Enerji Günlüğü - Enerji Günlüğü Yazarı Dr. Tamzok, Paris İklim Sözleşmesi’nde dünyanın kömürü tümüyle terk edeceğine dair bir işaret çıkmadığını vurguladı. Dr. Tamzok, iyi projelendirilmesi halinde yerli kömürden zarar etmeden elektrik üretilebileceğini söyledi.
Dr. Nejat Tamzok, Enerji Günlüğü ve DÜNYA Gazetesi tarafından düzenlenen Türkiye’de yerli kömür yatırımları konulu yuvarlak masası toplantısına katıldı. Dr. Tamzok, Enerji Günlüğü Genel Yayın Yönetmeni ve DÜNYA Gazetesi Yazarı Mehmet Kara’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıda şu görüşleri dile getirdi:
“Kömürün temiz bir yakıt olduğunu söyleyemeyiz. Ancak, dünya yine de kömür tüketmeye devam ediyor. Bugün, kömür, küresel enerji tüketiminin yüzde 30’unu, elektrik üretiminin ise yüzde 40’ını karşılıyor. 2000 yılından bu yana dünya kömür tüketimi iki katına yükseldi. Tüketim artışının önemli kısmı, başta Çin olmak üzere Güneydoğu Asya ülkelerinden kaynaklanmakta. Ancak, gelişmiş ülkelerin de kömürü terk ettiklerini söyleyemeyiz. Örneğin ABD, kaya gazına hücum sonrasında kömür tüketimini azalttı. Ancak üretmeye devam ediyor ve fazlasını başka ülkelere satıyor. Avrupa’daki kömür tüketiminin gerilemesinin ardında, her zaman çevre duyarlılıklarının ya da yenilenebilir kaynaklara yönelmenin bulunduğu da doğru değil. Avrupa ülkelerindeki kömür rezervlerinin giderek tükenmekte oluşu ve buna bağlı olarak maliyetlerdeki artışların da söz konusu gerileme üzerinde etkili olduğunu bilmemiz gerekir.
Paris İklim Zirvesi’nde sanki bir oyun oynandı. Ortaya çıkan anlaşmanın ciddi bir yaptırım gücü yok. Anlaşmayı, büyük ölçüde ABD ve AB şekillendirdi. Ancak, bu ülkelerde karbon emisyon oranlarının zaten gerilemekte olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, emisyon azaltım taahhütlerini yerine getirmek için çok fazla çaba göstermelerine gerek olmayacak. Çin dahil diğer gelişmekte olan ülkeler de anlaşmaya çok fazla itiraz etmediler. Ancak, bu ülkelerin, küresel rekabette geride kalmaya razı olup enerji politikalarını değiştireceklerini düşünmüyorum. Netice olarak, Paris’te, kömürden vazgeçmeye yönelik güçlü bir işaret göremedim.
İthal kömüre dayalı santral projeleri konusunda çok dikkatli olmak gerekir. Yerli kömürden vaz geçerek ithal kömüre ağırlık verecek bir politikanın sonuçları çok da hayırlı olmayabilir. Birkaç yıl sonra ithal kömür fiyatları yeniden yükselişe geçtiğinde, söz konusu politikanın dönüşü olmayacaktır.
Yerli kömürün maliyetini doğru hesaplamak gerekir. Afşin-Elbistan A Termik Santrali projesinin santral tarafı başlangıcından itibaren hep problemli oldu. Ancak, madencilik tarafındaki maliyetlerin düşük olduğu görülecektir. Bu durum, Türkiye’deki kömüre dayalı santral projelerinin çoğu için geçerlidir. Yani, eğer projenizi düzgün yapmış ve santralinizi de yakıta uygun tasarlayıp kurmuşsanız yerli kömürden uygun maliyetlerde elektrik üretmeniz her zaman mümkündür.
Son yapılan özelleştirmeler ya da rödevans ihaleleri sonrasında bu projeler için çok yüksek elektrik üretim maliyetleri ortaya çıktı. Ancak bunların asıl nedeni, ihalelerde teklif edilen akıl almaz yüksek ve irrasyonel fiyatlar.
Aslında, Türkiye’de 2006 yılından sonra uzun bir süre yerli kömüre dayalı santral işletmeye alınmadı. 10 yıl aradan sonra yeni 3 santral daha bu yıl devreye girebildi. Ancak bunların kurulu gücü ise toplamın sadece yüzde 1’i düzeyinde. Yerli kömüre dayalı santrallere bir hücum olduğundan bahsedemeyiz tabii. Ama doğru teknolojiyle ve yüksek çevre ve iş güvenliği standartlarında çalışacak yerli kömür santrallerinin her şeye rağmen Türkiye için ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Ancak, pratikte çok sayıda kötü örnek var ve bu örnekler yeni santral yatırımlarının önündeki en büyük engellerden birini oluşturuyor.
Türkiye, enerjide dışa bağımlılığını bir ölçüde olsun azaltabilmek amacıyla yerli kömürlerinden daha fazla yararlanabilme imkânlarını, yeni bir idari yapılanma ve planlama anlayışıyla bulabilir. Böylelikle, yerli kömürler, belki Türkiye’nin ithal enerji bağımlılığı için artık tam bir kurtarıcı olamaz ama en azından zor günlerimizde önemli bir alternatif olabilir.”
Yerli kömür: Teşviklesek de mi yaksak? Yoksa yerinde mi bıraksak?