Enerji Günlüğü - Hazar Strateji Enstitüsü’nde (HASEN) bu hafta Ukrayna Sorunu Ekseninde Kırım tartışıldı.
HASEN Dış Politika ve Güvenlik Araştırmaları Uzmanı Doç. Dr.Fatih Özbay’ın moderatörlüğünü üstlendiği “Ukrayna Sorunu Ekseninde Kırım” başlıklı yuvarlak masa toplantısına HASEN Siyaset ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Bekir Günay, İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vügar İmanbeyli ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vişne Korkmaz konuşmacı olarak katıldı. Basına açık olarak gerçekleşen toplantıda akademisyenler ve basın mensupları da hazır bulundu.
Yuvarlak masa toplantısında Ukrayna’nın AB ile imzalaması beklenen Ortaklık Anlaşması’nı askıya almasıyla başlayan olayların perde arkası, Rusya’nın yürüttüğü enerji politikaları, Avrasya blokunun lideri Rusya’nın Ukrayna politikası ve ilerleyen zamanda atacağı adımlar, Batı ve Rusya için Ukrayna’nın önemi, Ukrayna'ya bağlı özerk cumhuriyet Kırım'a yönelik Rus müdahalesinin ardından Kırım Türklerinin akıbeti, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunan Türkiye-Rusya ilişkileri ve Türkiye’nin hangi adımları atması gerektiği tartışıldı.
AB MÜDAHALEDE GEÇ KALDI
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vişne Korkmaz, Ukrayna krizinin enerji politikaları, Rusya-ABD ilişkileri ve Rusya’nın çevresel politikaları bağlamında analiz edilerek anlaşılabileceğini anlattı. Enerji politikalarını anlamadan Ukrayna krizinin bugün geldiği noktayı anlamanın zor olduğunu belirten Korkmaz, Ukrayna’nın 2006’dan itibaren Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltma politikası izlediğini ve Ukrayna’nın AB’den beklediği finansal ve ekonomik desteği alamadığı için Rusya’ya bağımlılığa mahkum olduğunu kaydetti.
2006 ve 2009’ da yaşanan krizlerin enerji krizini doğurduğunu ve 2009 krizinden sonra AB tarafından Avrupa enerji güvenliği için Ukrayna’nın ne kadar önemli olduğunu gördüğünü hatırlatan Korkmaz, Ukrayna’nın ekonomisini güçlendirmeden politik istikrarını sağlamasının çok mümkün gözükmediğini ifade etti. Korkmaz, Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna krizine müdahale etmekte çok geç kaldığı için bugün Kırım krizi ile karşı karşıya kaldığını sözlerine ekledi.
ABD VE RUSYA GÜCÜNÜ SINIRLI BİR ŞEKİLDE KULLANIYOR
ABD ve Rusya arasındaki ilişki soğuk savaş sonrası çeşitli aşamalardan geçtiğine dikkati çeken Korkmaz konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“ABD Başkanı Barack Obama ülkesi için sorun çıkarabilecek hattın Pasifik olduğunu düşünüyor. Obama Pasifik Başkanı olarak adlandırılıyor. ABD küresel askeri ve ekonomik gücünü Pasifik’e kaydırıyor. 2010’dan sonra yapılan açıklamalarına baktığımızda askerlerini çatışma alanına koymayacağını söylüyor. Aynı şey Avrupa güvenliği için de geçerli. ABD kitle imha silahları, balistik füze ve siber saldırılar gibi kırmızı hatlarını tehdit etmediği sürece Doğu Asya hariç askerleriyle sıcak bölgelere girmeyeceğini, bunlar olmadıkça bölgesel güçlerin yönetimde olmalarına izin vereceğini belirtiyor. Doğu Asya’da ise ABD varlığı artırılıyor. Her iki tarafta gücünü sınırlı bir şekilde kullanıyor. Rusya ve ABD iki tarafın da güçlerinin nereye kadar gidebileceğini çok iyi biliyor. ABD Rusya’nın Ukrayna’daki politikasının güçler dengesini bozmayacağının farkında.”
RUSYA’DAN NÜKLEER VE ENERJİ TEHDİDİ
Rusya’nın izlediği politikayı analiz eden Doç. Dr. Vişne Korkmaz, Rusya’nın yakın çevrede yabancı unsurların gücünü artırmasını tehdit olarak algıladığını söyledi. Rusya’nın askeri doktrinlerinin çok yüksek olduğunu kaydeden Korkmaz, Rusya’nın dış politikasında nükleer gücünü kullanma tehdidini ve enerji diplomasisini kullandığını belirtti. Korkmaz konuşmasında,“Rusya’nın hem enerjinin kaynağı, hem geçtiği yol hem de satış sırasında tekel oluşturma stratejisinin yanı sıra transit ülkeleri istediği konularda ikna edebilmek için gazı kesip gönderme gücünü başarıyla kullandığını görüyoruz. Evrilme aşamasında transit ülkeler en risk altında ülkeler olarak gözüküyor.”sözlerine yer verdi.
RUSYA’NIN KIRMIZI HATTI UKRAYNA’NIN ORTASINDAN GEÇİYOR
Toplantının moderatörlüğünü üstlenen HASEN Dış Politika ve Güvenlik Araştırmaları Uzmanı Doç. Dr. Fatih Özbay, Rusya’nın tepkisinden sonra AB’nin ekonomik anlamda destek vermeye karar verdiğini ifade etti. Avrupa Birliği’nin tavrının Batı’ın bir konsensus olmadığını gösterdiğini ifade eden Özbay, Almanya’nın ise kendisini Rus doğal gazını doğrudan Avrupa'ya taşıyan Kuzey Akım doğal gaz boru hattı ile garanti altına aldığını kaydetti. Rusya’nın kırmızı hattının çok kalın bir şekilde Ukrayna’nın ortasından geçtiğinin altını çizen Özbay, Suriye krizinin de Ukrayna ve Kırım meselesi ile bir anlamda rafa kalkmış olduğunu belirtti.
Ukrayna’da şu anda yapılan değişimin sert bir elit değişim olduğundan bahseden Özbay, Rusya’nın Ukraynasız Gümrük Birliği’nin sakat doğacak bir çocuğa benzeyeceğini bildiği için Ukrayna’dan vazgeçemediğinin altını çizdi. Özbay, “Kıbrıs Akdeniz’de nasıl stratejik öneme sahipse Kırım da Karadeniz’de belki daha stratejik bir öneme sahip” dedi.
RUSYA BİLİNÇLİ VE KARARLI BİR POLİTİKA İZLİYOR
Kırım meselesiyle Rusya’nın dersini çok iyi çalıştığını belirten Özbay, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Rusya yaptıklarını hukuka uydurma konusunda bilinçli ve kararlı bir politika izliyor. Kırım meselesinin Rusya açısından çoktan kapandığını söyleyebilirim. Türkiye açısından kırmızı çizgiler varsa bunun önceden bilinmesi gerekiyordu. Kırım’da Tatarların yaşama haklarının kullanılması konusunda Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini koruması konusunda etkili olabileceğini düşünüyorum.”
Toplantıda ülkelerin siyasi ve askeri güç kavgası, Karadeniz’in güvenliği, Kırım meselesi ve Türkiye’nin Kırım’da bir politikası olup olmadığı sorusuna cevap arandı. HASEN Siyaset ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Bekir Günay, Balkanlar ve Güneydoğu Avrupa’da üç büyük güç olarak Türkler, Ruslar ve Almanlar olduğunu, şu anda da Almanlarla Rusların bilek güreşine şahit olduğumuzu anlattı.
AB RUSYA İLE BİLEK GÜREŞİNE GİRMEK İSTİYOR
Rusların hayat alanını net bir şekilde koruduğunu ve müdahale edilmesine tahammül edemediğinin görüldüğünü belirten Günay, sokağın desteğiyle iktidarı değiştirmenin bu yüzyılın mini trendi olarak ortaya çıktığını kaydetti. Almanya’nın gücünün yavaş yavaş siyasi bir güce dönüştürdüğünü anlatan Günay, askeri güce sahip olmadığı için sonuç almakta ciddi patinaj yaptığını, tek çözüm yolunun ya Avrupa Birliği’ni askeri bir orduya dönüşmesi ya da Almanya’nın kendi askeri dinamiklerini oluşturması gerektiğini ifade etti.
AB’nin Rusya ile bilek güreşine girmesini istediğini kaydeden Günay, enerji bağımlılığının zayıf noktalarından biri olduğunu sözlerine ekledi. Askeri güce karşı AB’nin NATO’yu bir enstrüman olarak kullandığını belirten Günay, NATO’nun ABD’ye eşit olduğunu, ABD’nin de amacının NATO şemsiyesi altında Karadeniz’e uzanmak olduğunu söyledi. Hala 20. Yüzyıl paradigmasının geçerli olduğunu, soğuk savaş dilinin kullandığımızı ve Batı kamuoyunun bunu anlayamadığını vurgulayan Günay, Rusya’nın klasik politikalarını sürdürmeye devam ettiğini, Putin’in son hamleleri ile masaya silahını koyduğunu ve soft power’un söz konusu olmadığını gösterdiğini ifade etti.
BAŞBAKAN ERDOĞAN MEKİK DİPLOMASİSİ YAPMALI
Türkiye-Rusya ilişkilerine değinen Günay, Türkiye’nin Rusya ile enerji, siyasi, ekonomik,turizm ekseninde ilişkisi olduğunu söyledi. Suriye krizinden sonra Türkiye ve Rusya’nın tamamen farklı cephelerde yer almasına atıfta bulunan Günay,Türkiye’nin Kırım konusunda kültürel olarak bir şeyler yaparken halklara ilişkin bir girişimde bulunmadığını şu sözlerle ifade etti:
“Temel problemlerden bir tanesi Kırım Türklerinin topraklarına dönmesiydi. İlişkilerin iyi olduğu dönemde Türkiye bir şey yapmadı. Kırım neden önemli. Kırım Suriye’den daha önemli. Kırım’da kırılma olursa göçmenlerini sokaklarımızda görürüz ve bu Kafkaslara da yansır. Türkiye’nin buna hazırlık yapması lazım.”Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmasını destekleyen Günay, Türkiye’nin Berlin, Moskova ve Kiev hattında mekik diplomasi yapması gerektiğini savundu. Günay, iskelet fakat içi boş bir Irak modeli olan bir Ukrayna ile karşı karşıya kalınabileceği uyarısında bulundu.
UKRAYNA’DA LİDERLİK SORUNU VAR
İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.Vügar İmanbeyli ise konuşmasında Ukrayna krizinin ortaya çıkışı ve yapısal nedenlerini anlattı. Şu anda kimsenin Ukrayna’nın parçalanması ve toprak bütünlüğünden bahsetmediğini söyleyen İmanbeyli, Ukrayna’daki yönetimlerin batı yanlısı olarak tanımlanmasının tartışması gerektiğini, Rusya yanlısı ülkelerinde çok dengeli adımlar attığını belirtti. 1990’lardan 2012’ye kadar hiçbir siyasi partinin ülkeye hakim olamadığını ve sürekli bir koalisyon hükümeti olduğunu anlatan İmanbeyli, bütün Cumhurbaşkanları’nın ikinci turda seçildiğini ve Ukrayna’da güçlü bir liderlik sorunu olduğunu anlattı. Yanukoviç’in AB ile ortaklık anlaşmasını yürütmesinin ülkede AB umudunu doğurduğunu söyleyen İmanbeyli, “Yanukoviç döneminde referanduma gidilseydi AB çok net evet denilecekti. Rusya’nın açık ve net tehditleri nedeniyle bu riske giremediler” dedi.Kırım sürecini anlatan İmanbeyli, BM’nin Güvenlik Konseyi kararı olmadan dış müdahale yapılamayacağını düşünmesine rağmen Rusya’nın Kırım’a müdahale ettiğini, bunun uluslararası alanda sonuçları olacağını da ifade etti. Kırım müdahalesinin Rusya’daki entegrasyon çalışmalarını kesinlikle baltalanacağını düşündüğünü ifade eden İmanbeyli, Rusya’nın orta ve uzun vadede bu işten çok zararlı çıkacağını, Kırım müdahalesinin Kırım savaşına döneceğini ve Rusya’nın Avrupa’dan atılacağını kaydetti.