Türkiye’nin otomobilinin küresel rekabette şansı nedir?

Dr. Nejat TAMZOK

Türkiye’de üretilmesi planlanan elektrikli otomobiller, geçtiğimiz yılın son günlerinde tanıtıldı. Tanıtımda, SUV ve sedan modellerinin prototipleri gösterildi.

Yetkililer tarafından, ön kısmı lâlenin ellerini açmış hali, farları ise Osmanlı bıyığı şeklinde tarif edilen prototipler İtalya’da Pininfarina Firması’na ürettirilmiş. Aracın fikri mülkiyet hakları bu firmadan satın alınmış.

Türkiye’de henüz herhangi bir elektrikli otomobil üretimi yapılmıyor. Çünkü daha ortada bir üretim tesisi yok. Tesisin, beş özel sektör firmasının oluşturduğu Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu tarafından Bursa’nın Gemlik ilçesinde yapılması planlanıyor. Yatırımın süresi 13 yıl olarak öngörülmüş, bu süre içinde gerçekleştirilemezse 6.5 yıl ek süre verilecek. Toplam yatırım tutarının 22 milyar TL (3.7 milyar dolar) olması öngörülüyor.

Tesis tamamlandıktan sonra beş ayrı modelde elektrikli otomobilden yılda toplam 175 bin adet üretilecek. Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) yetkilileri, 2022 yılı sonuna doğru SUV modelinin, bundan 18 ay sonra sedan modelinin satışa sunulacağı bilgisini verdiler.

Açıklamalara göre, tanıtımı yapılan prototipler nihai tasarımlar değil. Gösterilen prototipler daha sonra farklılaşabilecek. Aracın markası bu yılın sonlarına doğru belirlenecek.

Fiyatı henüz belli olmamakla birlikte, tanıtımı yapılan araçların sınırlı bir üst gelir grubuna hitap edeceği anlaşılıyor. Orta ya da alt gelir gruplarının ise muhtemelen bu otomobillerin yanına dahi yaklaşabilmesi mümkün değil.

Otomobillerin otuz dakikanın altında hızlı şarj ile yüzde 80 doluluğa ulaşması, tek seferde 500 kilometre menzile sahip olması öngörülüyor. Bunlar, evlerde, ofislerde ve yol üzerindeki istasyonlarda şarj edilebilecekler. 200 beygir güç ile 7.6 saniyenin, 400 beygir güç ile 4.8 saniyenin altında bir sürede saatte 100 kilometre hıza ulaşabilecekler.

İlk çıkacak modelde yerlilik oranı yüzde 51 olacak. İmalat başladıktan üç sene sonra yüzde 68.8 yerlilik oranına ulaşılacak. Türkiye’de bugün üretilen otomobillerin yerlilik oranı yüzde 19 ile yüzde 63 arasında değişiyor.

PİL MALİYETİ 5 YILDA YARIYA İNER

Yaşadığımız bu yıllarda, aslında yeni bir otomobil devriminin içinden geçiyoruz. Henüz algılamakta güçlük çeksek de elektrikli otomobillerin çok da uzak olmayan bir gelecekte içten yanmalı motorların tahtını ele geçirmesi kaçınılmaz görünüyor.

Başta Avrupa’da olmak üzere pek çok ülke önümüzdeki yıllarda dizel ya da benzinli araçları aşamalı olarak kaldırmayı hedefliyor. Hükümetler tarafından elektrikli otomobillerle ilgili destekleme politikaları geliştirilip yürürlüğe konuluyor. Trafiğe çıkacak yeni araçlara getirilen emisyon şartları sıkılaştırılırken, kentler için belirlenen düşük emisyon bölgelerinde konvansiyonel otomobil kullanımına sınırlamalar koyuluyor.

Elektrikli araçlar şarj altyapısına ciddi yatırımlar yapılıyor. Elektrikli otomobile ilişkin teknoloji ve inovasyon alanındaki gelişmeler ile üretim tesislerindeki kapasite artışları maliyetlerin hızla düşmesini sağlıyor.

Ama asıl pil maliyetleri düşüyor. Beş yıl önce kilovat-saati 650 dolara mal olan elektrikli otomobil pilleri günümüzde 200 doların altına kadar geriledi. Pil maliyetlerinin 2020’lerin ortalarında 100 dolar/kilovat-saatin altına düşmesi bekleniyor.

Bugünden bakıldığında, elektrikli otomobil devrimindeki gelişim hızının büyük ölçüde elektrik depolama teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olacağı, bu alanda yaşanması muhtemel ilerlemelerin ise petrolün günümüzdeki krallığını kökünden sarsacağı anlaşılıyor. Bununla beraber, elektrik üretiminde fosil kaynakların kullanımı aynı ölçüde devam ettirildiği sürece elektrikli otomobillerin küresel ısınmaya kesin bir çare olamayacağı söylenebilir. Çevreye yapacağı olumlu katkısının sadece otomobil kullanımının yoğun olduğu alanlar için söz konusu olacağı da açık...

10 SENE SONRA YILLIK ELEKTRİKLİ SATIŞI 40 MİLYONA ÇIKABİLİR

Bugün, dünyada 1.1 milyardan fazla binek otomobil bulunuyor. Şarj edilebilir elektrikli otomobil[i] sayısı ise henüz çok da fazla değil. 2018 yılı sonunda tüm dünyada sadece 5.1 milyon civarında elektrikli otomobil vardı. Yani, her 10 bin otomobilden sadece 45’i elektrikli.

Elektrikli otomobil stokunun yüzde 45’i (2,3 milyon) Çin’de. Çin’in ardından 1,2 milyon ile Avrupa, 1,1 milyon ile ABD gelmekte. Yani, her 10 elektrikli otomobilden 9’u bu üç lokasyonda bulunuyor.

Dünyada elektrikli otomobil sayısı henüz çok sınırlı olmakla birlikte, elektrikli otomobil satışlarındaki artış hızı son derece çarpıcı. 2017 yılında küresel elektrikli otomobil satışı 1 milyon adet civarındayken, 2018 yılında satışlar iki kat artarak 2 milyon adet düzeyine ulaştı.

Elektrikli otomobil satışlarının orta vadedeki gelişimine ilişkin Uluslararası Enerji Ajansı tarafından, farklı senaryolar dikkate alınarak yapılan tahminlere göre yıllık satış toplamı en geç 10 yıl içerisinde 10-20 kat artarak en az 20 ila 40 milyon adet arasında bir düzeye ulaşacak.

Dolayısıyla, son yıllarda otomobil üreticileri dikkatlerini bu alana çevirdiler. Büyük üreticilerin neredeyse tamamı buradaki fırsatları gördüler ve planlamalarını çoktan buna göre yapmaya başladılar.

Günümüzde, elektrikli otomobil satışlarında Çinli firmalar uzak ara önde. 2018 yılında toplam satışların yüzde 60’a yakınını Çinliler yaptı. Buna karşın Tesla’nın aynı yıldaki satışı 250 bin civarında. Renault-Nissan-Mitsubishi Grubu 150 bin, BMW 130.000, Hyundai-Kia Grubu 80 bin, Volkswagen Grubu (Volkswagen, Audi, Skoda) ve Geely-Volvo 70’er bin, Chevrolet (GM) ve Toyota 50’şer bin, Mercedes (Daimler) 40 bin, Honda 20 bin, Ford 10 bin ve Peugeot (PSA Group) 5 bin civarında satış yaptılar.

Elektrikli otomobil pazarındaki fırsatları gören aynı firmalar, geleceğe yönelik projelerini çoktan geliştirmiş ve yatırımlarına başlamış durumdalar. Küresel otomobil satışlarının dörtte üçünü oluşturan en büyük 20 otomobil üreticisinin önümüzdeki 10 yıl içinde sadece araştırma ve geliştirme faaliyetleri için harcamayı planladıkları bütçe 300 milyar dolar civarında.

Söz konusu firmaların 2025 yılına kadar geliştirmeyi hedefledikleri elektrikli otomobil model sayısı 350’den fazla. Örneğin Volkswagen Grubu 2025 yılına kadar 80’e yakın yeni model geliştirecek.

Mercedes 2022 yılına kadar 10 model, BMW 2025 yılına kadar 25 model, Peugeot 2025 yılına kadar 40 model, Ford, 2022 yılına kadar 40 model, Geely 2020 yılına kadar 30 model, Hyundai-Kia 2020 yılına kadar 12 model, Chevrolet 2023 yılına kadar 20 model, Toyota 2020 yılına kadar 10 model, Renault-Nissan-Mitsubishi 2022 yılına kadar 12 model, Fiat Chrysler Grubu (Jeep, Fiat) 2022 yılına kadar 28 yeni model hedefliyor.

Bu firmaların üretim hacmine ilişkin planlamaları da son derece çarpıcı. Örneğin Volkswagen Grubu 2025 yılında 3 milyon adet elektrikli otomobil satmayı hedefliyor. Bu grubun 2030 yılına kadar satmayı planladığı elektrikli otomobil sayısı 22 milyon. Çin ve ABD’nin önüne geçmeyi kafasına koyan Volkswagen 2024 sonuna kadar bu alanda 60 milyar Euro'luk yatırım planlıyor.

Tesla’nın satış hacmi 2019 yılında 500 bin adedi yakaladı.

Çin kamu şirketi BJEV-BAIC 2025’de 1,3 milyon satış hedefliyor. SAIC’in 2020 hedefi 600 bin adet. Chonquing Changan’ın 2025 hedefi ise 1,7 milyon. Çin’deki otomobil üreticileri önümüzdeki 10 yıl içinde yıllık 12 milyon adet civarında elektrikli otomobil satışı hedefliyor.

Volvo 2025 yılına kadar tüm otomobil satışlarının yüzde 50’sini elektrikli yapmayı planlıyor. Aynı hedef, Mercedes ve BMW’de yüzde 15-25 düzeyinde. Honda’da 2030 hedefi toplam satışların yüzde 15’i, Mazda’da ise yüzde 5’i.

Geely-Volvo 2020 yılında 1 milyon, Renault-Nissan-Mitsubishi 2022 yılında 1 milyon, Peugeot 2022 yılında 900 bin, Maruti Suzuki 2030 yılında 1,5 milyon, Toyota 2030 yılında 1 milyon adet elektrikli otomobil satmayı planlıyor.

TOGG PEK ÇOK DESTEKTEN YARARLANACAK AMA...

Dolayısıyla, Türkiye’nin elektrikli otomobil kararı, bu alandaki küresel rekabetin zirve yaptığı bir döneme rastlıyor. Bu nedenle, bu işin kolay olabileceğini düşünmek hatalı olacaktır.

Proje, pek çok devlet yardımından yararlanacak. Bunlar arasında; gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, yüzde 100 vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, gelir vergisi stopajı desteği, nitelikli personel desteği, faiz ve/veya kâr payı desteği, yatırım yeri tahsisi ve 2035 yılı sonuna kadar 30 bin adet elektrikli otomobil için alım garantisi de bulunuyor.

Ancak projenin, depolama teknolojilerinin tedariki ve şarj altyapısının tesis edilmesi noktasındaki güçlüklerin yanısıra amansız bir küresel rekabetle başa çıkabilmek bakımından da ciddi zorluklarla karşılaşacağını, dolayısıyla ilerleyen dönemlerde bu teşviklerden çok daha fazlasına ihtiyacı olacağını şimdiden söylemek kehanet olmayacaktır.

Söz konusu zorlukların, özellikle ihracat pazarlarında daha da keskinleşeceği açıktır. Ancak, tanıtımı yapılan otomobillerin üst segmentleri tanımlaması, dolayısıyla üst gelir gruplarını hedeflemesi dikkate alındığında yeni otomobillerin iç pazarda da işinin hiç kolay olmayacağı anlaşılıyor.

[i] Tamamen elektrikli (BEV–Battery Electric Vehicle) veya şarj edilebilir melez (PHEV–Plug-in Hybrid Electric Vehicle).

Kaynaklar: International Energy Agency, World Energy Outlook 2019, Paris, 2019; International Energy Agency, Global EV Outlook 2019 - Scaling-up the transition to electric mobility, Paris, June 2019.