Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), son bir yıl içinde benzin ve motorinde ikinci kez tavan fiyat uygulamasına geçti. Açıklanan gerekçe, Türkiye’de benzin ve motorin fiyatlarının erişilebilir uluslararası piyasalara uygun oluşmaması.
Akaryakıt piyasası oyuncuları da bunun sorumlusu olarak gösterildi. Çünkü EPDK’ya göre akaryakıt ana dağıtıcıları, yeni fiyatlandırma metodolojisine uygun davranmıyor.
Peki, bu gerekçeye dayanılarak herhangi bir firmaya bugüne kadar kesilmiş bir ceza var mı? Biz duymadık.
Firmalara yazılı bir uyarı gitti mi? Gittiyse hangi firma ya da firmalara gitti? Bunları da bilmiyoruz.
Ama EPDK tüm sektör oyuncularının bu konuda aynı davrandığını düşünüyor olmalı ki hepsini de kapsayan bir tavan uygulamasını yürürlüğe koymuş durumda.
Şimdi işin teknik boyutunu tartışmak yerine felsefesine dair bir şeyler söylemekte yarar var.
EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, konuya ilişkin açıklamasında "Bayi transfer etmek için harcadığınız paraları tüketiciye yükleyemezsiniz" diyerek akaryakıt ana dağıtıcılarını suçladı.
Peki ne demek istedi? Eylül 2015`ten sonra, yaklaşık 6-7 bin istasyon sahibinin gelecek beş yılda hangi markayla çalışacağı belli olacak. Bu dönemin yaklaşması, istasyoncularla ana dağıtıcılar arasındaki pazarlıkların kızışması anlamına geliyor.
İşte EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz da bu pazarlıkları hatırlatarak akaryakıt ana dağıtıcılarına "Yeni bayi kazanacağız ya da bayilerimizi koruyacağız diye ödediğiniz hava paralarını benzin ve motorin fiyatlarını yüksek tutarak tüketiciden almanıza izin vermiyorum, pazarlıklarda elinizi sıkı tutun" mesajı veriyor.
Peki tüm bu yaşananları görüp, Başkan Mustafa Yılmaz`ın açıklamalarını da duyduktan sonra "Ne güzel, tüketici dostu bir EPDK başkanımız var" diye sevinmeli miyiz?
Sizleri bilemem ama ben meseleyi böyle görmüyorum. Öncelikle, bu konularda tutarlı olmak gerektiğini düşünüyorum.
Bir kere EPDK tüketici koruma kurumu değil, piyasa düzenleyici bir kurum? Düzenleyici ama bu da fiyatları belirleyici anlamındaki bir düzenleyicilik, yani market maker`lık değil.
Kurum`un görevi sağlıklı bir piyasa oluşumunu sağlamak. Varsa, bunun önündeki engelleri ortadan kaldırmak. Görevini yapmayanlara ve mevzuata uymayanlara da cezasını vermek.
Rekabeti sağlamaktan söz edilecekse, o da Rekabet Kurulu’nun işi. Eğer bu konuda bir sıkıntı görüyorsanız, işi oraya havale edersiniz.
Eğer EPDK tüketiciyi düşünüyorsa, bunca zamandır tartışılıp duran kayıp kaçak elektrik bedellerinin abonelere yüklenmesi konusunda da çıkıp bir çift laf etmeli, değil mi ama?
Örneğin elektrik dağıtım şirketlerine demeli ki, ihalelere girip devlete ödediğiniz milyonlarca lirayı geri almak için tüketiciye yüklenemezsiniz...
Siz duydunuz mu böyle bir açıklama? Ben duymadım...
Madem EPDK kararıyla benzin faturalarını düşürülebiliyor, buyursun daha geniş bir kesimi ilgilendiren elektrik faturaları için de aynı şeyi yapsın.
Ama bana sorarsanız sakın ola ki böyle bir şey yapmasın.
Tabii aynı yaklaşım petrol piyasası için de geçerli olsun. Yani piyasa mantığının dışında yöntemlerle akaryakıt fiyatlarını düşürmeye de çalışmasın.
Sağlıklı yapıyı kursun, gerisini piyasaya bıraksın.
Tüm bunları, enerji alanında serbest piyasa yaklaşımını benimsemiş kurum ve kuruluşlara yönelik olarak söylüyoruz.
Yoksa, piyasa hazretleri her şeyi halleder mi etmez mi, orası ayrı bir tartışma konusudur...