Türkiye’nin enerji bağımlılığı her geçen yıl biraz daha artıyor. Bu bağımlılığı azaltmak üzere yerli enerji üretimine ağırlık verilmesi, Türkiye ekonomisinin en temel öncelikleri arasında.
Ancak, Türkiye, enerji kaynakları bakımından çok da şanslı bir ülke değil. Petrol ve doğal gaz kaynakları son derece sınırlı. Bununla beraber, önemli sayılabilecek kömür kaynakları bulunmakta.
Söz konusu kaynakların harekete geçirilmesi, enerji bağımlılığına bir ölçüde çare olabilir mi? Bu soruya cevap verebilmek için, öncelikle kömür rezervlerimizin ne büyüklükte olduğunu bilmemiz gerekir.
REZERV BİRKAÇ YILDA NASIL YÜZDE 50 ARTTI?
Türkiye’nin kömür rezervi, birkaç yıl öncesine kadar yaklaşık 9,6 milyar ton olarak hesaplanmaktaydı. Bu miktarın 1,3 milyar tonu Zonguldak Kömür Havzası’ndaki taşkömürlerinden ve 8,3 milyar tonu ise ülkenin farklı bölgelerine dağılmış olan daha düşük ısıl değere sahip linyitlerden oluşmaktaydı.
Son yıllarda yürütülen arama ve rezerv geliştirme çalışmaları sonucunda önemli bir rezerv artışı sağlandı. Taşkömürü rezervlerimizde bir değişiklik olmadı, ama Konya-Karapınar, Trakya, Afşin-Elbistan, Eskişehir-Alpu, Afyon-Dinar ve Manisa-Soma kömür havzalarında yapılan aramalar sonunda linyit rezervimiz 13,9 milyar ton düzeyine yükseldi.
Böylece, toplam kömür rezervimiz 15,2 milyar ton olarak kayıtlara geçti.
KİME GÖRE, NEYE GÖRE?
Bununla beraber, bizdeki kayıtlarla dünya kömür rezervleriyle ilgili araştırmalar yayınlayan uluslararası kuruluşların kayıtları arasında farklılıklar bulunmakta.
Örneğin, dünya enerji kaynaklarının rezervleri konusunda en güvenilir kuruluşlardan biri, Türkiye’nin de üye olduğu Dünya Enerji Konseyi. Bu kuruluş, 2013 tarihli en son araştırmasında, Türkiye’nin 2012 yılı başındaki kömür rezervlerini 322 milyon ton taşkömürü ve 8,4 milyar ton linyit olmak üzere toplam 8,7 milyar ton olarak yayınlamakta.
Rezervler konusunda bir diğer otorite, Almanya Federal Yer Bilimleri ve Doğal Kaynaklar Enstitüsü. Türkiye’nin de üye olduğu Uluslararası Enerji Ajansı, yayınlarında bu enstitünün araştırmalarını kullanmakta. Söz konusu kuruluş, Türkiye’nin kömür varlığını 1,2 milyar ton taşkömürü ve 11,8 milyar ton linyit olmak üzere toplam 13 milyar ton olarak yayınlamakta. Ama bu miktarın, sadece 2,5 milyar tonluk kısmını rezerv olarak kabul etmekte ve bunun 386 milyon tonunu taşkömürü, 2,1 milyar tonunu ise linyit rezervi olarak kayda almakta.
Kömür rezervleriyle ilgili olarak ABD Enerji Bakanlığı kayıtları da tüm dünyada araştırmacılar tarafından takip edilmekte. Bu kuruma göre; Türkiye’nin 2008 yılı kömür rezervleri; 583 milyon tonu taşkömürü ve 2 milyar tonu linyit olmak üzere yaklaşık 2,6 milyar ton düzeyinde.
REZERV FARKLILIKLARININ KAYNAĞI
Öyleyse, tüm bu farklılıklar nereden kaynaklanmakta?
Türkiye’nin 15,2 milyar ton olarak ifade edilen kömür rezervi ne anlama gelmekte?
Çeşitli ülkeler ya da kuruluşlar, kömür rezervlerine ilişkin farklı tanımlamalar ya da farklı rezerv hesaplama yöntemleri kullanabilmekte.
TOPLAM REZERV, ÜRETİLEBİLİR REZERV
Bununla beraber, iki temel tanım önemlidir.
Bunlardan ilki toplam kömür kaynağıdır. Bu kaynağın belirlenmesinde, üretilebilir olup olmadığına bakılmaksızın yerin yüzlerce metre altındaki en ince kömür damarı dahi hesaplamaya dâhil edilir. Miktarın kesin olarak kanıtlanmış olması da beklenmez. Bu kaynak, olası bir varlık toplamı olarak kayıtlara geçer.
İkinci tanım ise kanıtlanmış ve üretilebilir olan kömür rezervidir. Bu miktar, önceki paragrafta tanımlanan toplam kömür kaynağının yüksek kesinlikte belirlenmiş ve üretilebilir olan kısmına işaret eder.
Örneğin, Almanya Federal Yer Bilimleri ve Doğal Kaynaklar Enstitüsü’ne göre 2011 yılı itibariyle Dünya toplam kömür kaynağı 22,3 trilyon ton, ama üretilebilir kömür rezervi sadece yaklaşık 1 trilyon ton büyüklüğündedir.
REZERV SABİT DEĞİL, DİNAMİK
Kömürün üretilebilir olup olmadığı, sadece teknik ve ekonomik parametreler dikkate alınmak suretiyle belirlenmez. Günümüzde, bunların yanında; politik, çevresel, toplumsal, yasal ve benzeri pek çok faktör üretilebilir kömür rezervinin belirlenmesinde dikkate alınır.
Dolayısıyla, kanıtlanmış ve üretilebilir rezerv; örneğin kömür üretim maliyetleri ve kömürün satış fiyatı ile doğrudan ilişkilidir: Maliyetler yükseldiğinde ve/veya kömür satış fiyatı düştüğünde üretilebilir rezerv kategorisine giren kömür miktarı azalacaktır. Ya da üretim teknolojilerindeki gelişim üretilebilir rezervin de farklılaşmasına neden olacaktır.
Bu bakımdan, rezerv kavramı aslında sabit değil ama sürekli değişmekte olan bir kavramdır.
ULUSLARARASI STANDARDA UYMAK YARARLI OLUR
Gelelim Türkiye kömür rezervine.
Toplam 15,2 milyar ton büyüklüğündeki kömür rezervi, gerçekte Türkiye’nin brüt kömür varlığıdır.
Bu miktar, önemli ölçüde kanıtlanmış ve üretilebilir rezervi de içermekle beraber, tamamı bu nitelikte değildir.
Söz konusu rezervlere ilişkin bir diğer gerçek de, bu rezervlerin uluslararası kabul gören akreditasyon kuralları çerçevesinde belirlenmemiş olmasıdır.
Dolayısıyla, daha kapsamlı ve detay çalışmaları gerçekleştirmeden, söz konusu kaynağı oluşturan kömür sahalarına ait mevcut rezerv miktarlarından hareketle proje geliştirmek, önemli sorunlara yol açabilir.
Bu bakımdan, ülkemizdeki kömür rezervlerinin uluslararası standartlarda belirlenmesine yönelik gereken çalışmaların yapılması, ülkenin enerji sektörüne ciddi yararlar sağlayacaktır.
Ankara/Aralık 2013
nejattamzok (@) yahoo.com
Kaynakça:
- World Energy Council, World Energy Resources - 2013 Survey, 2013, s. 1.10.
- OECD/International Energy Agency, Coal Information 2013, s. II.7.
- The Federal Institute for Geosciences and Natural Resources (BGR), Energy Study 2012 - Reserves, Resources and Availability of Energy Resources, 2012, s. 60-68,
- US Department of Energy / Energy Information Administration (DOE/EIA), Turkey Report, 2013.