Son günlerde sosyal medya mecralarında güneş panelleriyle ilgili "panel garantisi" ve "ithal ucuz panel" konuları tartışıldı.
Ancak bu tartışmalarda hep üretici cephesini ilgilendiren yazılar gündeme geldi. Tüketicinin ve güneş enerjisi santrali (GES) yatırımcılarının nasıl korunabileceğine dair görüş ve önerilere rastlamadık.
Bu konularla ilgili daha önce iki yazı kaleme almıştım. 22 Ekim 2013 tarihli "Güneş panelinde garanti süresine dikkat" ve 30 Ekim 2013 tarihinde "Güneş panellerinde ısı şartına dikkat" başlıklı bu yazılar Enerji Günlüğü`nde yayınlanmıştı. Son gelişmeler, o yazılarda dikkat çektiğim noktaların önemini bir kez daha ve net şekilde ortaya koydu.
Bugünkü yazımızda tüketicilerin ve güneş enerjisi santrali (GES) yatırımı yapacak son kullanıcıların dikkat etmeleri gereken hususları ve kendilerini nasıl koruyabileceklerini ele almak istiyorum.
İlk olarak kullanılacak panellerin, invörterlerin, alt konstrüksiyonların vb. sistemlerin garanti ve kullanım kılavuzunu sakin bir kafayla okumalısınız. Sonra da GES`i kuracak anahtar teslim mühendislik firmasına (EPC) veya üretici kuruluşa aklınıza gelen soruları daha en başından sormalısınız.
Yoksa ileride mahkeme salonunda zor günler geçirebilirsiniz. Geçen yazımda da ifade ettiğim gibi, Türkiye’de gelecek yıllarda güneş enerjisi sektörünün, binlerce hukuki uyuşmazlıkla boğuşacağını rahatlıkla söyleyebilirim.
TUZLANMA DEYİP GEÇMEYİN
Garanti kılavuzlarında benim için üç önemli nokta var. Bunlardan birincisi "tuz" ile ilgili olan maddedir. Panellerde tuz korozyonu çok negatif bir etkendir. Şayet tuz testinden geçirilmemiş, daha doğrusu garanti belgesinde buna ilişkin maddeler yoksa kullandığını paneller daha en baştan garanti kapsamı dışında kalabilir. Bu husus, tuzlanma oranının yüksek oduğu özellikle Türkiye’nin güneyindeki sahil bandında kurulacak sistemler için çok önemli.
Garanti belgeleriyle ilgili önemli bulduğum ikinci konu da, Türkiye`deki güneş sistemlerinde ağır hasarlara yol açabilen dolu olayıdır. Kullanılacak panellerin mutlaka dolu testinin yapılmış ve belgelendirilmiş olması tercihimdir.
Ve gelelim en önemli üçüncü maddeye... Gelecek yıllarda mahkemelerde sorun olabilecek ve üreticiyi çok koruyan bir madde bu. Panellerle ilgili dokümanlarda yer alan "-40 ile +85 derece arası çalışma sıcaklığı" ifadesinden söz ediyorum.
Kullanılan panellerin hücre sıcaklığı, bu sınırların dışına çıktığı an, üretici firma bu panelleri garanti kapsamı dışına çıkarma hakkını elde ediyor. Yani üreticiye ciddi bir koz verilmiş oluyor. Bu yüzden hücre sıcaklığının özellikle üst sınırının sıcak güney bölgeleri açısından ciddi önem taşıdığını unutmayalım.
Mevcut garanti kılavuzlarını incelerken, bir markanın +90 dereceye kadar sıcaklık garantisi verdiğini gördüm. Bu garantiyi, Türkiye`deki yatırımcılar açısından pozitif bir gelişme olarak görüyorum.
Ekipman garantileriyle ilgili sorunlar sadece bunlarla sınırlı değil. Bir de performans garantisi meselesi var... İsterseniz onu da sonraki yazıya bırakalım...