Sanayiciler başta olmak üzere yoğun elektrik tüketen ekonomi aktörlerinin yönetmekte en çok zorlandıkları maliyet kalemleri arasında enerji ilk sırayı alır. Bunun iki nedeni var. Birincisi liberalizasyon, elektrik ve doğalgaz başta olmak üzere enerjiyi sabit bir maliyet kalemi olmaktan çıkardı. Ancak tüketiciler çoğunlukla bu durumu içselleştirmekte zorlanıyor. Yani artık enerji giderleri değişken ve çok iyi yönetilmesi gereken bir maliyet kalemi. Devletin (EPDK) belirlediği tarifenin altında fiyatlardan enerji tedariki mümkün ve bunu iyi yapmak üretim maliyetlerini aşağı tekmek anlamına geliyor. İkinci neden ise Türkiye’de eskiden elektrik sadece devlet eliyle üretildiğinden, ekonomi ve sosyal politikalar gereği maliyetten bağımsız bir şekilde ve çoğunlukla da maliyetinin altına satılabiliyordu. Enerji üreten kamu kuruluşu zarar etse de sorun değildi çünkü bu görev zararı Hazine’den kapatılıveriyordu. Artık böyle bir durum yok, elektrik üretiminin dörtte üçünden bile fazlasını özel sektör oyuncuları gerçekleştiriyor ve haliyle maliyetinin altında fiyattan ürün satmaya yanaşamazlar. Devlet onlara hadi biraz fiyat düşürün dese bile bunun bir sınırı var.
Gelelim YEKDEM meselesine. Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülke. Bağımlılığı azaltmak için yerli kaynaklara ağırlık vermek durumunda. Nitekim 10 Mayıs 2015 tarihinde 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun bu konuda bir milat oldu. İkincil mevzuatın da çıkmasıyla 2012 yılından itibaren bu kapsamda faaliyet gösteren elektrik üretim tesisleri devreye girmeye başladı. Biyokütle ve güneş yatırımlarında kWh başına 13.3 cent, rüzgar ve hidroelektrikte kWh başına 7.3 cent ve jeotermal yatırımlarında kWh başına 10.5 cent’lik alım fiyatı garantisini içeren Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) etkisiyle Türkiye’nin kurulu gücü özel sektör yatırımları sayesinde hızla artmaya başladı. Bugün itibariyle Türkiye’nin toplam elektrik kurulu gücü 93 bin MW’yi aşarken, bunun 26 bin MW’sini YEKDEM kapsamındaki tesisler oluşturuyor.
Mevcut YEKDEM düzenlemesinin süresi 2020 sonunda bitiyor. Ancak yerli kaynaklara dayalı üretim yatırımlarının arkasındaki desteğin tümüyle geri çekilmesi düşünülmüyor. Ancak kWh başına destek fiyatlarının aşağı yönlü revize edilmesi bekleniyor. Çünkü bazı YEK’e dayalı yatırımlar eskisi kadar teşvik gerekmeden de fizibıl hale gelmiş durumda.
YEKDEM kurulu gücü arttırdı arttırmasına da, bunun bir de maliyeti var. Kim ödüyor peki bunu? Aslında tüm elektrik tüketicileri ödüyor. Tabii konut elektriği kullananlara daha düşük şekilde yansıyan bu maliyet, ticari amaçlı elektrik tüketenlere daha fazla yansıyor. Bunlar daha çok yüksek miktarlı elektrik kullanan sanayi ve ticarethane aboneleri.
İşte Covid-19 belirsizliğinin yol açtığı elektrik talebindeki düşüş ortamında yoğun elektrik tüketen bazı sanayici grupları YEKDEM mekanizmasının maliyetini ödemek istemediklerini dile getirmeye başladı. Tam da YEKDEM uygulamasının yeni dönemde nasıl devam edeceği konusundaki tartışmalar sürerken. Gerekçeleri de şuydu: Sanayici Piyasa Takas Fiyatı+YEKDEM maliyetinden elektrik kullanırken YEKDEM maliyeti Nisan ayında EPDK tahmininin iki katının da üzerine çıkmıştı. YEKDEM maliyeti artmıştı ama işin ilginci aynı dönemde PTF düşmüştü. PTF’deki düşüşten memnun olsa da YEKDEM’deki yükseliş sanayiciler için elektrik maliyetlerini aşağı çekme konusunda ekonomi yönetiminden destek talep etmek için iyi bir argüman gibi görünüyordu. Ama işin doğrusu öyle değildi tabii.
YEKDEM olmasaydı kesintileri konuşurduk
Elektrikteki toplam kurulu kapasite YEKDEM sayesinde 94 bin MW’lere kadar yükselmiş, bu sayede de önce enerji arz sorunu çözülmüş, ardından arz fazlası sayesinde üretim maliyetleri, dolayısıyla fiyat tarifeleri reel olarak düşmüştü. Bunun da en çok sanayi abonelerinin işine yaradığını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Yani YEKDEM olmasaydı sanayiciler bırakın şimdi maliyet bazında fiyatlandırılmış elektrik tüketebilmeyi, enerji kesintileri yüzünden üretim yapamamaktan yakınıyor olabilirdi.
Yüksek YEKDEM maliyeti geçici
Üstelik YEKDEM maliyetinin PTF’nin üzerine çıkması geçici bir durum. Toplam talep çok düşünce elektrik üretimi de geriledi. Yani siz üretim yapmayın şalter indirin denilen santraller ithal kaynak kullanan doğalgaz ve kömür santralleri oldu ister istemez. Çünkü düşen talebi karşılamaya yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı santrallerdeki üretim yetti de arttı bile. Bu nedenle YEKDEM maliyetleri tahminlerin üzerine çıktı. İzleyen aylarda bunun normale döneceği açıktı.
Yerli ve milli isen YEKDEM senindir
Sanayicilerin ve OSB yönetimlerinin tamamına yakını mekanizmayı çok iyi bildiklerinden artık doğrudan YEKDEM’e yüklenmek yerine, sanayi abonelerinin maliyetlerini düşürecek ya da bu maliyetin bir kısmı için devletten destek talep eder pozisyonda görünüyor. Doğru olan da bu. Çünkü son yıllarda her ekonomi aktörünün iki lafından birini “yerli ve milli” kavramı oluştururken YEKDEM’i sona erdirip yenilenebilir enerji yatırımlarının çanına ot tıkamaya çalışmak düşünülemez. Yani sanayicilerin enerjide dışa bağımlılığı azaltma çabalarına darbe vurmak anlamına gelecek YEKDEM’in kaldırılmasına hizmet edecek bir yaklaşım yerine kendi maliyetlerini yönetme konusunda doğrudan Hazine desteği talep etmeleri en doğrusu.
Sanayicinin elektrik fiyatı ne kadar arttı?
Ocak 2018-Haziran 2020 döneminde ikili anlaşmayla özel sektörden elektrik tedarik eden sanayicilerin pazarlıklarına baz oluşturan piyasa takas fiyatı ve YEKDEM maliyeti toplamı Nisan ve Mayıs aylarında megavatsaat başına 410 TL civarına yükselmiş durumda. Bu yükselişte sadece bir ay YEKDEM maliyetindeki beklenmedik artış etkili olmuş. Ocak 2018’den Nisan 2020’ye gelinceye kadar ilk kez rastlanan bir durum bu. Sonuçta sanayicinin maliyetini arttıran YEKDEM değil, elektrik üretimi ile iletim ve dağıtımındaki genel maliyet artışıdır. Üstelik YEKDEM’in suçlanmasına yol açan bu dönemde EPDK tarafından belirlenmiş sanayi tarifesi yaklaşık 490 TL düzeyinde bulunuyor. Yani sanayicinin EPDK’nın tarifesinin çok altında bir fiyattan elektrik tüketme imkanı bulmaya devam ettiği ortada.