Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin son yaptığı nükleer enerjiden vazgeçmek sorumsuzluktur açıklamasına rağmen Japonya Fukuşima felaketinden önemli dersler çıkarmış görünüyor.Önümüzdeki ay faaliyete geçireceği dev yüzer yel değirmenleri bunun bir göstergesi.
Evet, Japonya Fukuşima nükleer tesisinden 12 mil uzaklıktaki açık deniz sahasında kapsamlı ve farklı bir rüzgar enerji projesinin ilk deneme ayağı olan üç dev rüzgar türbinini gelecek ay faaliyete geçirmeye hazırlanıyor. Her biri yaklaşık 107 metre (350 feet) boyunda olan üç rüzgar türbini faaliyete geçtiğinde 1700 konutun elektrik ihtiyacını karşılayacak elektrik üretecek. Bu ilk üç türbinin ardından alanda 100 türbin daha kurmayı hedefliyor.
Japonya 2020 yılına kadar açık denizlerde kuracağı 140 rüzgar türbini ile bir nükleer santralin ürettiği miktara eşdeğer olan 1 GW elektrik üretmek istiyor. Japonya ABD’den çok daha uzun bir kıyı şeridine sahip olduğunu düşünürsek hiç de olmayacak bir istek değil.
Proje, Japonya’nın son yıllarda Çin ve Güney Kore rakiplerine karşı oldukça zayıf düşen birçok sanayi kolunu canlandıracak. Aynı zamanda önümüzdeki beş yıl içinde dünya genelinde 536 GW lık bir kapasiteye ulaşacak olan rüzgar enerjisi endüstrisinde Japonya’nın inisiyatif sahibi olabilmesi için de bir fırsat. Çünkü Japonya Çin ve Avrupalı üreticilerin hakim olduğu rüzgar türbini üretimi konusunda geç kalmış durumda.
Aralarında çok önemli Japon şirketlerin (Hitachi, Mitsubishi vb.) de bulunduğu on bir şirketin oluşturduğu bir konsorsiyum tarafından tamamlanacak olan yüzen yel değirmenlerine bağlanan umutlar bu yüzden çok büyük. Diğer açık deniz rüzgar çiftliklerinden farklı olarak yüzüyor olmaları nedeniyleJaponya’nın birkaç büyük alana sahip olduğu sığ sulardaki kısıtlı olan yerleştirme alanı sorununu aşması umutları daha da arttırıyor. Japoya’nın daha derin sularındaki rüzgar değerlendirildiğinde Japon enerji şirketlerinin ürettikleri enerjinin tam sekiz katına eşdeğer, yani 1.570 GW elektrik üretilebileceği tahmin ediliyor.
Ama her şey böyle tozpembe değil. Bir kere bu yüzen yel değirmenlerini yerleştirmek, inşa etmek ve enerji aktarımını sağlamak çok maliyetli. Şöyle diyelim, karada kurulan türbinlerden sekiz kat daha masraflı.Ama yazımızın başında bahsettiğimiz Başbakan Shinzo Abe’nin yenilenebilir enerjiyi ekonomik büyüme programının bir ayağı yapmak için verdiği uğraşlar sayesinde hükümet bu masrafları karşıladı.
Tozpembe tabloya leke düşüren bir diğer şey,yük faktörleri, deniz yolları ve balıkçılık bölgeleri kesintileri ve balıkçıların ve diğer yerel sakinlerin protestoları sonrasında yüzen rüzgar türbinlerini kuracak alanın daralması ve dolayısıyla da elde edilecek enerjinin çok fazla düşecek olması.
Yine, türbinleri platforma bağlayan dev zincirlerin deniz yosunlarını ve balık kolonilerini çekeceği yönünde bir umut olmasına rağmen,Fukuşima felaketinden beri balık avlayamayan balıkçılar, üç deneme türbini sonrasında bölgeye yapılması planlanan 100 türbinin çok fazla rakam olduğunu ve tekrar değerlendirilmesi gerektiğini söylüyorlar.
Türbinler 20 yıl dayanabilecek şekilde tasarlanmış ve en büyük tayfunlara dayanabilecek. Ama bunun garantisini kimse veremiyor. Ayrıca öngörülemeyen bir dizi sorun da yaşanacağa benziyor. Türbinlerin dönme sorunları ve dalgaların işçilerin platforma giriş çıkışlarına izin vermemesi gibi.
Bütün risklerine rağmen Japon sabrı galip geleceğe benziyor. Zira, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek için geçen yıl hazırladığı teşvik programının ilk yılında 3.6 GW ek yenilenebilir enerji, yani neredeyse dört nükleer santralin üretimine eş enerji elde etti.