Geçen hafta Türkiye’yi ziyaret eden ABD Enerji Bakanı Ernest Moniz Koç Üniversitesi’nde yaptığı konuşmayı karbon salınımını azaltma merkezine oturttu. Çevre konusunda çok da hassas olmadığını bildiğimiz Amerika’nın enerji bakanından böyle bir konuşma hem şaşırttı hem de sevindirdi.
Moniz yenilenebilir enerjilerle ilgili olarak Almanya’daki yenilenebilir enerjideki yükselişin özel teşvikler sayesinde olduğunu belirtip, şu anda bunun olumsuz etkilerini yaşadığını sözlerinin arasına sıkıştırdı. Karbon salınımını düşürmeye başkoyduklarını ifade eden Bakanın gerçekte Almanya örneğinde öne çıkartması gereken nokta bambaşka olmalıydı.
Misafir olduğu için ev sahibi Türkiye’nin karbon salınımını en fazla arttıran ülke olduğuna ve kömüre verdiği teşviklerle bu konuda daha da iddialı olacağına dair hiçbir değerlendirmede bulunmamış olmasını şimdilik anlayışla karşılayalım ve topu Almanya’ya atalım.
Almanya’nın kendi enerji ihtiyacını karşılamada yenilenebilir enerjiyi kullanırken, komşuları Fransa ve Hollanda’ya satacağı elektriği kömür santrallerinden ürettiğini ve bu nedenle de fazladan karbon emisyonu salınımı yarattığını dile getirmeliydi mesela.
Bilindiği gibi Almanya’da şebekeye bağlanmada yenilenebilir enerjinin önceliği var. Bunun nükleer ve kömürden elde edilen elektriği azaltması gibi bir sonuca yol açması beklenir. Ancak Almanya elektriği komşularına ihraç ettiği ve bunu da nükleer ve kömür santrallerinden elde ettiği için bu durum gerçekleşmiyor.
Craig Morris’in bir çalışmasına göre, Almanya nükleer ve kömür santralleri giderek daha fazla oranda ihracat için elektrik üretiyorlar.
Almanya’nın 2013 yılı ilk altı ayındaki elektrik ihracı 15.1 TWh iken ilk 45 haftadaki ihracatı yaklaşık 25.3 TWh. Bu bir rekor ve yıl tamamlanana kadar bunun 30 TWh’a çıkması öngörülüyor. Bu ise Almanya’nın toplam 600 TWh’lık üretiminin % 5’ine denk geliyor. Bunun yarısının nükleerden üretildiğini düşünürsek % 2.5 oranında kömürden elde edilen elektriğin ihraç edildiğini söyleyebiliriz.
Eğer Almanya elektrik satmasaydı bu % 2.5 oranındaki kömür bazlı elektrik de üretilmeyecekti. Biz de yenilenebilir enerjinin kömür ve nükleer enerjinin yerini nasıl aldığını daha net görebilecektik.
Tıpkı John Lennon’un o muhteşem şarkısı ‘ İmagine’ da olduğu gibi, Craig Morris de bizi hayal etmeye çağırıyor. “Almanya’yı hiçbir şekilde elektrik alım satımı yapmayan bağımsız bir ada gibi düşünsek, karbon emisyon istatistikleri nasıl olurdu?” diye soruyor.Bir başka deyişle bizi, yaptığı güzel şeyleri açgözlülükle anlamsızlaştırmayan bir dünya hayal etmeye çağırıyor.