Yatağan ve Çatalağzı’nda yüzde 10 kapasite artışı yolda

Denizli merkezli Bereket Enerji Grubu, özelleştirmeden devraldığı Yatağan ve Çatalağzı termik santrallerinde 150 milyon dolarlık yenileme yatırımı yapacak.

Enerji Günlüğü - Denizli merkezli Bereket Enerji Grubu, özelleştirmeden devraldığı Yatağan ve Çatalağzı termik santrallerinde 150 milyon dolarlık yenileme yatırımıyla üretim kapasitesini yüzde 10 artıracak.

Türkiye’de elektriğin üretim, dağıtım ve satış ayaklarının hepsinde de faaliyet gösteren oyunculardan biri Bereket Enerji Grubu. İzmir ve Manisa (Gediz EDAŞ) ile Aydın, Denizli ve Muğla’da (AYDEM) elektrik dağıtımı işini üstlenen Grup, geçtiğimiz yıl Yatağan ve Çatalağzı Santralleri’ni yakın dönemde de bazı hidroelektrik santrallerini özelleştirmeden devraldı.

Bu devralmalar, Bereket Grubu’nu kurulu güç açısından ülkenin en önemli elektrik oyuncuları arasına soktu. Üretim ve dağıtımdaki gücü, Grubun satışta da sektörün önde gelen aktörleri arasında olmasını beraberinde getiriyor. Bereket Enerji Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ceyhan Saldanlı’ya enerji sektörünün sorunlarını, çözüm önerilerini ve grubun yatırımlarıyla hedeflerini sorduk.

Özelleştirmeden geçen yıl devraldığınız Çatalağzı ve Yatağan santrallerinde son durum nedir?

Biz her iki santralde de öncelikle çok acil olan çevre yatırımlarını tamamladık. Çatalağzı'nın son bir ünitesi dışında baca gazı arıtma sistemlerini kurduk. Onu da bitirdikten sonra önümüzdeki yıldan itibaren verim artırıcı ve çevre standartlarını yükseltici daha köklü yatırımları yapmaya başlayacağız.

Neler yapılacak?

Hem Yatağan'daki hem de Çatalağzı’ndaki türbin, kazan ve jeneratörler tamamen yenilenecek. Nerelere ne yapılacak, verim ne kadar artacak, tüm bunların analizlerini çıkardık planlarını yaptık ve ihaleye çıktık. İhalelerin yarısını sonuçlandırdık. Kalan yarısının ihale şartnameleri üzerinde de komisyonlarımız çalışmaya devam ediyor.

Nasıl bir takvim işleyecek?

Gelecek yıldan itibaren, her yıl birer ünitesini dönüştürecek şekilde ve bunu da enerji üretiminin en az gerçekleşeceği dönemde yapacak şekilde planladık. Bu yatırımların toplam büyüklüğü 150 milyon doları bulacak. Bu rakamın 50 milyon doları ÇATES’te, 100 milyon doları ise Yatağan’a harcanacak. Bu rakamlar, şu ana kadar baca gazı arıtma tesisleri başta olmak üzere modernizasyon ve çevreye yaptığımız tutardan ayrı.

Atık yönetimi konusu?

Evet, santral atığının depolandığı kül barajları konusunda da ilave yatırımlar yapacağız. Çünkü mevcut barajların kapasiteleri giderek azalıyor. Her iki santral için de yenilerini yapmak lazım. Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor. Her birine yaklaşık 15 milyon dolarlık harcama yapılması gerekebilir. 

Bu yatırımların sonuçları ne olacak?

Biz Yatağan Santrali’nde şu anda 600 MW'lik kurulu gücün üzerine çıkamıyoruz. Planladığımız türbin, jeneratör ve kazan değişimleriyle aşağı yukarı 690-700 MW'ye çıkacak. Çatalağzı’nda da bizim devraldığımız kurulu güç 150’şer MW’lik iki ünite idi. Orada da her bir ünitenin gücünü 10’ar MW yükseltmiş olacağız.

Bu yatırımların geri dönüşü kaç yıl sürecek?

Yapacağımız bu yatırımlar, aynı miktardaki kömürle çok daha fazla elektrik üretmemizi sağlayacak. Dolayısıyla hem çevresel bakımdan hem de verimlilik açısından çok yerinde yatırımlar. Sağlayacağımız kapasite ve verimlilik artışları sayesinde yapılacak yatırım 8-8.5 yılda kendini geri ödeyecek.

Son Kanun değişikliği bu yatırımları etkileyecek mi?

Son yapılan Kanun değişikliğinin bu konuda işimizi kolaylaştıracağını ümit ediyoruz. Kanun’un öngördüğü yönetmelik değişiklikleri ve genelgeler henüz çıkmadı. Onlar çıktığı zaman durumu daha net görürüz, söyleriz. Yerli kömüre yapılacak yatırımların destekleneceği ifade ediliyor. Ve bence öncelikle mevcut çalışır durumdaki santrallerden başlanmalı.

Neden öncelikle mevcutlar?

Çünkü bu hem daha az yatırım gerektirecek hem de yapılacak yatırımların olumlu sonuçları daha hızlı alınacaktır. Sıfırdan yatırımlarda ise bırakın geri dönüşünü, yapılması bile en az 5-6 yıl sürüyor. Bu yüzden de, katma değeri en hızlı şekilde kazanabilmek için mevcut santrallerin yenilenmesi hem ekonomik hem de çevresel açıdan daha elzem. Öncelikle bunların yapılması gerektiğine inanıyorum. 

Bir de yeni aldığınız hidroelektrik santraller var?

Evet, en son özelleştirme ihalelerinden iki hidroelektrik santrali devraldık. Onlarla ilgili de iyileştirme yatırımları yapacağız. Hazırlıklarımız devam ediyor, finansal çalışmalarımızı yapıyoruz. Ne de olsa 50 yaşında santraller bunlar. İlave yatırımlar gerekebilir. Onlara bakıyoruz. 

Dağıtımda da yatırımlar devam ediyor tabii...

İzmir ve Manisa (Gediz EDAŞ) ile Aydın, Denizli ve Muğla’da (AYDEM) elektrik dağıtım hizmetlerini yürütüyoruz. Bu iki dağıtım bölgesinde bu yılın tamamında toplam 450 milyon TL yatırım yapacağız. Bunlar hem kayıp kaçakları düşürücü, hem kesintileri azaltıcı, hem de kapasiteleri artırıcı yatırımlar olacak. Dağıttığımız elektriğin yüzde 60'ını uzaktan okuma sayaçlarla kontrol ediyoruz. SCADA sistemlerimiz uzaktan okuyor. Aydem bu sistemi tamamlamaya yakın, Gediz EDAŞ'ta da aynısını yapıyoruz, yapacağız.

Elektrik fiyatlarının artmamasından yakınıyor sektördeki oyuncular... 

Elektrik fiyatları meselesi sektörün ana sorunlarından bir tanesi. Her ne kadar fazla kapasite var gibi gözükse de, talebin yoğun olduğu dönemlerde 42 MW'ye çıkıldığında sistem bu ihtiyacı karşılamaya yetmeyebiliyor. Demek ki çok fazla bir yedeğimiz yok. Ancak fiyatların düşük kalması yeni yatırımların yapılmasını olumsuz etkiliyor. Sektördeki şirketlerin mali bünyelerini de olumsuz etkiliyor.

Peki ne olacak?

Fiyatların düşük kalması nedeniyle, özellikle kömür gibi alanlarda şirketleri olumsuzluklardan kurtaracak teşvik uygulamaları beklenir oldu. Teşvik edilmesi de gerekir ama bence esas sorun şu. Örneğin 7-8 yıl önce yenilenebilir enerji yatırımlarının artması için bu tip yatırımlara elektrik alım garantisi verildi. Ama son iki yıla, hatta bu yıla gelinceye kadar satın alım garantisi pek kullanılmadı. Çünkü piyasada oluşan fiyatlar, alım garantisi fiyatının üzerindeydi. Herkes diyordu ki böyle teşvik mi olur? Ama son iki yılda bu mekanizmayı kullanmak zorunlu oldu. Çünkü piyasada fiyatlar çok aşağıya indi. 

Durumu değiştirmek için ne yapılmalı?

Öncelikle şunu sormalıyız. En iyi fiyat nasıl oluşur? Serbestleşmeye geçtiğimize göre, bu soruya “serbest piyasada” cevabını vermemiz gerekir. Nedir en iyi fiyat? Maliyet artı makul bir kar. Ama şu anda piyasada öyle bir fiyat ortaya çıkıyor ki, bu rakam bütün elektrik üreticilerinin maliyetinin altında. Bunun işleyişine bir bakmak lazım. Eğer piyasanın normal çalışması sağlanırsa hiç bir üretim tesisi için teşvike ihtiyaç olacağını sanmıyorum. Ama bu tür arızaların devam etmesi olası ise bu tür arızalardan koruyacak bir alım garantisi sağlanabilir. Tabii öncelik piyasanın serbestçe işlemesine verilmeli. 

Sağlıklı fiyat oluşumunu nasıl sağlayacağız?

Yanlış fiyat oluşumunu olumsuz etkileyen aksaklıklar tespit edilmeli. Bu ortadan kalkarsa yatırım yapanların, yapacakların önündeki engeller kalkmış olur. Meşhur sözdür, yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir. Onun için bugüne kadar sektörün yaptıklarına bakmak lazım, meseleyi topluca ele almak lazım. 

Mehmet KARA