha yüksek getiri sağlayabilecetlerini söylüyor. Özellikle, başka kaynaklardan da üretim yapan bir grubun içinde yer alarak bunu yapmak mümkün.
Piyasada çok fazla katılımcı olsa da pekçoğunun elektrik ticaretine hakim olmadığını, bu yüzden de konuya daha hakim bir grubun çatısı altına girmeyi terecih edebildiğini söylüyor Nermin Akpınar...
YEKDEM başvuru tarihi yaklaşırken bu konularda karar alma arefesindeki oyunculara çözüm önerileri sunan ETRM Enerji Danışmanlık`ın kurucu ortağı Candaş Gülez`e de sorduk. Gülez, elektrik üreticilerinin YEKDEM’e katılma ya da katılmama kararı alabilmek için öncelikle 2014 yılında oluşacak spot piyasa fiyatlarıyla doların seyri konusunda sağlıklı bir tahmin yürütmesi gerektiğini söylüyor. Tabii bunu yapmakla iş bitmiyor. Şirketlerin, kendi tesislerine ilişkin üretim tahminleri ile piyasadaki dengesizlik maliyetlerini de göz önünde bulundurmaları şart. Candaş Gülez, üreticilerin, ancak tüm bu faktörleri göz önünde bulundurduktan sonra bir elektrik satış stratejisi geliştirmelerini salık veriyor.
Candaş Gülez, ETRM olarak 2014 ve sonrasına ilişkin saatlik, günlük, aylık spot piyasa tahminleri yaptıklarını, güvenilir aracı kurumlardan aldıkları döviz kuru tahminini de bunun yanına ekleyerek şirketler için özel senaryo çalışmaları yaptıklarını, tüm bu veriler ışığında, üreticinin kendi kararını daha kolay verebileceğini söylüyor.
Elektrik ticareti Türkiye için görece çok yeni bir alan. Nasıl mimar olmak için sadece hendese, yani geometri bilmek yetmiyor, bunun yanında topoğrafya, statik vs. bilmek gerekiyorsa, bu alanda da çok fazla faktörü göz önünde bulundurmak gerekiyor. Elektrik üreticileri de her şeyi bilemeyeceğine göre bilene danışacak ve kararını öyle verecek.
Kur tahminleri için bankacılardan, akarsu debileri, barajlardaki su miktarları ve rüzgâr seyri için meteoroloji uzmanından, elektrik tüketimini etkileyen hava sıcaklıklarının tahmini için yine meteorologlardan destek almak şart...
Tabii nakit akış kontrolü için de yine bir finansçıya danışmak iyi olur...
Bu arada, yenilenebilir ve yerli kaynaklara yönelik desteğe sektörün nasıl baktığını ve bu mekanizmaya katılım düzeyini dikkate alarak YEKDEM`i yeniden gözden geçirmekte yarar var...