İnşa halindeki rüzgar santralleri arttı

Enerji Günlüğü - Türkiye’nin rüzgar enerjisi kurulu gücü 7.000 MW’ı aşarken, en büyük pay Polat, Demirer ve Güriş Grubu’na ait. İnşa halindeki...

Enerji Günlüğü - Türkiye’nin rüzgar enerjisi kurulu gücü 7.000 MW’ı aşarken, en büyük pay Polat, Demirer ve Güriş Grubu’na ait. İnşa halindeki santrallerin sayısı ve gücü de yükseldi. 

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB), Temmuz 2018 Rüzgar İstatistik Verileri Raporu’nu yayımladı. Rapora göre Türkiye’nin rüzgar enerjisi kurulu gücü toplamda 7.000 MW’ı aştı.

Yılın ilk yarısına ait rüzgar verilerinin bulunduğu raporda, ikincil rüzgar alanları olarak belirtilen Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde rüzgar yatırımlarının hızlandığı görülüyor. 

POLAT, DEMİRER VE GÜRİŞ ÖNCÜ

Rapora göre bu yılın ilk altı ayında gerçekleşen kurulu güç miktarı 140 MW oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre rüzgar enerjisinde işletmeye geçen santrallerde düşüş görülse de, inşası devam eden santrallerde artış olduğu gözlemlendi. İşletmede olan proje sayısı 171 olurken, Polat Enerji 566 MW ile ilk sırada, Demirer Enerji 487 MW ile ikinci sırada ve Güriş 481 MW ile üçüncü sırada yer aldı. 

ÜÇ’TE BİRİ EGE BÖLGESİ’NDE 

İşletmedeki rüzgar enerjisi santrallerinin kurulu güç bakımından yüzde 38,91’i Ege bölgesinde, yüzde 33,92’si Marmara’da, yüzde 13,31’i Akdeniz’de ve yüzde 8,69’u İç Anadolu Bölgesinde bulunuyor. Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu’da hayata geçen santrallerde de artış oldu. 

İllere göre sıralamada İzmir, Balıkesir, Manisa ve Hatay ön planda. Sivas, Tokat, Bursa, Amasya, Gaziantep ve Kocaeli illerinde ise yatırımlarda hızlı bir artış var. 

İNŞA HALİNDEKİ RES’LER ARTTI

İnşası devam eden RES’ler 552 MW’tan 885 MW’a çıktı. Birincil rüzgar alanlarının yanında Amasya, Malatya, Kahramanmaraş gibi ikincil rüzgar alanlarındaki inşaatlar, rüzgarın gittikçe yaygınlaştığını gösteriyor.

“KAPASİTE ARTIŞ TALEPLERİ KARŞILANMALI”

TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, raporu değerlendirirken son yıllarda dünyadaki siyasi ve ekonomik dalgalanmalara rağmen Türkiye’de rüzgar sektörünün yoluna devam ettiğini vurguladı. 

2020 yılından sonraki dönem hakkında belirsizliğin ortadan kalkmasıyla hem santrallerde hem de rüzgar sanayisinde hızlı bir canlanma olacağına inandıklarını ifade eden Ataseven, sanayicilerin ve yabancı yatırımcıların bu süreci yakından takip ettiklerini belirtti ve sözlerine şöyle devam etti:

“Gerçek anlamda atılımlar planlıyorsak, sektörün desteklenmesine yönelik hızlı kararların alınması gerekiyor. Güçlü ekonomik büyüme için rüzgar, sayısız fırsatlar yaratıyor. Bunları değerlendirmeliyiz. Her zaman dile getirdiğimiz önceliklerimiz arasında yer alan, kapasite artış taleplerinin karşılanması sektöre ivme kazandıracaktır. Bu taleplerin önü açılırsa sektör süratle bu yatırımları hayata geçirebilir. Çünkü bu projeler inşaat izin süreçlerini tamamlamış, yollarını inşa etmiş, enerji nakil hatlarını bağlatmış, kamulaştırmasını bitirmiş projelerdir. Yatırım tutarı 1,5 milyar dolar olan, bin MW’ın üzerindeki bu yatırımların önü açılırsa, rüzgar sektöründeki ilerleyişimiz hızlanır. İlk etapta bu konuları değerlendirmeye almak 2023 yılı hedeflerimize daha etkin bir şekilde ilerleyebilmemizin önünü açacaktır.”