Erdoğan: Hidrojen, enerji dönüşümünün anahtarı

Enerjisa Üretim Genel Müdür Yardımcısı Emre Erdoğan, hidrojenin, yenilenebilir enerjiye geçiş için kilit bir konumda olduğunu, bu alanda hızlı bir gelişme için özel düzenlemelere ve bir kuruma ihtiyaç olduğunu söyledi.

Enerji Günlüğü - Tüm dünya, enerji dönüşümünü iklim değişikliği ile mücadelenin merkezine oturtmuş durumda. Bunun nedeni, küresel ısınmaya yol açan karbon salımında en yüksek payın enerji sektörüne ait olması. Enerji dönüşümü ile hedeflenen ise karbon salımını azaltmak. Ancak fosil yakıtlardan kurtulmaya çalışan insanlık, yenilenebilir kaynaklardan elde edeceği enerjiyi kesintisiz bir karaktere büründürmek için çabalıyor. Buradaki anahtar ise enerji depolama. Depolama denilince akla önce elektrik bataryaları geliyor. Ancak bir seçenek daha var, o da hidrojen. Yani yenilenebilir enerji kaynaklarını hidrojene dönüştürüp ihtiyaç halinde en az kayıpla kullanıma sunmak üzere depolamak. Üstelik bataryalar enerjiyi sadece elektrik formunda ve belirli sürelerle saklayabilirken hidrojen hem elektriğe dönüştürülerek, hem de enerjinin olduğu gibi kullanılabilen bir formu niteliğinde. Enerjisa Üretim İşletme ve Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Erdoğan, Enerji Günlüğü ve NB Ekonomi Gazetesi'nin konuya ilişkin sorularını cevapladı. 

Hidrojen gerek enerji özelinde gerekse diğer alanlarda dünyanın geleceğinde nasıl bir role sahip olabilir? 

Dünya giderek artan enerji talebi ve çevresel zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Fosil yakıtların sınırlı oluşu ve çevreye yönelik etkileri günümüzde sürdürülebilir enerji kaynakları arayışını hızlandırdı. Bu bağlamda, hidrojen, önemli bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. Yani hidrojenin gelecekte enerji sektöründe ve diğer alanlarda önemli bir rol oynamasını bekliyoruz. 

Neden ve nasıl bir çözüm sunuyor hidrojen?  

Hidrojen, temiz enerji üretiminin ve depolamanın anahtarı olarak kabul ediliyor. Özellikle ‘yeşil hidrojen’ dediğimiz, yenilenebilir enerji kullanılarak elektroliz yoluyla elde edilen hidrojen, çevre dostu ve karbon emisyonlarından arınmış bir enerji kullanma imkânı sunuyor. Bu bağlamda, hidrojenin yalnızca enerji sektöründe değil, aynı zamanda endüstri, taşımacılık ve diğer birçok alanda da dönüştürücü bir etkiye sahip olabileceği görülüyor. 

Nasıl? 

Talebin gitgide arttığı yenilenebilir kaynaklardan kesintili şekilde elektrik elde edilebiliyor. Kesintisiz elektrik ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan karşılayabilmek için elektrik depolamaya ihtiyaç artacak. Hidrojen ise depolandığı sürece kayba uğramaz. Bu sayede uzun süreli enerji depolamaya daha uygun bir alternatif oluşturuyor. 

Ama bataryalarla da depolanabiliyor elektrik...  

Doğru ama depolama ve şebeke dengelemeye bir günden uzun vadede ihtiyaç duyulması durumunda bataryalar yetersiz kalacaktır. Bu yüzden en önemli yenilenebilir enerji depolama oyuncusu yeşil hidrojen olacaktır. Günlük ya da gün üstü süreçlerde yeşil hidrojenin yenilenebilir enerjinin depolanmasına katkısının çok yüksek olacağını göreceğiz. 

Peki hidrojenin doğrudan tüketimi ne tür etkilere yol açacak? 

Hidrojen, taşımacılık sektöründe, ulaşım araçlarında kullanılmasıyla fosil yakıtlara bağımlılığı da azaltma potansiyeline sahip. Özellikle dolum süresinin önemli olduğu uzun menzil taşımacılıkta hidrojen, batarya teknolojilerine göre daha avantajlı konuma geçiyor. 

İmalat alanındaki rolü de önemli olacaktır o halde...   

Elbette. Hidrojen hali hazırda demir çelik, gübre ve petrokimya gibi sektörlerde ara madde olarak çok yaygın bir şekilde kullanılabilirken aynı zamanda katalizör görevi de yapabiliyor. Bu sektörlerde yeşil hidrojen kullanımı geleneksel yöntemlere göre daha çevre dostu bir alternatif sunar. Yakın gelecekte söz konusu sektörlerin yeşil dönüşümlerini gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duydukları hidrojeni karbonsuz veya düşük karbonlu hidrojen üretim yöntemleri ile tedarik ettiklerini göreceğiz. Bu dönüşüm ihtiyacı, ülkemizde de özellikle ihracat yapan sanayicilerimizin ve uluslararası taşımacılık yapan şirketlerimizin global alanda daha rekabetçi olabilmeleri için yeşil hidrojen talebini arttıracaktır. 

Sizce hidrojenin Türkiye’ye sunduğu fırsatlar var mı? Neler? Nasıl? 

Türkiye'nin hidrojen alanında büyük bir potansiyeli bulunuyor. Bu potansiyel ve fırsatları, ülkemizin yenilenebilir enerji potansiyeli, coğrafi konumu ve lojistik avantajları, hidrojen üretim kapasitesi ve ihracat imkânları, demir-çelik, cam, seramik ve gübre gibi ihracatçı sektörleri başta olmak üzere büyük endüstriyel hidrojen kullanım alanlarına sahip olması ve hidrojenin yenilenebilir kaynakları daha fazla kullanmaya imkân sağlaması olarak sıralayabiliriz. 

Enerjisa Üretim’in hidrojen alanındaki çalışmaları neler?  

2022 yılında Güney Marmara Kalkınma Ajansı tarafından geliştirilen Güney Marmara Hidrojen Kıyısı fikri, Güney Marmara Hidrojen Vadisi Platformu’nun kurulmasıyla, Türkiye’nin ilk Hidrojen Vadisi’nin oluşturulması hedefi ile gelişti. Projede Türkiye’nin ilk yeşil hidrojen üretim teknolojisinin saha uygulamasını hayata geçirmek üzere 30 kW gücünde bir yerli elektrolizör geliştirilmesi, üretilen yeşil hidrojenin depolanması ve Bandırma Enerji Üssü’nde kullanılması amaçlandı. Mart 2023’te başlayan Küçük Ölçekli Hidrojen Vadisi Projesi (Small Scale Hydrogen Valley) ise hidrojen konusundaki bir diğer projemiz. Bu proje Avrupa Birliği tarafından desteklenmeye hak kazandı. Küçük Ölçekli Hidrojen Vadisi projesi için Enerjisa Üretim olarak dahil olduğumuz ve yerli-yabancı 16 paydaşın katılımıyla 36,8 milyon Euro hibe desteği almaya hak kazandık. Projenin odak noktası, Enerjisa Üretim Bandırma Enerji Üssü’müzde yılda minimum 500 ton yeşil hidrojen üretmek.

Bu kadarlık hidrojenin elektriksel karşılığı nedir? 

Öncelikle projemizin, Türkiye’nin ilk Hidrojen Vadisi olduğunu belirtmeliyim. Küçük Ölçekli Hidrojen Vadisi projesi aynı zamanda, Türkiye’de hidrojen ekonomisine yönelik ilk somut adımlardan da biri. Enerjisa Üretim Bandırma Enerji Üssü’müzde üreteceğimiz yeşil hidrojen, Türkiye’de üreteceğimiz ilk ticari yeşil hidrojen olacak. Bandırma Enerji Üssü’müzde üreteceğimiz yıllık yeşil hidrojen miktarının elektriksel karşılığı ise yaklaşık 16 milyon kilovatsaat (16 gigavatsaat - GWh) olacak.

Hidrojenin Enerjisa Üretim’in karbon azaltma hedeflerine katkısı ne olacak?  

Yeşil hidrojen üretimi çevre dostu bir yaklaşım olarak biliniyor. Geleneksel hidrojen üretim yöntemleri, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtların yanması ile ortaya çıkan sera gazlarının atmosfere salınmasına neden olurken, yeşil hidrojen üretimi sırasında bu gazların salımı önleniyor. Enerjisa Üretim olarak karbon ayak izi azaltma hedeflerimiz doğrultusunda, 2032 yılında başa baş, 2045 yılında ise net sıfır hedefimiz bulunuyor. 5 yıl sonunda yaklaşık 1250 ton yeşil hidrojen üretimi ve karbondioksit (CO2) salımımızda da 12500 tonluk bir düşüş hedefliyoruz. 

Türkiye hidrojen teknoloji ve ekipmanları geliştirme ve üretme konusunda ne durumda? 

Türkiye'de hidrojen teknolojileri ve ekipmanları geliştirme ve üretme konusunda fırsatlar bulunuyor. Ar-Ge ve inovasyon, ekipman ve altyapı üretimi, ihracat potansiyeli ve hükümet desteği ile teşvikler bunlara birer örnek. Tüm bu faktörler, Türkiye’de hidrojen teknolojileri ve ekipmanları geliştirme/üretme konusunda fırsatlar yaratırken, hükümetin vizyonu ve sektör paydaşlarının iş birliğiyle, yerli üretim ve teknoloji geliştirme süreçlerine odaklanarak Türkiye, hidrojen ekonomisi için önemli bir oyuncu haline gelebilir. 

Hidrojen işi özel bir mevzuat gerektiriyor mu? 

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve kalkınma ajansları öncülüğünde önemli adımlar atılsa da hidrojen alanında gelişme sağlanabilmesi için özel bir mevzuat düzenlemesine ve kurum/kuruluş ihdasına ihtiyaç var. Hidrojen ekonomisine uyumlu mevzuat gerekirken koordinasyon ve izleme, teşvik ve finansal destek, sertifikasyon konuları da önem teşkil ediyor. Özetle, hidrojen alanında gelişme sağlanabilmesi için özel bir mevzuat düzenlemesi ile hidrojenle ilgili faaliyetleri koordine eden bir kurum veya kuruluşun ihdası önemli. Bu düzenlemeler ve kurumlar, hidrojen teknolojilerinin güvenliğini, sürdürülebilirliğini ve uyumunu sağlamak, yerli üretimi teşvik etmek, iş birliklerini desteklemek ve sektörün büyümesini hızlandırmak amacıyla gereklidir. Bunlara paralel olarak yeşil hidrojen üretimi için tahsis edilecek yenilenebilir enerji üretim alanları ve yeşil hidrojen üretim ihtisas bölgeleri bu alandaki yatırım ve üretimin önünü açacaktır. 

Hidrojen konusunda gençlere neler tavsiye edersiniz? 

Hidrojen, gençler için heyecan verici kariyer fırsatları sunan ve büyüyen bir sektör. Gençler sürdürülebilir bir dünya için üretmeye ve bu amaç için çalışan şirketlerde çalışmayı tercih ediyor. O halde yeşil hidrojen de, çevreye daha uyumlu teknolojisi ile öncelikli başlık olmak konumunda. Yani gençlere hidrojen sektörünün çok farklı alanlarında görev düşebiliyor. Mühendislik, araştırma ve geliştirme, sistem tasarımı ve entegrasyonu, enerji, politikaları ve pazarlama, girişimcilik fırsatları bulunuyor. Gençlere tavsiyem, hidrojen teknolojileri hakkında bilgi edinmek, eğitim ve staj programlarına katılmak, sektördeki gelişmeleri takip etmek ve deneyim kazanmak için fırsatları değerlendirmeleridir. Ayrıca, sektördeki uzmanlarla iletişim kurmak, ağ oluşturmak ve mentorluk ilişkileri kurmak da oldukça önemlidir. 

Mehmet KARA - Enerji Günlüğü 

TÜRKİYE İÇİN HİDROJEN FIRSATLARI

Yenilenebilir Enerji Potansiyeli: Türkiye, güneş, rüzgâr, hidroelektrik ve jeotermal gibi çeşitli yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça zengin bir ülke. Bu kaynaklar, hidrojen üretimi için temiz ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı sağlar. Özellikle yıllık ortalama güneşlenme süresi yüksek bölgelerde, hidrojen üretimi için güneş enerjisi kullanılabilir. Türkiye, Polonya’dan sonra Doğu Avrupa’da yeşil hidrojen üretme potansiyeline sahip ikinci ülke konumda. 

Coğrafi Konum ve Lojistik Avantajlar: Hidrojenin taşınması zorlu bir süreç. Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında stratejik bir konuma sahip olan Türkiye’nin transit bir ülke olarak hidrojenin taşınması ve dağıtımı için önemli bir rol oynaması mümkün. 

Hidrojen Üretim Kapasitesi ve İhracat Fırsatları: Türkiye’nin tahminen 1.5-3.0 milyon ton yeşil hidrojen üretim potansiyeli bulunduğu hesaplanıyor. Avrupa Birliği’nin 2030 yılında toplam 20 milyon ton yeşil hidrojene ihtiyaç duyacağı ve bu miktarın yarısının Avrupa Birliği dışındaki ülkelerden karşılanacağı düşünülüyor. Bu nedenle yenilenebilir enerji kaynaklarından hidrojen üretimi için elektroliz teknolojilerinin geliştirilmesi ve yaygınlaşması Türkiye için potansiyel bir fırsattır. 

Endüstriyel Kullanımlar: Türkiye, çeşitli endüstrilerde hidrojenin kullanımına yönelik fırsatlara sahip. Örneğin, hidrojenin çelik, gübre, seramik ve cam üretimi gibi sektörlerde kullanılması, sürdürülebilir üretim ve karbon salımının azaltılması Türkiye’nin ihracatçı olduğu bu sektörler için büyük avantajlar sağlayabilir. 

Enerji Faturalarına Katkı: Yenilenebilir enerjinin tekrar tekrar kullanılmasına olanak sağlayan yeşil hidrojen, katma değer yaratarak enerji faturalarındaki açığı kapatmaya fayda sağlar.