DR. NEJAT TAMZOK
Geçtiğimiz ay bir seçim dönemini daha geride bıraktık. Cumhurbaşkanını ve meclisin yeni üyelerini seçtik. Yeni kabine de kuruldu.
Seçim süreci, her zamanki gibi yine heyecanlıydı. Özellikle cumhurbaşkanı adaylarının mitingleri oldukça renkli geçti. Meydanlarda konuşulanların çoğu bilindikti ama arada yeni kavramlarla da karşılaşmadık değil. Bunlardan biri de ana muhalefet partisinin adayı tarafından neredeyse her konuşmasında dile getirilen uzay madenciliğiydi.
ASTEROİDLERDEKİ HAZİNE
Uzay madenciliği, tahmin edebileceğiniz gibi, dünyaya yakın asteroid ya da diğer gezegenimsi uzay cisimlerindeki doğal kaynakların aranıp bulunması ve üretilmesi anlamına geliyor.
Bu uzay cisimlerinin bazısında yok yok. Altın, gümüş, iridyum, osmiyum, paladyum, platin, renyum, rodyum, rutenyum, tungsten gibi değerli madenler. Demir, kobalt, manganez, molibden, nikel, alüminyum, titanyum gibi inşaat/imalat işlerinde kullanılabilecek olanlar. Sonra oksijen, hidrojen, amonyak...
İster değerli madenleri çıkarıp dünyaya getir, ister uzay istasyonlarında ya da kolonilerinde inşaat/imalat işlerinde kullan ya da istersen bunlardan roket yakıtı elde edip başka asteroidlere doğru yelken aç. Sana kalmış.
NASA oturup hesap etmiş, sadece - 2023 yılında uçmayı planladığı - Psyche 16 asteroidindeki doğal kaynakların tamamı üretilip satıldığında dünyadaki 8 milyara yakın insanın her birine yaklaşık 100 milyar dolar düşüyor. Mars ve Jüpiter'in yörüngeleri arasında bulunan asteroid kuşağında sayısız asteroidin bulunduğu ve bunlardan binlercesinin her yıl dünyanın yakınından geçtiği düşünülürse, uzay madenciliği yapmanın gerçekten çok iyi bir fikir olduğu anlaşılıyor.
HENÜZ BİR GRAM BİLE GELMİŞ DEĞİL
Aslında uzay madenciliği henüz sadece bilim kurgu romanlarında var, yoksa ortada gerçekleşmiş bir şey yok daha. Etrafta, insanlığın geleceğinin uzay madenciliğinde olduğunu düşünenlerin sayısı oldukça fazla ama henüz hiç kimse uzaydan buralara bir gram bile değerli maden getirebilmiş değil. Bununla beraber, vadettiği zenginlik dikkate alındığında, pek çok devletin ya da büyük şirketin bu yeni “altına hücum”un arifesinde harıl harıl uzay madenciliği üzerinde çalıştıklarından hiç şüpheniz olmasın. Ama arife derken en azından birkaç on yıldan bahsettiğimizi aklınızdan çıkarmayın.
AYA MESAFENİN 1300 KATI UZAKLIKTA
Bir de uzay madenciliğinin öyle kolay bir iş olduğunu zannetmeyin. Örneğin yukarıda bahsettiğimiz Psyche 16 isimli asteroidin dünyaya olan uzaklığı ayın dünyaya olan uzaklığından yaklaşık 1300 kat daha fazla. Önce bu kadar yol gidilecek, robot araçlarla sıkı bir arama yapılacak, numuneler toplanacak, asteroiddeki mineral varlığı bir güzel haritalanacak. Sonra asteroidin kendisi ya da asteroidden toplanan madenler büyük uzay gemileri ile dünyaya yakın kolonilere taşınacak. Burada bunlardan roket yakıtı, kullanma suyu ya da inşaat/imalat işlerinde kullanılabilecek zenginleştirilmiş materyaller - üstelik yerçekimsiz ortamlarda - elde edilecek, değerli madenlerin güvenli bir şekilde dünyaya indirilmeleri sağlanacak.
TEKNOLOJİK GELİŞİME DOPİNG
Böylesi bir hedef; bilimde, teknolojide, inovasyonda, mühendislikte zirve noktalarını talep edecektir. Hedefe en önce varanlar ise uzay, havacılık, enerji, elektrik-elektronik, malzeme, robotik, mekatronik, iletişim ve daha pek çok alanda en gelişmiş teknolojileri en önce geliştirenler olacaktır.
Uzay madenciliği alanı sadece bilim ve teknoloji üretimiyle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda yatırım sermayesini çekebilecek yasal düzenlemeleri ya da teşvik sistemlerini de talep etmekte. Örneğin Lüksemburg ya da Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin, uzayda maden arama/işletme ruhsatları dağıtıp Planetary Resources ya da Deep Space Industries gibi bu alanda öne çıkmış firmalarla hisse ortaklığı yaptıkları ve bu yolla sermayeyi ülkelerine çekmeye çalıştıkları bilinmekte. Uzay madenciliğinde maliyetler düştükçe gerçekleşme zamanı yakınlaşmakta, bu alana ilgi duyan ülkelerin sayısı da hızla artmakta.
SOSYAL VE SİYASAL GELİŞMİŞLİK GEREKİYOR
Uzay madenciliğini hedefleyen her ülke, bilim ve teknoloji üretiminde olduğu gibi diğer pek çok alanda da seçimlerini yüksek standartlara ulaşma yönünde yapmak durumunda.
Bu bakımdan, asteroide uzanan yolda; eğitim sisteminden gelir dağılımına, kadın-erkek eşitliğinden liyakat sistemine, demokrasinin niteliğinden yargı bağımsızlığına kadar pek çok alanda gelişme kaçınılmaz olacaktır.
Seçimini uzay madenciliği gibi iddialı bir hedef doğrultusunda yapan her ülkenin, asteroiddeki madenlere ulaşamasa dahi pek çok başka kazanım elde etmesi muhtemeldir. Dolayısıyla, ülkemizin de zaman kaybetmeden bu alana yönelmesi yerinde olacaktır.
Dr. Nejat TAMZOK - Ankara/Temmuz 2018
Nejattamzok [@] yahoo.com