Türkiye için yenilenebilir enerji neden önemli? - Seyran DUMAN

SEYRAN DUMANGünümüzde 7 milyarı aşan dünya nüfusu, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2050’de 10 milyarı bulacak. Dünya ölçeğinde uzun vadede yüzde...

SEYRAN DUMAN

Günümüzde 7 milyarı aşan dünya nüfusu, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2050’de 10 milyarı bulacak. Dünya ölçeğinde uzun vadede yüzde 3,5’lik bir ekonomik büyüme tahmin ediliyor. Dolayısıyla sanayileşme ve kentleşmede yaşanan artışlar enerjiye ve doğal kaynaklara olan talebi de arttıracaktır. Ekoloji ve ekonominin barışık kılınması durumunda dünyada sürdürülebilir ve aynı zamanda dengeli büyüme sağlamak mümkün.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre küresel enerji tüketiminde yenilenebilir kaynakların payı 2014 yılında yaklaşık yüzde 20 iken 2016 yılı itibariyle yüzde 22’ye çıkmış durumda. 2020 yılında ise bu oranın en az yüzde 26’ya ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu rakamlar, 2020 yılında dünyada tüketilen enerjinin dörtte birinin yenilenebilir kaynaklardan elde edileceği anlamına geliyor.

Bugün küresel elektrik üretiminin yüzde 23.7’si yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanıyor. Elektriğin yüzde 16,6’lık kısmı hidroelektrik santrallerden, yüzde 3.7’si rüzgardan, yüzde 2’si biyokütleden, yüzde 1’ i fotovoltaik güneş sistemleri ve yüzde 0,4’ ü ise jeotermal ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ediliyor. Bu arada, çok iddialı gibi görünebilir ama Dünya Doğayı Koruma Vakfı’na göre aslında eldeki imkanlar iyi değerlendirilirse, 2050 yılında tüm dünyadaki enerji ihtiyacının tamamını yenilenebilir kaynaklardan karşılamak mümkün.

Yenilenebilir kaynaklar adı üstünde, kendini yenileyebilmesi, ithalata ihtiyaç göstermemesiyle öne çıkıyor. Oysa fosil kaynakların aşırı kullanımı küresel ısınmanın da ana nedeni olarak kabul ediliyor. Isınmanın yansımaları ise iklim değişikliği, mevsimlerin iç içe geçmesi olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca fosil kaynakların yakılmasıyla ortaya çıkan hava kirliliği ve asit yağmurları da toprakların verimsizleşmesini, insan sağlığını olumsuz etkileyen ciddi sorunlara kaynaklık ediyor.

Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesi, doğanın korunması ve insanoğlunun sağlıklı bir çevrede yaşayabilmesi açısından stratejik bir öneme sahip. Fosil kaynakların bir diğer olumsuz özelliği de giderek azalması. Uluslararası araştırmalara göre keşfedilmiş petrol rezervlerinin 50 yıl içerisinde, mevcut doğalgaz rezervlerinin 119 yıl içerisinde ve kömür rezervlerinin de 176 yıl içerisinde tükeneceği hesaplanıyor. Bir anda tükenmese bile giderek azalması fosil yakıtlara bağımlılığı ekonomik bir risk olarak ülkelerin karşısına dikiyor. Özellikle de Türkiye gibi enerjide dışa bağımlılığı yüksek ekonomilerin...

Dünyada alternatif enerji kaynağı arayışına girilmemesi, yakın gelecekte enerji sıkıntısını arttıracak, bu da bilinen enerji kaynaklarını kontrol edebilmek ve sahip olmak adına ölümcül savaşlara davetiye çıkaracaktır. Enerji kaynakları açısından konumu da dikkate alındığında, Türkiye’nin de bu alandaki bölgesel ve küresel risklere açık olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Yani Türkiye açısından fosil kaynaklarla yola devam etmek sadece enerjide dışa bağımlılığın yol açtığı ekonomik sorunlarla boğuşmanın ötesinde bir anlam taşıyor. Dolayısıyla yenilenebilir kaynaklara yönelmek, gelecek kuşaklar için enerji ihtiyacını güvence altına alma, yani olası enerji krizlerini önleme açısından kritik önem taşıyor.

Peki Türkiye’nin yenilenebilir enerji için geleceğe yönelik stratejisi nedir? Özetle söylemek gerekirse Türkiye, fosil yakıtlara bağımlılığı ve buna bağlı riskleri azaltmak için yenilenebilir enerjiye yönelmiş durumda. Stratejik hedef ise belli: Elektrik üretiminde güneş, rüzgar, biyokütle ve jeotermal başta olmak üzere yenilenebilir kaynakların payını ilk etapta yüzde 30’a yükseltmek. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımların teşviki bunun en açık göstergesi. Bu kaynaklardan üretilmiş elektriğe döviz cinsinden sabit fiyat alım garantileri bunların başında geliyor.

Türkiye’nin bu politikaların da desteğiyle yenilenebilir enerji yatırımları alanında atacağı adımların avantajlarına gelince... Öncelikle önemli bir bölümü elektrik üretiminde kullanılan doğalgaz alanında yıllık yaklaşık 21 milyar metreküplük ithalatın önüne geçilecek. Benzeri şekilde, elektrik üretimi amaçlı kömür ithalatı ihtiyacı da aşağıya çekilecek. Yani totalde enerjide dışa bağımlılık azalacak, arz güvenliği riski aşağı çekilecek.

Tabii fosil yakıtların kullanımındaki azalmanın getireceği çevresel avantajlar da cabası.

Seyran DUMAN - Enerji Günlüğü / Ağustos 2017

Yenilenebilir enerjinin gücü