Kendi elektriğini üreten 70'lik dedenin hikayesi

Adnan GENÇ

Eskiden en çok bizim Karadenizliler’in yaşadığı yerlerde görülür ve haberleştirilirdi. Örneğin, “Yolun üzerine ev yaptı (ama altından geçen yol faal)” veya “Tepelerdeki evinde, balıkçı teknesi yaptı (ama, kapı, tekneye küçük geldi ve evin o bölümünü yıktı)” türünden haberler...

“Değirmen suyundan faydalanarak, elektrik üretti” türünden haberleri de sıklıkla okurduk… Karadeniz eğimli bir araziye sahip olduğu için ‘kat çıkmak’ yerine, “Evinin altına 2 kat daha girdi” gibi haberler de görürdük.

Elektrik üretimine gelirsek, “Kısaca tanımlamak gerekirse türbin, bir akışkanın enerjisini kinetik enerjiye çevirmek için kullanılan mekanizmadır. Türbin, bir mil ve üzerindeki kanatçıklardan oluşur. Kullanılan akışkana göre türbinin ve kanatçıkların yapısı değişir” gibisinden formel bir tanıma karşılık düşüp düşmediğini bilmeden ve resmen komşudan görerek yapılan ‘evcil üretim üniteler’i...

Geçenlerde efelerhaber.com adresli bir yerel haber sitesinden okudum: 78 yaşındaki Mehmet Çolak 10 yıl önce şehir dışındaki arazisine bir bağ evi inşa etti ve elektrik bağlamak için gerekli kurumlara başvurdu. Bağlama ücretinin 25 bin liraya mal olacağını öğrenen Çolak, elektrik ihtiyacını karşılamak için alternatif yollar aramaya başladı. Hem ucuz hem de temiz olması nedeniyle rüzgâr ve güneş enerjilerinden yararlanmaya karar veren emekli müteahhit Mehmet Çolak, 2011 yılında çalışmasına başladığı ve 2013 senesinde tamamen kurduğu sistemle 8 yılda yaklaşık 10 bin lira masraftan kurtuldu. 

Konuyla ilgili konuşan Çolak şunları söyledi:

“2011 yılında 25 bin lira para istediler elektrik hattı çekmek için. Miktar çok geldi, kendim düşünüp böyle bir yöntem uyguladım. İlk kurduğumda 2 bin lira masraf ettim. Önce pervane alıp aydınlatma yaptım, daha sonra ilave güneş panelleri aldım. Yaklaşık 2 bin lira kadar da onlara verdim çok daha ucuza hallettim ve 8 senedir de kullanıyorum. Hiçbir şikâyetim de yok. Şu anda 220 volt elektrik kullanabiliyorum. 8 yıldır normal elektrik kullansaydım yaklaşık 8-10 bin lira elektrik faturası öderdim. Fakat şuana kadar maliyet bile yarısı kadar olmadı. Her ihtiyacımı görüyorum. Her türlü elektronik aletim var ve kullanıyorum. Bahçemiz olduğu için yazın sürekli sulama yapıyoruz. İki tane dalgıç pompam, iki tane kuyum var. İstediğim zaman dalgıçları çalıştırabiliyorum. İstediğim her zaman istediğim elektronik aletimi çalıştırabiliyorum. Depolarımı doldurduktan sonra damlama sulama sistemimi çalıştırıyorum. Tüm işlemler için elektriğimi buradan kullanıyorum. Aydınlatma, televizyon, buzdolabı, elektrik süpürgesi gibi her türlü elektronik aletimiz çalışıyor.”

Güzel halkım, enerji kaynaklarının doğrularını da seçmeye başlamış. Amatör girişimci, komşularına da aynı sistemi kurduğunu söylüyor.

Kıssadan hisse mi deniyordu eskiden. Hadi yazalım; mademki ekonomik getirileri az veya tamamen yetersiz olan yurttaşın, öz kaynaklarını harekete geçirerek yapabildiği şeyi, ulusal ölçekte niye yapmıyoruz? Endüstriyel mi olmuyor?

Olur efendim. Hem de bal gibi olur. Ülkemizde de epeyce engellenmiş olmasına karşın artık yenilenebilir enerji kaynaklarına geniş yatırım ve teknoloji kullanımı girişimleri var. Üretilen, satılan ve hepsinden de önemlisi, ülkemizin doğasına ve insanına zarar vermeyen…