Güneş, elektrik üretimi için dünya yüzeyinde tabana en çok yayılma potansiyeli taşıyan enerji kaynağı gibi görünüyor.
Çünkü bu kaynakla devasa elektrik üretim santralleri kurulabildiği gibi tek bir evin ya da dükkânın elektriğini üretecek tesisler yapılması da mümkün.
Hatta sadece tek bir cihazın enerji ihtiyacını güneşten elde etmek de zor değil. Bu cihaz bir cep telefonu olabileceği gibi, tarımsal sulamada kullanılacak pompa da olabilir.
Ancak bizim konumuz, evsel ve endüstriyel amaçlı elektrik ihtiyacının karşılanması. Çünkü bu iki konuda da elektrik üretmek için belirli prosedürleri yerine getirmeniz gerekiyor.
Bir kere, 1 MW ve üzerinde kurulu güçler oluşturmak için lisans almak şart. 1 MW`nin altında lisanssız faaliyet göstermek mümkün. Ancak orada da yatırımın fizibıl olması için üretilecek elektriğin şebekeye verilmesi şart. Dolayısıyla bunun için de bazı prosedürleri yerine getirmek zorundasınız.
Türkiye`de bu konuda mevzuat düzenlemeleri tamamlandı. Ancak yine de ciddi sıkıntılar var. Peki nedir bunlar?
Güneş Enerjisi Sanayicileri Derneği Başkanı Prof. Dr. Şener Oktik`e göre güneşle ilgili yatırım yapmak isteyenlerin en büyük sıkıntısı başvuru prosedürlerinin yeterli bir hızda tamamlanamaması. Bu sıkıntı hem lisanslı hem lisanssız yatırımlar için geçerli.
Biraz ayrıntıya girelim... Şimdi Türkiye`de lisanssız üretim için bugüne kadar toplam kurulu gücü 80 MW`ye ulaşan binlerce başvuru yapıldı. Ancak işleme alınabilen başvuru sayısı henüz iki haneli rakamlarda...
Prosedür içinde en sorunlu alan ise bağlantı izinleri... Bağlantı görüşü verecek dağıtım şirketleri arasında standart bir yaklaşım bulunmadığı gözleniyor. Aynı özelliklerdeki bir tesise A bölgesinde bağlantı görüşü hemen verilirken, bir diğerinde hemen verilmeyebiliyor ya da başvurara cevaplar gecikebiliyor veya iş yokuşa sürülebiliyor.
Güneşe dayalı lisanslı elektrik üretimi konusunda ise yaklaşık 1 yıl önce alınan başvurulardan henüz sonuçlandırılabilen yok. Aslında mevzuata göre bunların 2013 yılı sonuna kadar sonuçlandırılması gerekiyordu.
Son gelen haberler, iki bölgede bağlantı kapasiteleri için ihalelerin Mayıs ayında yapılacağı yönünde.
Eh bu da bir gelişme... Ama geçtiğimiz yıl başlayan 600 MW`lik bu sürecin henüz tamamlanamaması, ileriye yönelik pek de umut vermiyor.
Mevcut başvuruların sonuçlanmasındaki gecikme, bundan sonra her yıl verilecek 600 MW`lik izinlerin yatırıma dönüşmesinin de otomatik olarak ötelenmesi anlamına gelebilir.
Hatırlatalım, 2020 yılına kadar 3 bin MW`lik bir güneşe dayalı elektrik üretim altyapısının kurulması hedefleniyordu.
Aslında eldeki projelerin hayata geçirilmeye başlaması, prosedürün işlemesini de hızlandırılabilir. Çünkü mevzuat yeni, uygulama yeni, dolayısıyla yetkili kurum ve kuruluşlar için de her şey yeni. Yani tüm prosedür sıfırdan öğrenilerek uygulanıyor.
Şimdi dönelim yeniden lisanssız güneş yatırımlarına.
Aslında bu alandaki en yüksek büyüme potansiyeli, lisanssız üretim dalında. Çünkü güneşe dayalı büyük ölçekli lisanslı elektrik üretim tesisi kurmak için ciddi miktarda arazilere ihtiyaç var. Bu sınırlı.
Ama lisanssız için ev ve işyerlerinin çatılarından, sanayi tesislerinin atıl durumdaki alanlarına kadar her yer değerlendirilmeye müsait.
Yani güneşin sofrası geniş ve bu sofrada en büyüğünden en küçüğüne kadar tüm isteklilere yer var.
Yeter ki, sofradaki sini, tuzluk, kaşık, çatal, bıçak, kısacası tüm servis altyapısı hazır olsun... Yukarıda anlattığımız bu eksikliklerin giderilmesi halinde güneşe dayalı lisanssız elektrik üretiminde hızlı bir artış yaşanması mümkün...