Modern zamanlar: Yenilikten korkma!

Haluk DİRESKENELİ

Büyükada Kadıyoran yokuşundaki küçük yazlık evde arka bahçede çalışıyorum. Evde modern zamanlara ait çok az eşya var. Basit bir açık mutfak, küçük bir banyo tuvalet. Televizyon yok. Radyo sadece TRT3 kanalına ayarlı. Iphone ipad var. Makalemi orda yazıyorum. Emaillerime orda cevap veriyorum.

Bu arada her gün mutlaka bir arkadaşımla sesli telefon görüşmesi yapıyorum. Aile toplantılarını, online zoom arkadaş toplantılarını kaçırmıyorum. Perşembe günleri sabah mutlaka Hamidiye cami bitimindeki Büyükada açık semt pazarına gidiyorum. Pazarcılarla laflıyorum. Yalovalı çiftçi teyzelerden mutlaka alışveriş yapıyorum. Neleri varsa az az alıyorum. Söyledikleri fiyata ses çıkarmıyorum. Sonra elektrikli Tepeköy otobüsüne binip Kadıyoran yokuşunda iniyor çekçek arabamla eve dönüyorum. Hemen pişirilmesi gereken sebzeleri ayıklıyorum. 

Ben ilkokulda idim. Yemekleri korumak için mutfakta güneş almayan serin bir yerde yüksekte duvara asılı tel dolabımız vardı. Taze pişen yemekleri aynı gün tüketilmeye çalışırdık. Ertesi güne kalan yemek ya hemen bitirilir veya atılırdı. Bir gün eve bir buzdolabı alındı. Babam buzdolabının kullanım kataloğunu uzun uzun dikkatle okudu, sonra hepimizi buzdolabı önüne topladı ve bize buzdolabı kullanma eğitimi verdi.

Çok sıcak yiyecekler önce dışarda ortam sıcaklığına kadar soğutulacak sonra buzdolabına alınacaktı. Buzdolabı kapısı mümkün olduğu kadar kısa süre açık kalacaktı. Sebzeler, meyvalar, et tavuk gibi yiyeceklerin belirli yerleri vardı. Büyük kapta olan yiyecekler raflar bozulmasın diye aşağıya alınacaktı, yiyecek kapları mutlaka kapalı olacaktı. Elektrik kesildiğinde voltaj değişiminden dolap bozulmasın diye fiş çekilecek, elektrik geldikten bir süre sonra fiş takılacaktı. Sadece bozulabilir yiyecekler dolaba konacaktı. Çok fazla buz kullanımı olmayacaktı. 

Daha sonra eve telefon geldi. Üç rakamlı bir numaramız vardı. Kulaklığı kaldırıp santral memuruna konuşmak istediğimiz kişinin numarasını söylüyorduk. Çoğunlukla babamın veya annemin işyerini arıyorduk, çoğunlukla onlar bizi arıyorlardı.

Ankara’ya taşındığımızda uzun süre telefonumuz yoktu, kooperatif evleri İçinde ayrıcalıklı bir kaç evdeki telefonu kullanmak için onların evlerine gidip ricada bulunuyorduk. Sıramız geldi bizim eve dört rakamlı telefon bağlandı. Sonra rakam sayısı altı oldu. Sonra yedi oldu. Ankara için heryer aranabilir oldu. Daha sonra önüne il kodu eklendi. Çevirmeli arama düzeni tuşluya geçti. Ş

imdi nerdeyse dünyanın her yerine bedava arama imkanı oluştu. Rusya’ya eğitime gittiğimde otel odası telefonundan Ankara ile konuşabilmek için bir hafta sıra beklemiştim. Sıra bana geldi hat bağlandı, araya her iki tarafın dinleme servisleri girdi konuşulamaz oldu. Aradan 32 yıl geçti. Bu defa turistik amaçla Moskova’ya gezmeye gittim. Otelin wifi servisine bağlandım, iphone ile Ankara’yı aradım konuştum, araya dinleyiciler girmedi.

ODTÜ birinci sınıfta ilk defa Fortran bilgisayar eğitimi aldım. Program hazırlıyor, kutular dolusu delikli kart basıyorduk. Bütün okul tek bir bilgisayarı kullanıyorduk. Okul bitti, sonraki ilk onbir yıl fabrikada çalıştım. Proje ofisinde bir adet dört işlem yapılabilen kalkülatör vardı. 1984 yılında Amerikan şirketleri ile ortak iş yapan bir özel müteahhitlik ofisinde teklif mühendisi olarak çalışmaya başladım.

Bir ihale için Amerikan ortağımızın satış ekibi uçakta yanlarında çok yeni Ibm Pc kişisel bilgisayar ile geldiler, bütün son dakika düzeltmelerini Ankara’da yaptılar, son çıktılar burda alındı. İhale bitti, bilgisayarı bize bırakıp gittiler. Bir başka Amerikalı bize 5.25 disket içinde Lotus 1-2-3 yazılım getirdi. Sonra bilgisayarlar gelişti, ortak modemler geldi, herkesin masasına masa-üstü bilgisayarlar kondu. Şimdi her masada evde işte her yerde laptop kullanılır oldu. 

Şimdi herkeste ipad iphone var. İnsanlar yollarda kafalarını iphone telefonlara gömmüşler, bire bir yüz yüze sesli iletişim kalmadı. Kulaklarda kulaklıklar, yollarda sanki kendi kendine konuşan insanlar var. Ya birileri ile konuşuyorlar, ya da müzik dinliyorlar.

Iphone bağlantılar yeni otomobillere bluetooth ile girmiş. Şirket toplantılarında herkes laptop veya iphone açıyor kimse toplantıyı konuyu sunumu görüşmeyi takip etmiyor. Sunum yapmaya gidiyorsunuz, katılanlar sizi dinlemiyor. Toplantı sırasında sanki çok acelesi varmış gibi email cevap veriyorlar.

Bir şirkete eğer satış sunumu için gitmiş isem, sunumun powerpoint yazılımını, demo Uygulamasını, PDF dökümanları hepsini USB bellek içinde katılımcılara veriyorum. Demo uygulamasını laptop bilgisayarlarına yüklemelerini istiyorum. “Loptop bilgisayarına yazılımı yükleyemeyen zaten yazılımı kullanamaz, boşuna uğraşmayın”, diyorum. Demo yazılım herkesin laptop bilgisayarına öyle böyle yükleniyor, ekrandan onlara olayın kullanımını anlatıyorum. Bir anlamda onların ekranını esir alıyorum.

Öğrenciler için üniversite anfisinde “termik santral” sunumu yapıyorum. Tüm öğrenciler iphone ile başka şeylere sosyal ağlara bakıyorlar. Ben de ilgiyi toplayabilmek için çözüm buldum. Önce çok iyi bildikleri bir konu ile başlıyorum. Mesela “Tarkan kaç yaşında?”, veya “30 yaşın altında bir pop şarkıcısının adı ne?”

Bilmeseler bile anında goggle araması yapıyorlar. Sonra hiç Bilmedikleri bir konuyu soruyorum, google ile cevabı bulmalarını istiyorum. Türkiye de kömür rezervi, Afşin Elbistan A-B termik santralleri, doğalgaz boru hatları, Ukranya savaşının bize etkileri. Ben sordukça yetişebilmek için iphone cihazları daha hızlı ve etkin kullanıyorlar. Cevabı öğrenciler kendileri buluyorlar. Powerpoint sunumları. Pdf dokumanları, Demo uygulamalarını internet web sayfaları üstünden bilgisayarlarına indirmelerini istiyorum. Kendi ekranlarından takip etmelerini sağlıyorum.

Covid sürecinde hepimiz karantina altında idik, sokakta açık havada yürümek bile tehlikeli dendi. Asansöre eldivenle ve maskeli olarak indik bindik. Bir anda ister istemez zorunlu olarak evden online çalışma düzeni oluştu, ofis çalışanları artık evden çıkmadan online bilgisayar çalışması yapıyorlar.

Bebekli anneler evlerinde call-center operatörü olarak çalışabiliyorlar. “İnformation technology” uzmanları, satıcılar, bankacılar evlerinden uzaktan çalışabiliyorlar. Kurye eve getir servisleri bir anda arttı. Internet bankacılığı gelişti. Akademisyenler derslerini online internet üstünden vermeye başladılar. Ancak arada bir ofise uğrayıp yüzünüzü göstermeniz lazım, yoksa işyerinizde terfi alamıyorsunuz, ücretiniz artmıyor.

Madem modern teknoloji bize geldi, biz de onu kendi amacımıza uygun kullanmak zorundayız. İlerde daha gelişmiş teknolojiler üretilecek, yeni modern cihazlar araçlar piyasaya sürülecek, biz de onlardan faydalanırız. Biz üniversitede iken hocalar saydam transparant tepegöz projeksiyon cihazları kullanırlardı, hızla Powerpoint sunumlara geçtik. Yeniliklerden Korkmayalım, onları hepimizin faydasına kullanalım.

Büyükada, 22 Haziran 2022