Toryum rezervi mi toryum teknolojisi mi zengin eder?

Birol OĞUZ

Son günlerde Çin’in yeni toryum rezervleri keşfine yönelik bazı haberler gözüme ilişince aklıma bizim toryum zenginliğimiz düşüverdi.

Yaklaşık 20 yıl önce bir uçak kazasında yitirdiğimiz, değerli Prof. Dr. Engin ARIK üzerinden yıllardır komplo teorileri üretmeye devam ediyoruz. Ama gerçekte toryum teknolojisi konusunda bir adım öteye geçmiş değiliz.

Dünya neredeyse 1950’den beri toryumdan enerji üretimi üzerine çalışıyor.

Çin son yıllarda ABD ve Avrupa’yı geride bırakarak önce ilk toryum reaktörünü üretip denemelere başladı, şimdi de ilk toryum yakıtlı nükleer santralin inşaatına başlamış durumda. Çin 2030 yılı itibariyle toryum yakıtlı santralden enerji üretmeye başlamayı planlıyor.

Toryum nükleer teknoloji için çok önemli bir element… Günümüzde nükleer santrallerde yakıt olarak uranyum ve plütonyum kullanılıyor ama bunların zenginleştirilip yakıt haline getirilmesi pahalı, santralde kullanımı tehlikeli, sonrasında bertaraf edilip saklanması hem pahalı hem tehlikeli.

Oysa toryum hem daha ucuz hem daha güvenli bir yakıt. Temiz enerji (!!!) sınıfında sayılan nükleer elektriğini, gerçekten de tertemiz enerji haline getirebilecek bir yakıt.

Toryum kullanan Erimiş Tuz Teknolojili Nükleer Santraller, çok daha az alan kaplamaları sebebiyle daha çabuk ve ucuza inşa edilebiliyor. Bu özelliği ile de çok derde deva olacağı düşünülüyor. Ancak hâlâ tüm sorunları çözülebilmiş ve ticari olarak toryum kullanan nükleer santraller hayata geçirilebilmiş değil.

Oysa Türkiye’de değerli bilim insanı, fizikçi Prof. Drl. Engin ARIK’ın kaybından beri, yani 20 yıldır, “Engin Hoca toryumun sırrını çözmüştü, sonsuz enerji kaynağı bulmuştu, Türkiye zengin olmuştu, onun için öldürdüler” safsataları ile hocamızın adını kullanıyor ama yaptıklarını devam ettirmeden boş boş konuşmaya devam ediyoruz.

Parçacık hızlandırıcı üzerinde çalışan Engin Hoca, ülkemizde bunu gerçekleştirebilirsek toryumun enerji kaynağı olarak kullanımı yönünde önemli bir aşama kaydetmiş oluruz derken, ölümünden sonra bu konularda tek bir adım atılmış değil.

Dünya toryum rezervlerinin yaklaşık yüzde 6’sına sahibiz ama kullanmayı bilmiyoruz. Peki bilmeye yönelik çabamız var mı? O da yok!

Çin yeni rezerv keşifleri ile binlerce yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek duruma gelmiş ama bunun sadece maden bulmak ile olmayacağını biliyor. Milyarlarca dolar para harcayarak bilimsel çalışmalar gerçekleştiriyor. Pekin Yönetimi bilim olmadan, bulduğu rezervlerin toz, toprak olduğunu, içine bilgiyi, teknolojiyi katarsa enerji, zenginlik, güç sağlayacağını biliyor ve buna göre hareket ediyor.

Ülke olarak komplo teorilerini seviyoruz. Mühendislerimiz öldürülüyor, hocalarımız öldürülüyor, dış güçler engeller çıkarıyor.

Peki ama biz ne yapıyoruz? Dünyanın sayılı üniversitelerinden kabul alan gencecik insanlarımızın projeleri TÜBİTAK yarışmalarında kabul görmüyor, teşvikler çoookk daha önemli projelere gidiyor.

Bor zengini, toryum zengini olmak yetmiyor ne yazık ki. Onu işlemek, zenginleştirmek, son ürün haline getirmek için teknoloji gerekiyor.

Gerekli teknolojiye sahip olmak istiyorsak da temel bilimlere, matematik – fizik – kimya – biyoloji üzerine yoğunlaşıp öğrenci ve bilim adamları yetiştirmeye yönelmek, araştırma projelerini destekleyip, paralarımızı buralara harcamamız gerekiyor.

Evet, toryum sahipliğiyle zenginlik mümkün belki ama üstünde oturarak değil, onu işleyip kullanacak teknolojiye sahip olarak...