Enerji Günlüğü - TMMOB’nın Türkiye çevre raporuna göre, Türkiye’deki tatlı su kaynaklarının 79’u kirlenmiş durumda.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın 5 Haziran Dünya Çevre Günü vesilesiyle hazırladığı Türkiye çevre raporuna göre, Türkiye’de tüketilen plastik ambalajın sadece yüzde 21’i toplanabiliyor. Bununla birlikte, Türkiye’de farklı sektörlerde toplam 8 milyon 612 bin ton plastik tüketiliyor, 1 milyon 800 bin ton plastik ambalaj piyasa sürülüyor ve bunun sadece 384 bini toplanıyor. Türkiye’de atık olarak beyan edilen plastik atık miktarı ise sadece 179 bin ton. Türkiye plastik atık kaydını tutamıyor.
NEHİRLERİN DURUMU ÇOK KÖTÜ
Türkiye Çevre Durumu Raporu, özellikle Büyük Menderes, Kızılırmak, Sakarya, Susurluk, Küçük Menderes, Gediz, Bakırçayı, Ergene nehirlerinin durumlarının çok kötü olduğunu ortaya koyuyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, “Türkiye’deki tatlı su kaynaklarımızın yaklaşık yüzde 60’ı, içmesuyu kaynağı olarak kullanılamayacak nitelikte suyu temsil ediyor. Bahsi geçen nehirler açık kanalizasyona dönmüş durumda, arıtarak yeniden kullanma potansiyeli olan sularımızın ise yüzde 99’unu kullanmıyoruz. Başta Muğla, Mersin, İstanbul ve İzmir olmak üzere denizlerimizdeki kirlilik artıyor” dedi.
Ayrıca, raporda ayrıca 186 Organize Sanayi Bölgesi’nin yarısından fazlasında (yüzde 56) atıksu arıtma tesisi bulunmadığı belirtildi.
HAVA VE TOPRAK KİRLİLİĞİ SAĞLIĞIMIZI TEHDİT EDİYOR
Rapora göre, Türkiye, iç ve dış ortam hava kirliliğine bağlı ölümlerde yüz bin kişide 47 ölüm oranı ile Avrupa’da hava kirliliğine bağlı ölümlerin en çok yaşandığı 22’nci ülke olarak kaydedildi. Hava kirliliğinin en çok etkilediği iller arasında ise Ankara, İstanbul, Adana, Amasya, Bursa yer alıyor. Türkiye’deki hava kirliliğinin başlıca nedenlerini evsel ısınma, araç kullanımı, termik santraller, maden ve sanayi işletmeleri olarak belirten raporda toprak kirliliğine de dikkat çekiliyor ve Türkiye’de 24 bin adet toprak kirliliği konusunda şüpheli saha bulunduğu ortaya koyuluyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), her yıl üç milyondan fazla kişinin pestisit zehirlenmesinden dolayı hastaneye kaldırıldığını belirtti ve milyonlarca kişinin erken ölümü ile sonuçlandığını belirtti. Bozoğlu’nun sunumuna göre, Türkiye’de satılan pestisit miktarı biliniyor, fakat; hangi arazide ne kadar kullanıldığı bilinmiyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE BAĞLI DOĞAL AFETLER ARTIYOR
İklim değişikliğinin yaşanmaya devam ettiğini ve iklim eylem planı hazırlamanın gerekliliğini dile getiren Bozoğlu, “Ülkemizde özellikle son yıllarda yaşanan dolu ve sel felaketleriyle iklim değişikliğinin etkilerini çok yakından hissetmeye başladık. İklim değişikliği ne yazık ki doğal kaynakları da kısıtlıyor; sera gazlarının artışıyla birlikte azalan su kaynakları tarımsal üretime etki ediyor ve biyolojik çeşitliliği de azaltıyor. İklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir kilometre taşı olan Paris Anlaşması’nın onaylanması ulusal ölçekteki çalışmaların hız kazanmasını sağlayıp, tüm paydaşların katılımı ile gerçekleştirilmesi gereken azaltım ve uyum faaliyetlerinin uygulanmasını da hızlandıracak” dedi.
SU KANUNU GÜNCELLENMELİ
Suların kirlenmesini engellemek için Türkiye’de ekosistem odaklı atıksu yönetimine odaklanmanın önemine değinen Bozoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü, “Cumhuriyetin ilk yıllarında 44 milyon hektarla ülke yüzölçümünün yüzde yüzde 56’sını oluşturan mera ve çayır alanları, 2014 yılı verilerine göre 14,6 milyon hektara inerek yüzde 19’a geriledi. Ülkemizde, entegre çevre yönetimi yaklaşımı uygulanmalıdır. Yatırım yapan ile denetleyen, izin veren aynı kurum olmamalıdır. Su Kanunu acilen güncellenerek kanunlaştırılmalıdır. İklim değişikliğine karşı kentlerimizin ve kırsal alanların hazırlıklı olması için uyum faaliyetlerine başlanmalıdır.”