Rüzgar yatırımlarında ÇED süreçleri değerlendirildi

Nartus Kurucu Ortağı Özge Öçalan, rüzgar enerjisi yatırımlarında Türkiye’de çevre etki değerlendirme mevzuatının henüz yeterli olmadığını söyledi.

Enerji Günlüğü - Türkiye’de yürütülen çevresel etki değerlendirme süreçlerinin yetersiz olduğu ve yurtdışında yapılanın yüzde 20 - 30’u kadarının uygulanabildiği kaydedildi.

Enerji yatırımlarında çözümler üreten mühendislik ve müşavirlik şirketi Nartus Kurucu Ortağı Özge Öçalan, rüzgar enerjisi yatırımlarının çevreye etkisinin değerlendirilmesi süreci ile ilgili bilgiler paylaştı. Enerjisa ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirilen Rüzgar Günü etkinliğinde değerlendirmelerde bulunan Öçalan, yatırımcı açısından çevresel etki değerlendirme sürecinin korkutucu olabileceğini kaydederek, uzun bir hazırlık ve milyon dolarlık maliyeti olan rüzgar yatırımlarında bir kuş ya da endemik bir tür nedeniyle yatırımın tamamen iptal edilebildiğine ya da yer değişikliği yapmak durumunda kalındığına dikkat çekti. Öçalan, “Çevrede çok fazla dinamik var, çok fazla canlı var. Bunların hepsinin aynı anda tek bir noktada optimum seviyede olmasını bekliyoruz. Bu da tabi her zaman mümkün olmuyor” ifadesini kullandı. 

“BÜYÜK YATIRIMLARLA ÇED’İN ÖNEMİNİ ANLAMAYA BAŞLADIK”

Yatırımcıya çevre ile ilgili bir klavuz hazırladıklarını kaydeden Öçalan, yaptıkları işin 2014-16 yıllarına gelene kadar çok fazla anlamlandırılamadığına dikkat çekerek, “Ne zaman ki büyük yatırımlar Türkiye’ye gelmeye başladı, yatırımcı uluslararası finans kuruluşlarına gitmeye başladı ve tırnak içinde kültür varlıklarından, madenden, bitkiden, yarasadan, kuştan bir şekilde çekmeye başladı, işte o zaman ÇED’in ne olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladık” dedi. 

“YURTDIŞINDAKİ ÇED SÜREÇLERİNİN %20-30’U UYGULANABİLİYOR”

Yurtdışında kredi koşulları başladığında onların koşulları ve standartlarıyla yatırımların geliştirilmek zorunda kalındığını kaydeden Öçalan, “Halen şu anda yürütülen çevresel etki değerlendirme süreçlerinin belki de yurtdışında yapılan kısmının yüzde 20’sini yüzde 30’unu Türkiye’de uygulayabiliyoruz. Bir ÇED süreci yürütülürken en yakın yerleşimden, hassas alıcıdan, oranın biyocoğrafik koşullarından başlayarak çeşitli analizler yapıyoruz. Evet, yenilenebilir en temiz olduğu için diğer yatırımlara göre kısmen bu analizler azalıyor ama tabi kendi özelinde de özellikle kuşlar ve yarasalar için çalışmalar yapıyoruz. Manyetik etkisiyle ilgili çalışmalar yapılıyor. Bu saydıklarımı raporlara yansıtıyoruz fakat ne yazık ki bu konuda mevzuatımız henüz yeterli değil, hatta bu saydıklarım mevzuatta yer edinmiyor” dedi. 

“YATIRIMCI İKİNCİ KEZ ÇED HAZIRLAMAK ZORUNDA KALIYOR”

Türkiye’de yatırımcının bu yetersiz mevzuatla bir şekilde ÇED izni aldığını ama sonrasında finans sağlama aşamasında bankaya Avrupa’nın çevre standartları kapsamında bir ÇED daha hazırlamak zorunda kaldığını belirten Öçalan, bunun maliyetinin çok daha yüksek olduğunu ve yatırımcının da bunu iki defa yapmak yerine sürecin daha başında nitelikli bir ÇED değerlendirme raporu hazırlamayı tercih ettiğini ifade etti. 

“İNŞAAT DENETİM MEKANİZMASI DA YETERLİ DEĞİL”

Yatırımların inşaat aşamasında da ÇED raporunu denetleyen bir mekanizmanın olduğunu ama onun da şu anda tam yeterli olmadığını kaydeden Öçalan, “Hem inşaat hem de işletme aşamasında verilen taahhütlerin yapılıp yapılmadığını inceliyoruz. Ne yazık ki doğaya verdiğimiz zararın etkilerini hemen görmüyoruz. Şu an dünyada çevreye olan etkisi sıfır olan bir proje yerine, bundan sonrasında ne kadar kazanç elde edebiliriz konuşuluyor. Biz şu an etkimizi minimize etmeye çalışıyoruz ama dediğim gibi yurtdışında şu an net kazanç konuşulmaya başlandı” dedi. 

“TÜRKİYE’DE RÜZGAR YATIRIMCISI OLDUKÇA TECRÜBELİ”

Türkiye’de henüz mevzuatlarda kuşlarla, yarasalarla ilgili standartların yer almadığına dikkat çeken Öçalan, "Türkiye’de rüzgar yatırımcısı oldukça tecrübeli. Finansal nedenler de bunu tetikledi ama iyi de oldu. Rüzgar yatırımcısı geçmişte ve gelecekte başına neler gelebileceğini bildiği için ve son dönemde çevresel ve sosyal sorumluluklarının farkına vardıkları için ulusal mevzuatımızda yer almamasına rağmen yatırım başlamadan önce mevcut durumda yaban hayatında neler var bunları analiz etmeye başladılar” dedi. 

“RES’LERİN KUŞLARDAN ÇOK YARASALARA ETKİSİ VAR”

Öçalan ayrıca rüzgar santrallerinin kuş ölümlerindeki etkisinin tüm dünyadaki kuş ölümleri içerisinde yedinci sırada olduğunu belirterek, “Biz kuşlardan daha fazla aslında yarasalara etkimizin olduğunu görmeye başladık” ifadesini kullandı. 

Sabiha KÖTEK - Enerji Günlüğü/Çanakkale