Huriye YILDIRIM ÇINAR (*)
Prof. Dr. Toğrul İSMAYIL (**)
Rusya ve Suudi Arabistan arasındaki petrol fiyatı savaşlarıyla gerileyen ham petrol fiyatları, Covid-19 pandemisi nedeniyle azalan taleplerle daha da düşerek tüm dünyada olduğu gibi Sahraaltı Afrika’da da birçok olumsuz etkiler yaratmıştır. Nijerya, Angola, Gana, Gabon, Kongo Cumhuriyeti ve Çad gibi petrol üreticisi konumundaki bazı Sahraaltı Ülkeleri hem ani düşüş gösteren petrol fiyatları krizi hem de koronavirüs pandemisi ile eşzamanlı mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bilindiği üzere bu ülkelerin birçoğunun iç karışıklar, radikalizm, terörizm, açlık ve yoksulluk gibi birçok sorunu varken karşı karşıya kaldıkları bu çifte kriz durumun vahametini arttırmaktadır.
Dünyanın diğer bölgelerine nazaran Sahraaltı Afrika’da koronavirüs vakalarının sayıları nispeten daha düşüktür. Ancak OECD’nin yayınladığı rapora göre üç etken Afrika’da koronavirüs pandemisinin etkisini arttırmaktadır. Bunlar:
- Orta vadede Çin ile düşük seviyede devam edecek ticaret ve yatırım ilişkileri
- Avrupa’daki karantina nedeniyle Afrika ülkelerinden ithal edilen ürünlerin talebinde yaşanan düşüş
- Kıta içerisindeki ticareti de olumsuz etkileyen kıtasal bir tedarik krizi
şeklinde sıralanıyor.
Netice itibariyle hem pandemi hem de petrol fiyatları krizi sonucu, 2019 yılında Afrika kıtasının yüzde 3.6 oranında arttığı gözlemlenen gayrisafi hasılasında önemli bir düşüş yaşanacak ve bunun sonucunda kıtadaki sosyo-ekonomik dengelerde de değişimler meydana gelecektir.
RUANDA VE ETİYOPYA ŞANSLI
Son 10 yılda ekonomik anlamda dünyanın en hızlı gelişen bölgelerinden birisi olan Sahraaltı Afrika daha önce de 2008 yılındaki gibi bir küresel ekonomik krizle karşılaşmış, gerek uluslararası kurumların desteği gerekse küresel aktörlerle var olan ilişkileri ile bu süreci atlatabilmişlerdir. Ancak burada belirtilmesi gereken bir husus vardır: Ruanda, Etiyopya gibi ulusal gelirleri sadece enerji ve tarıma bağlı olmayan ve hızla gelişmekte olan ülkeler bu ekonomik krizi Nijerya, Angola ve Çad gibi petrol üreticisi ülkelere nazaran daha kolay atlatabilmiştir.
SARSICI SOSYO-EKONOMİK SORUNLAR YOLDA
Çin’in pandemi sonrasındaki durumu Sahraaltı Afrika’daki kriz açısından büyük önem arz etmektedir. Bilhassa enerji tedarikçisi olan Nijerya, Angola ve Çad gibi ülkelerle önemli ilişkileri bulunan Çin’in enerji ve hammadde alımlarını büyük oranda azaltması bu ülkelerin ekonomilerini derinden etkilemektedir. Sadece Angola’nın Çin’den son dönemde petrol karşılığında 10 milyar dolarlık borç aldığı göz önüne alındığında, enerji ithal eden bölge ülkelerinin kısa ve orta vadede sarsıcı sosyo-ekonomik sorunlarla karşılaşması sürpriz olmayacaktır.
SALGIN DEVLETLERİ TERÖRE KARI ZAYIF DÜŞÜRDÜ
Petrol krizi ve koronavirüs pandemisi Sahraaltı ülkelerini ekonomi haricinde daha birçok açıdan etkilemektedir. Yukarıda da değinildiği üzere iç karışıklıklar, radikalizm, terörizm, mülteci ve sınır sorunları gibi kritik güvenlik meseleleri bulunan Sahraaltı Afrika ülkelerinin yükü bu dönemde çok daha ağırlaşmıştır. Örneğin Nijerya, Nijer, Çad, Kamerun ve Benin çevrelerinde etkili olan Boko Haram gibi birçok terörist oluşum da tüm odakların pandemiye kaymasıyla manevra alanlarını genişletip eylemlerini daha da aktifleştirmiştir. Öyle ki Boko Haram’ın Çad Gölü bölgesinde arttırdığı eylemleri kapsamında 23 Mart’ta Boma Yarımadasında 98 Çad askeri hayatını yitirmiştir. Bu olay tek bir saldırıya bağlı olarak verilen en fazla asker kaybı olarak Çad tarihinde yerini alırken, ülkenin lideri İdris Debi bizzat sahaya inerek incelemelerde bulunup Boma Gazabı Operasyonunu başlatmıştır. Çad’ın bu askeri girişimleri sonrasında yüzlerce terörist etkisiz hale getirilmiş ve düzinelercesi de tutuklanmıştır.
Çad’ın haricinde Nijer, Nijerya, Kamerun gibi diğer bölge ülkeleri de Boko Haram ile mücadeleye yönelik bazı girişimlerde bulunmuştur. 29 Mart’ta Nijer ve Nijerya Çad Gölü bölgesinde ortak bir operasyon başlatmıştır. Mayıs ayının başında Nijerya Savunma Bakanlığı sözcüsü John Eneche, yürütülen “Kantana Jimlan Operasyonu” kapsamında Boko Haram ve ISWAP’a mensup 130’a yakın teröristin öldürüldüğünü, 16 muhbirin ise tutuklandığını belirtmiştir. Yine Mart ayının sonunda Nijer Savunma Bakanlığından yapılan bir açıklamada örgütün önde gelen liderlerinden birisi olan İbrahim Fakoura’nın etkisiz hale getirildiği iddia edilmiştir.
BU YAZ 17 MİLYON AÇLIK TEHDİDİ ALTINDA
Çad ve Nijerya gibi terörle mücadele eden bu ülkeler petrol krizi ve pandemi nedeniyle savunma harcamalarında önemli kesintilere gitmek zorunda kalmıştır. Ayrıca kamu sağlığı için karantina ve sokağa çıkma yasaklarını denetlemek için görevlendirilen kolluk güçleri de kırsal alanlardan şehirlere doğru çekilerek buralarda teröristlerin lehine olabilecek güç boşlukları yaratmışlardır. Terör örgütleri kırsal bölgelerdeki halkın yiyecek stoklarına el koyup onları haraca bağlayarak örgütün para ve gıda ihtiyacını gidermeye çalışırken, hali hazırda zor durumda bulunan geniş halk kitleleri yaşamlarını sürdürebilmekte daha da zorlanmaktadır. Bilhassa zaten gıda güvenliğinin olmadığı kimi bölgelerdeki halk kitleleri, terör örgütünün eylemleri neticesinde açlık tehlikesine karşı daha açık bir pozisyona itilmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda 2020 yılının Haziran-Ağustos ayları arasında bölgede 17 milyon insanın kritik bir açlık tehlikesiyle karşı karşıya olacağı öngörülmektedir. 2014 Ebola Salgını döneminde de bölge halkının temel gıda maddelerinden pirincin yüzde 30, kasavanın ise yüzde 150 oranında fiyatı artmış, buradaki toplumlar ciddi bir gıda sıkıntısı çekmiştir. Bu kez küresel çapta zuhur eden salgın ve petrol fiyatı krizi ise gıda fiyatlarını çok fazla arttırarak daha çok insanın açlık karşı karşıya kalmasına neden olabilecektir.
SİLAH BIRAKAN MİLİTANLAR BOKO HARAM’A GERİ DÖNÜYOR
Bu durum dolaylı olarak terör örgütlerinin yeni üye ve sempatizan kazanımlarına kolaylıklar sağlayabilecektir. Nitekim Nijerya’nın “Güvenli Koridor Operasyonu” ve Çad’ın 2011’de ilan ettiği pişmanlık yasasıyla örgütten ayrılan Boko Haram teröristlerinin, kendileri ve ailelerinin yaşamlarını sürdürecek yeterli olanağı elde edemedikleri, merkezi hükümet de kendilerine sahip çıkmadığı için terör örgütüne yeniden katıldıkları bilinmektedir. Boko Haram’dan kaçtıktan sonra Medi Koura bölgesinde yaşayan eski teröristlerden birisinin araştırmacı Bulama Bukarti’ye verdiği bilgide üç yıl öncesinde bölgede 4000 örgütten ayrılmış militan varken günümüzde bu sayının ancak yarısının kaldığını, diğerlerinin yeniden terör örgütüne katılmak zorunda kaldığını belirtmiştir.
Petrol fiyatları, Afrika’nın en büyük petrol üreticisi olan Nijerya ve yaklaşık 1,5 milyar varilden fazla rezervi bulunduğu tahmin edilen Çad için terörle mücadele ve iç karışıklıkları ile mücadele açısından böylesine büyük bir önem arz etmektedir. Örneğin Nijerya’nın 2020 bütçesi petrol varil fiyatlarının 57 dolar civarında seyredeceği öngörüsüyle hazırlanmıştır. Ancak yaşanan kriz ve pandemi etkisiyle 30 dolar civarlarında olan petrol varil fiyatları hükümetin birçok kalemde kesintiye gitmesine ve hatta ulusal para biriminde devalüasyon yapma olasılığına da neden olmuştur. Nijerya ayrıca günlük petrol üretim potansiyeli 2 milyon varilken bu gelişmeler sonucunda bu rakamı beşte biri olan 400.000 varile düşürmek zorunda kalmıştır.
NİJERYA’NIN PETROL GELİR KAYBI 9 MİLYAR DOLAR
Goldman Sachs’a göre; Nijerya bu ortamda petrol gelirlerinde 9 milyar dolarlık bir kayıp yaşayabilecektir. Bu maddi kayıp da yukarıda değinilen toplumsal ve güvenlik meselelerinin çözümünde Nijerya’nın elini bağlayan bir unsur olmaktadır. Aynı durum Nijerya’nın sınır komşusu Çad ve diğer bölge ülkeleri için de geçerli olacaktır.
Sonuç olarak Sahraaltı Afrika’daki bu vahim durumun önüne geçilmesi için uluslararası işbirliğinin önemini vurgulamak gerekmektedir. Sadece koronavirüs açısından değil, petrol fiyatları krizinin aşılması, radikalizm ve terörizmle aktif mücadelenin yapılabilmesi için sadece bölge ülkeleri haricinde, küresel aktörler de krizler yumağının çözümünde diyaloğa dahil edilmek zorundadır.
YEREL VE KALICI ÇÖZÜM LAZIM
Başta OPEC, BM, AB ve NATO gibi uluslararası örgütler olmak üzere içinde bulunan süreçten en az kayıpla çıkılabilmesi için Sahraaltı Afrika ülkelerine yönelik özel çözüm yolları geliştirmelidir. Oluşturulacak bu çözüm yollarında Batılı perspektiften ziyade yerelin içinde bulunduğu ahval ve şerait iyi analiz edilerek kalıcı barış ve istikrarın sağlanması hedeflenmelidir. Bölge ülkeleri ise maruz kaldıkları sorunların çözümünde kısıtlı kaynaklarını kullanırken daha akılcı davranmak zorundadır. Bu durumda yine bu devletler arasında işbirliği kaçınılmaz bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
(*) Huriye Yıldırım ÇINAR / Konuk Yazar / Kocaeli Üniversitesi Doktora Öğrencisi yildirim.huriye@gmail.com
(**) Prof. Dr. Toğrul İSMAYIL / Enerji Günlüğü Köşe Yazarı / Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi