Yılbaşında bu köşedeki yazımızın başlığı "Rüzgârı kaçırdık güneşi yakalayalım" idi. Rüzgâr santrali yatırımları devam ederken, türbin başta olmak üzere yerli malzeme kullanma oranının düşük olduğuna işaret etmiş, güneş enerjisinde de aynı durumun yaşanmaması için önlem alınması gerektiğini söylemiştik.
Evet, güneşe dayalı elektrik üretim santralleri bu yıl enerji gündeminin ilk sıralarda yer almayı sürdürecek.
Çünkü yaz başında güneş enerjisine dayalı elektrik üretim lisansı başvuruları kabul edilecek. Bu arada lisanssız elektrik üretimi yapmak isteyenlerin en çok tercih ettiği alanlardan biri de güneş yatırımları. Dolayısıyla güneş enerjisi, en büyüğünden en küçüğüne bütün işletmelerin ilgisini çekiyor.
Güneş paneli üretimi de yatırımcıların ilgi gösterdiği bir alan. Yerli girdi kullanılarak kurulan tesislerde üretilecek elektriğe kWh başına belli bir devlet desteği sağlandı. Bu destek, Türkiye`de bu alana yerli ve yabancı sermayenin yatırım yapmasının önünü açıyor.
Ama bazı konularda yasa ve yönetmelik çıkarmak yetmiyor, zamana da ihtiyacınız var. Yerli üretim yatırımları teşvik edilirken, bir yandan da güneş santrali kurmak isteyenlerin kaliteli malzeme kullanımı sağlanmalı.
Gaziantep`te güneş paneli üretimine başlayan SolarTürk`ün Yönetim Kurulu Başkan Vekili Osman Özberk, güneşe dayalı enerji üretimine yaklaşık2 milyar Euro`luk bir yatırım yapılmasının beklendiğini söylüyor. Bu yatırımların sağlıklı bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Özberk`e göre ortada bir sorun var. "Türkiye`ye giren ithal ürünlerinbir kontrolü yok" diyen Özberk ürünlerin nasıl getirileceği, dağıtılacağı ve satılacağının belirlenmesini istiyor.
Yoksa yarın öbür gün sorun çıktığı zaman ortaya çıkacak zarar tazmin edilemeyecek, hem yatırımcının parası yanacak hem de ülke ekonomisi kaybedecek. Osman Özberk, burada ikinci bir noktaya daha dikkat çekiyor. O da Türkiye`ye giren panellerin üzerinde imal tarihi bulunmaması. Getirilecek güneş panellerinin üzerinde, sonradan müdahale edilemeyecek şekilde mutlaka üretim tarihi bulunmasını istiyor Osman Özberk. Nedenini de şöyle anlatıyor:
"Avrupa kota koyduğu için Uzakdoğu ülkelerinden gelen ürünler depolarda kaldı. Aşırı derecede bir stok oluştu. Orada satamayan, Türkiye`ye göndermeye başlıyor. Üretimin ne zaman yapıldığı belli değil. Kimilerinin kalitesi belli değil. Bunlar kontrol edilmeli. Bunun için de üretim tarihi ve başka denetim önlemleri alınmalı. Yoksa çöplük oluruz."
Özberk, Avrupa`dan gelen paneller arasında sadece Uzakdoğu menşelilerin değil, daha önce kullanılmış ürünlerin de bulunduğunu söylüyor. Bunlar da belli bir süre kullanılıp verimsizlik nedeniyle garanti kapsamından çıkmış paneller. Ya garanti edilen verimi sağlayamadığı için sigorta şirketlerinin elinde kalan ya da garanti süresi dolduğu için daha verimli paneller monte etmek için yerinden sökülen malzemeler...
Osman Özberk`in sözlerine kulak vermek lazım. Bugün devlet vatandaşı az elektrik tüketen buzdolabı, fırın ve ütü kullanmaya yöneltiyor. Bunu da yüksek elektrik tüketen cihazların üretimini, ithalatını ve satışını yasaklayarak yapıyor. Aynı anlayışı, güneşe dayalı elektrik üretim tesisi kuracak girişimciler için de hayata geçirebilir. İşi baştan sıkı tutmak lazım.