Enerji Günlüğü - Türkiye’de enerji faturası kabaran ekonomi aktörlerinden bazıları, daha düşük elektrik ve doğalgaz fiyatı talep ededursun, kimileri de kendi elektriğini üretip bu ağır yükün altından kalkabileceğini gördü.
Çatı üstü güneş sistemleri kuran işletmeler, elektrik fiyatlarının artmasıyla bu yatırımların tahminlerinden çok daha erken kendini ödeyeceğini gördü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi elektriğin üretmek isteyenlere yönelik yeni destekleri açıklaması, çatı GES’lere yönelik ilgiyi arttırdı. Solarçatı Yönetim Kurulu Başkanı Utku Korkmaz, Enerji Günlüğü’nün konuya ilişkin sorularını cevapladı.
Herkes kendi elektriğimi üretme derdine düştü, neler oluyor?
Petrol, LNG ve ithal kömür fiyatları dolar bazında birkaç kat artış gösterdi. Aynı zamanda dolar da 8 TL’lerden 13.5 TL’lere geldi. Elektrik üretiminde önemli payı bulunan YEKDEM santrallerine de dövizle ödeme yapılıyor, haliyle maliyetler ve elektrik satış fiyatları arttı. Bu yüzden de kendi elektriğini üretme, çatı üstü güneş sistemlerine ilgi var.
Yeni teşvikler de bunu tetikledi sanırım, nedir bunlar?
Önce eski olanın adını net koyalım. Türkiye’de KDV desteği ve gümrük vergisi muafiyeti zaten vardı. Bugün yeni olan bir şey değil ama asıl teşvik, güneşten kendi elektriğini üretenin aylık mahsuplaşma ve fazla elektriğini satabilmesi. Bu yatırımcıları batarya yatırımından korur. Yani asıl teşvik budur ve vardı zaten. İşte tüm bunun üzerine bugün lisanssız elektrik üreticilerine yönelik yeni bir teşvik paketi açıklandı. Bunun detaylarını 23 Şubat itibariyle henüz bilmiyoruz. Koşullarının biraz zaman içerisinde belli olacağı bir teşvik paketi.
Ne bekleniyor somut olarak ve ne olmalı?
Şimdi Cumhurbaşkanının vergi indirimini ve sigorta primi işveren hissesi desteğini duyduk. Rüzgar ya da güneş santrali kuran bir lisanssız elektrik üretimi yatırımcısına, yüzde 30 Kurumlar Vergisi avantajı sağlanacak. Şimdi uygulamada matrahtan mı yoksa ödenecek vergiden mi düşüleceğini, düzenleme yayınlandığında göreceğiz. Matrahtan düşecekse başka, ödenecek vergiden düşecekse başka.
Biz tabii ki yatırımcı açısından en iyisinin olmasını ve bu yatırımın kolaylaşmasını isteriz. Günün sonunda aslında temel isteğimiz şu: Türkiye'deki elektrik maliyetleri azalsın. Enerjinin birinci kuralı arz güvenliğidir. Şimdi o arz güvenliğini arttırmak için bizim kurabildiğimiz her tekil noktaya, her tekil çatıya kurabildiğimiz kadar güneş santrali kuruyor olmamız lazım. Bunun içinde olabilecek tüm teşviklerin hayatımıza ve yatırımcıların hayatına girmesini arzu ederiz.
Sigorta prim desteği cephesinde netlik var mı?
Cumhurbaşkanımızın ağzından duyduğum sigorta primi işveren hissesi desteği 6 yıl boyunca yüzde 25. Yani fabrikasına 10 milyon TL’lik güneş santrali kuran şirketlere iki buçuk milyon TL’ye kadar bir teşvik söz konusu olabiliyor. Ancak 1000 kişi çalıştıran bir fabrikaya sigorta primi desteği sadece santralle ilgili çalıştırılacak kişilerle mi sınırlı olacak yoksa tüm çalışanları mı kapsayacak, bunun netleşmesi lazım.
Sizce nasıl görünüyor?
Benim anladığım sadece GES için istihdam edilenlerle sınırlı olacağı yönünde. Ama az gönül ister ki bu destek bütün çalışanları kapsasın. Böylece bir işletme güneş enerji santrali kurarsa yapacağı harcamanın neredeyse yarısını vergi indirimi ve sosyal güvenlik işveren primi muafiyeti olarak geri alır. Böylece yatırımın geri dönüşü de yarıya düşüyor. Dört senede dönecekse iki yıla düşüyor.
Bir de faiz desteği var sanırım…
Evet, faiz desteğiyle ilgili olarak, bölgesel teşvik sistemindeki dördüncü bölge gibi deniliyor. Ama 4. bölge teşviklerinde yatırım sınırı kademeleri var, dövize ayrı TL’ye ayrı olmak üzere bazı destekler var. Faiz desteği güneş yatırımlarında nasıl olmalı derseniz, döviz ya da TL fark etmeksizin tüm yatırım için faiz desteği isteriz. Böylece gerçekten büyük bir etkisi olur.
Niye başka kaynaklara değil de güneşe?
Şimdi Türkiye’de tükettiğimiz elektrik maalesef dövize ve emtiaya bağlı. Bizi bu dışa bağımlı enerji maliyetinden kurtaracak çözüm güneş enerjisi. Sadece elektrik için söylemiyorum, bu memleketi dövize bağlı elektrikten, dövize bağlı doğalgazdan, dövize bağlı akaryakıt giderinden kurtaracak seçenek güneş enerjisidir.
Fiyatlardan yakınanlar neden kendi elektriğini üretmiyor?
Bir kere 210 kWh’in altında kullananları dışında tutarak söylüyorum. Bugün tükettiği elektrikte sübvansiyon isteyen her kim varsa, yarın çocuklarının ödeyeceği elektrik faturasının daha yüksek olmasını bugün kabul ediyor demektir. Yani bugün ben ödemeyeyim, yarın çocuğum ödesin diyordur.
Ama sormasın mı?
Yaklaşık 12 yıldır müteşebbis olarak enerji sektöründeyim. Ve şunu gördüm, bu süre boyunca elektrik üretim santrali kuran her kim varsa kazandı. Mesela üç sene önce bir sistem kurmuşuz, o gün demişiz ki bu yatırım 10 senede geri dönecek. Hayır, 6 senede dönüyor. Yine fazla elektriği şebekeye satamadığı için 40 senede kendini ödeyeceğini düşündüğümüz bir sistem bugün sanıyorum yedinci senesinde kendini tamamen ödemiş olacak. Geçen sene kurduğumuz, dönüşünü de beş sene gördüğümüz geri dönüş fabrika için geri dönüş bugün üç buçuk yıl. Bir sene önce kurduğumuz fizibilitesinde 6 yıl gördüğümüz bir başka fabrika çatı GES’i bugün dört yılda kendini amorti edecek.
Fabrika dışı binaların durumu farklı mı?
Yok, aynı. Mesela Alanya’da iki akaryakıt istasyonunun çatısına güneş sistemi kurduk, yedi senede kendini geri öder diyorduk. Yaklaşık 2 yılı geride kaldı ama bugünkü fiyatlarla 2.5 yıl sonra kendini ödemiş olacak.
Konuyu çok uzattık sanırım, eklemek istediğiniz bir şey varsa alıp tamamlayalım derim…
Aslında bir de yeşil mutabakat konusu var. Şunu söyleyebilirim, bugün hala kendi enerji santralini kurmayan elektrik tüketicisi eğer Avrupa’ya ihracat yapıyorsa, karşısına sınırda karbon vergisi çıkacak. O yüzden sektör çok yoğunlaşmadan, ki çok yoğun şu anda herkes bir an önce kendi elektriğini üretecek tesisi, hem kendisi için hem de bu memleket için kursun.
Mehmet KARA - Enerji Günlüğü