Kumbaroğlu: Doğu Akdeniz kaynaklarının Avrupa’ya ulaşması için işbirliği şart

Enerji Günlüğü – Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Doğu Akdeniz kaynaklarının dünyaya ulaşması için etkin enerji diplomasisine ihtiyaç olduğunu söyledi. Boğaziçi...

Enerji Günlüğü – Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Doğu Akdeniz kaynaklarının dünyaya ulaşması için etkin enerji diplomasisine ihtiyaç olduğunu söyledi. 

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi ve enerji uzmanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Doğu Akdeniz havzasında keşfedilen doğalgaz kaynaklarının Avrupa ülkelerine ulaştırılması için KKTC ve Türkiye’nin de içinde olacağı bir işbirliğinin şart olduğunu söyledi. 

EAST-MED UYGULANABİLİR BİR PROJE DEĞİL

Enerji Ekonomisi Derneği Başkanlığı görevini de yürüten Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, East-Med Boru Hattı projesinin uygulanabilir olmadığını; bunu da bütün uzmanların bildiğini kaydetti ve şöyle konuştu, “KKTC ile işbirliği yapmadan Rumların buldukları rezervleri ticari değere dönüştürmesi zor. Rum Yönetimi’nin 10’uncu parselde bulduğu yeni rezervle beraber Afrodit’i de sayarsanız; toplam rezerv 300 milyar metreküp (bcm) düzeyine çıkıyor. Bu miktar AB ülkelerine ulaşacak bir boru hattını olsa olsa 18 yıl boyunca besleyebilir. Bu da boru hattı yatırımının imkansız bir yatırım olduğunu ortaya koyar. Boru hatları, Mavi Akım, Türk Akım ve TANAP’ta olduğu gibi, yaygın olarak 16 bcm’lik kapasitelerle inşa edilir. Daha düşük kapasiteli uzun metrajlı bir boru hattının karlılığı, dolayısıyla ekonomik fizibilitesi tehlikeye düşer. 300 bcm’lik bir rezervle 16 bcm’lik boru hattını 18 yıl besleyebilirsiniz. Kaldı ki Afrodit ve 10’uncu parseldeki yeni keşif birbirine oldukça uzak, ayrı ayrı yatırımlarla Güney Kıbrıs’a getirilmesi gerekir. Bu iki yatağın toplam rezervini Güney Kıbrıs’tan Avrupa’ya ihraç edecek bir boru hattı kurulması, gaz 18 yılda biteceği için, ekonomik olarak mümkün değil”.

İSRAİL’İN BORU HATTI PROJESİ DE HEM ÇOK PAHALI HEM RİSKLİ

İsrail’in bölgede çok önemli bir aktör olduğunu belirten Kumbaroğlu, İsrail’in de tek başına doğalgazını dünyaya satmasının zor olacağını kaydetti ve şunları ekledi, “İsrail dengeleri değiştirebilecek çok güçlü bir oyuncu. Keşfettiği rezerv miktarı fazla. Tek başına Leviathan sahasının rezervi bile yaklaşık 500 bcm. Ona yakın 300 bcm’lik Tamar yatağı, 16 bcm’lik bir boru hattını 50 yıl boyunca besleyebilir. Bunlara bakarak uzun metrajlı bir boru hattı inşasının ekonomik olarak mümkün olduğunu söyleyebilirsiniz. Nitekim İsrail, ABD ve Kıbrıs Rum Kesimi, Doğu Akdeniz’deki bu doğalgaz rezervlerini Yunanistan’a ulaştırarak Avrupa’ya ihraç etmek istiyorlar. İşbirliğini ateşleyen de bu ortak ticari değer. Ancak bu hedefe ulaşmada ekonomik engeller var. Çünkü Akdeniz üzerinden doğrudan Yunanistan’a ulaştırılacak bir boru hattı dünyanın en derin, en uzun, en pahalı ve en riskli boru hattı olacaktır. Bu nedenle KKTC ve Türkiye’nin stratejik önemi büyüktür. Doğu Akdeniz doğalgazının KKTC üzerinden Türkiye’ye yönelecek bir boru hattı ile taşınması; East-Med veya başka alternatif fikirlere göre maliyetleri birkaç kat düşüreceği ortadadır. Bölgesel işbirliğine KKTC ve Türkiye’nin dahil olması, bütün bölge ülkelerine kazandıracaktır. Tabi, önce siyasi engellerin aşılması için etkin bir enerji diplomasisi yürütülmesi gerekiyor”. 

TÜRKİYE’DEN KKTC’YE ELEKTRİK HATTI

Prof. Dr. Kumbaroğlu, Türkiye’den KKTC’ye su götürüldüğünü ancak bir türlü elektrik götürülemediğini de ifade ederek, KKTC’de mazotla elektrik üretmek gibi ilkel bir yolla enerji ihtiyacının giderilmeye çalışıldığını anlattı ve bir an önce KKTC’deki elektrik arzının güvence altına alınması gerektiğini kaydetti. Kumbaroğlu şöyle konuştu, “Türkiye’den kabloyla elektrik gelmesi KKTC’de elektrik fiyatlarını yarı yarıya düşürecektir. Arz sorununu da ortadan kaldıracaktır. Mazottan elektrik elde edilmesi çağdışı, pahalı ve çevreye zararlı bir yöntem. KKTC ile Türkiye arasında enerji işbirliğinin güçlendirilmesi gerekiyor. Maalesef bu konuda çok zayıf haldeyiz. Su getirdik ama elektrik getiremedik. Doğalgaz getiremedik. Yenilenebilir enerji yatırımları getiremedik. Bunları neden başaramadığımızı sorgulamamız gerekiyor”.