Deniliyor ki, Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı cari açık, bunun baş sorumlusu da enerji. Yani enerji ithalatı olmasa cari açık diye bir şey de olmayacak.
Ama enerji ithalatını bugünden yarına azaltmak, sıfırlamak da mümkün değil. Bu durumda ithalata ödenecek dövizi elde etmek için ihracatı artırmak gerekiyor. Ancak ihraç edilebilecek katma değeri yüksek ürünler üretilmesi şart.
Yeterli enerji olmadığı gibi yeterli hammadde de yoksa ne yapacaksınız? Döndük dolaştık yine aynı noktaya geldik: Hammadde, kaynak yetersizliği...
Peki cari açığa yol açan ithalatı nasıl azaltırız?
İthalatta en önemli kalemler arasında kimyasal ürünler var.
Petrokimya ürünleri de bu ana sektörün alt kollarından biri. Ve Türkiye’nin toplam ithalatında önemli bir yer tutuyor. Şaka değil, 2 haneli milyar dolarlık rakamlardan söz ediliyor.
Peki petrokimya ürünlerini ithal etmekten kurtulabilir miyiz? Evet ama bunun için bazı yatırımlar yapılmalı. Petrokimya denilince Türkiye’de akla Petkim geliyor. Petkim’in bu alanda tek olması, tekel olduğu anlamına gelmiyor. Hatta bırakın tekeli, kıyasıya bir rekabetle karşı karşıya Petkim. Çünkü ithalat serbest.
Petkim’in sahibi Azeri Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın Türkiye Başkanı Kenan Yavuz, “Keşke” diyor, “Birkaç tane daha Petkim olsa da onlarla dert ortaklığı yapsak”.
Evet, Türkiye’de petrokimya ürünleri ithalatını sıfırlamak biraz hayal olsa da ciddi şekilde azaltmanın yolu yeni Petkim’ler kurmaktan geçiyor. Nasıl olsa ülkede motorin talebi büyümeye bağlı olarak artmaya devam edecek, bu ürünü doğrudan ithal etmek yerine ham petrolden üretmek daha akıllıca değil mi? Motorin üretirken aynı zamanda petrokimya sektöründe girdi olarak kullanılacak yarı mamuller de ortaya çıkmış olacak.
SOCAR Türkiye Başkanı Kenan Yavuz’un ifadesiyle “4 Petkim’e daha ihtiyaç var” ama bunu yapmak o kadar da kolay değil. Çünkü Petrokimya’da rekabetçi olabilmenin yolu, petrol rafinerisini de içeren entegre tesisler kurmaktan geçiyor.
Petkim, İzmir Aliağa’da Star Rafinerisi yatırımını sürdürüyor. Buradaki en büyük avantajı, rafineriden çıkacak ürünlerin en az üçte birinin bizzat Petkim tarafından kullanılacak olması.
O halde soru şu: Yeni Petkim’ler nerede kurulmalı? Bence ikinci Petkim Doğu Akdeniz kıyısına yapılmalı. Peki neden İskenderun, Ceyhan, Yumurtalık vs. Doğu Akdeniz?
Cevap yine fizibilitede...
Bakü-Tiflis-Ceyhan ile Kerkük- Yumurtalık oraya hammadde, yani ana girdi olan ham petrol akıtıyor. Ayrıca Irak tarafından ya yeni hat ya da hatlar da yapılacak ya da en azından mevcutlar büyütülecek. Bir de şimdilik rafa kalkmış görünen Samsun-Ceyhan hampetrol boru hattı var. Ayrıca Doğu Akdeniz’de sadece doğalgaz çıkarılmayacak, petrolü de var bunun.
Hampetrol ne kadar yakından gelirse rafineri o kadar rekabetçi ve verimli olur. Ya borunun ucuna ya da güvenlik sorunu olmayan limana yakınlık kritik öneme sahip.
Rafineri ne kadar yakınsa petrokimya tesisi de o kadar verimli olur. Çünkü o da ana girdiyi rafineriden alır.
Şimdi kritik soruya geliyoruz... Kim kuracak yeni Petkim’leri? Hangi babayiğitler?
Cevap Ahmet ya da Mehmet olabilir. Ama kim yaparsa yapsın, asıl iş devlete düşüyor. Ya bu alandaki yeni yatırımların doğrudan ortağı olacak ya da tereddütsüz şekilde muhtemel yatırımcıların önünü açacak...
En başta söyledik. Cari açık sorunu çözülmek isteniyorsa, mamul ürün yerine işlenmemiş ürün, yani daha fazla ham petrol ithal edip yurt içinde işleyerek bunun etinden, sütünden, tüyünden yararlanmak lazım...