“Kömür santrallerinin özelleştirilmesi başarılı olur mu?” başlıklı makalem, 2013 yılı sonunda, yine Enerji Günlüğü sayfalarında yayınlandı.
O tarihte, kamuya ait kömür santrallerinin özelleştirilme süreci yeni başlamıştı. Seyitömer ve Kangal santralleri kömür rezervleriyle birlikte özel sektöre devredilmiş, diğerlerinin ihale süreçleri devam etmekteydi.
Daha sonra özelleştirmeler hızla tamamlandı.
2014 yılında Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy santralleri kömür rezervleriyle birlikte, Çatalağzı santrali ise tek başına özel sektöre devredildi.
2015 yılında Soma, Tunçbilek ve Orhaneli santralleri ile Orhaneli kömür sahasının devri yapıldı.
Böylelikle, toplam elektrik kurulu gücünün yaklaşık yüzde 6’sı büyüklüğünde bir kapasite iki yıldan daha kısa bir sürede özelleştirilmiş oldu. Ortalama yaşları 30 olan 4.600 megavat gücündeki 9 adet santral ile işletme hakkı verilen kömür rezervlerinin özelleştirme geliri, toplam 8,7 milyar ABD Dolarıydı.
İhalelerde kazanan fiyat teklifleri, sektörün geneli tarafından şaşırtıcı ölçüde yüksek bulundu.
***
Aynı tarihlerde, özelleştirmelerin yanı sıra kamunun elindeki kömür sahalarının termik santral kurma şartıyla özel sektöre devredilmesine ilişkin çalışmalar da sürdürülmekteydi.
2006 ile 2013 yılları arasında, termik santral kurulumuna uygun kömür sahaları, ihaleyle özel sektöre devredildi. Söz konusu sahalar arasında; Bolu-Göynük, Eskişehir-Mihalıççık, Adana-Tufanbeyli, Soma-Deniş, Bursa-Keles, Kütahya-Domaniç ve Bingöl-Karlıova bulunmaktaydı.
İhaleleri alan firmalar, kamuya ait bu sahalardaki kömür rezervlerini kullanarak üretecekleri elektriğin satış fiyatı üzerinden kamuya belirli bir bedel ödemeyi taahhüt ettiler. Söz konusu bedeller de, yine özelleştirme ihalelerinde olduğu gibi, beklentilerin oldukça üzerindeydi.
***
Yukarıda değinilen süreçlerin üzerinden çok fazla bir zaman geçmedi.
Bununla beraber, kazanan firmaların şikâyetleri daha şimdiden başladı.
Gün geçmiyor ki bu firmalar, ilgili mercilerin kapısını çalıp maliyetlerdeki artışlardan ya da elektrik fiyatlarındaki düşüşten şikâyet etmesinler ve fiyat ya da alım garantisi istemesinler.
***
Yazının başında bahsettiğim makalede, tüm bu özelleştirme sürecinin başarılı olup olamayacağını tartışmış ve bu konudaki düşüncelerimi paylaşmıştım.
Vurguladığım özetle şuydu: “Kömüre dayalı santral projeleri, termik santral işletmeciliği ile kömür işletmeciliğinin bir arada bulunduğu büyük ölçekli bütünleşik projelerdir. Söz konusu projeler, her zaman güçlüklerle dolu ve diğer sektörlerdeki yatırımlara göre her aşamasında daha büyük riskler taşıyan faaliyetlerdir. Sorunla karşılaşılmaması için, yatırımcı, projenin en başından işi sıkı tutmalı ve işe girmeye karar vermeden önce bütün riskleri mutlaka belirlemeli, duyarlılık analizleriyle projeye etkilerini hesaplamalıdır.”
Bununla beraber, aradan daha üç yıl geçmeden anlaşıldı ki bu ihaleleri kazananların – en azından önemli bir kısmı – proje risklerine ilişkin analizlerini doğru ve düzgün yapamamışlar.
Büyüme hızını, gelecekteki elektrik talebini, tarife ücretlerini, rakip enerji kaynaklarının maliyetlerini ya da daha genel olarak söylemek gerekirse projenin iç ve dış çevresinde olabilecek değişimleri ve bunların projeye olan etkilerini öngörememişler.
Hadi bu firmalar neyse ama bu firmalara kredi temin eden koskoca bankalar da aynı hatalara düşmüşler.
***
Bununla beraber, şikâyet edilen riskler zaten serbest piyasanın doğal unsurları değil midir?
Söz konusu riskler, zaten risk primi olarak ihalelerde verilen tekliflerin içerisinde yer almaz mı?
Ve zaten bu özelleştirmelerin bir amacı da özel sektör verimli çalışsın ve maliyetler düşsün diye değil midir?
Öyleyse elektrik fiyatlarının düşmüş olmasından şikâyet etmek kabul edilebilir bir şey midir?
Asıl önemlisi, daha bugünden şikâyetçi olan bir yapıdan, önümüzdeki yıllarda verimlilik artışları, maliyet ve fiyat düşüşleri beklenebilir mi?
Yıllardır yerinde sayan yerli kömüre dayalı elektrik üretim kapasitesi, şimdiden sızlanan bir yapı ile yeniden arttırılabilir mi?
***
Bu yazıyı da 2013 yılı sonundaki yazıyı bitirirken kullandığım paragrafla bitirmekte bir sakınca görmüyorum:
“Firmalar tarafından ‘bir teklif atalım, bakalım ne olacak’ anlayışıyla kazanılan ihalelerin sonuçlarının olumlu olmasını beklemek mümkün değildir. Böylesi bir anlayışın, verimliliğe de maliyetlere de bir katkısı olmayacağı gibi, elektrik üretiminde yerli kaynak kullanma hedefine de zarar verecektir. Bu bakımdan, kömürlü santralların özelleştirilme ya da santral kurma şartlı kömürlü saha devir ihalelerinde, sonrası hesaplanmadan üstünkörü verilen tekliflerin hem özel firmalar hem de ülkemiz enerji sektörü açısından ciddi kayıplara yol açması kaçınılmazdır.”
Dr. Nejat Tamzok
Ankara/Şubat 2016
E posta: nejattamzok AT yahoo.com