Enerji Günlüğü - EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, enerji sektöründe her şeyin büyük bir değişim ve dönüşümden geçtiğini söyledi ve piyasa aktörlerinin de kendilerini dönüştürmesi gerektiğini kaydetti.
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi ve BP Türkiye’nin birlikte düzenlediği DEK-BP Energy Outlook başlıklı toplantıda konuşan Enerji Piyasası ve Düzenleme Kurumu Başkanı Mustafa Yılmaz, enerji sektöründe üretimden tüketime kadar bütün süreçlerin çok önemli bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçtiğini hatırlatarak piyasa aktörlerinin de bu dönüşüm sürecine uyum göstermeleri gerektiğini söyledi.
Mustafa Yılmaz, dünya enerji istatistiklerini değerlendirdiği konuşmasında artan enerji talebine paralel olarak karar vericilerin ve uygulayıcıların üzerindeki sürdürülebilirlik baskısının da arttığını kaydederek, içinde bulunduğumuz enerji çağının en büyük probleminin, bu ihtiyaçlara aynı anda cevap vermek olduğunu belirtti.
TÜRKİYE’NİN RAFİNERİ KAPASİTESİ DÜNYADAN HIZLI BÜYÜDÜ
Dünya petrol piyasalarının 17 yıllık değerlendirmesini yapan Mustafa Yılmaz şöyle konuştu, “2001 yılından 2018 yılına kadar geçen sürede küresel petrol rezervleri yaklaşık olarak 100 milyar ton artarak, 244 milyar tona ulaştı. Ar-Ge faaliyetleri devam ediyor, edecek de. Küresel petrol tüketimi %33 civarında artarak günlük 100 milyon varile ulaştı. Aynı dönemde Türkiye’nin petrol tüketimi %50’den fazla artarak günde bir milyon varili aşmış. Bu dönemde küresel rafineri kapasitesi % 22 oranında artarken Türkiye’nin kapasitesi ise %27 oranında arttı. Fiyatlardaki değişim de ilgi çekiciydi. Brent petrolünün ortalama varil fiyatı yaklaşık 25 dolardan 71 dolar seviyesine ulaştı. Bu dönemde Türkiye akaryakıt piyasasında rekabet ortamını tesis edebilmiş olmanın memnuniyetini yaşıyoruz”.
AKARYAKIT DAĞITIM PİYASASINA DİSİPLİN GELECEK
Akaryakıt dağıtım sektörüne de değinen Yılmaz, sektöre bir disiplin getirmekte kararlı olduklarını anlattı ve, “EPDK’yı eleştirseler de biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. Bu sektörde rekabeti ve disiplini sağlamak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz ve dinamik kararlarımızı almaya devam edeceğiz. Tabi bunları söylerken özellikle petrol dağıtım sektöründe bazı yükümlülükler de getirdik. Her önüne gelenin artık piyasaya girmesini arzu etmiyoruz. Çünkü belli bir maddi imkanının, maddi gücünün olması gerekir bu disipline uymaları için” diye konuştu.
DOĞALGAZ TÜKETİMİMİZ 17 YILDA 3 KATINA ÇIKTI
Türkiye’nin doğalgaz konusunda da hızlı bir gelişme yakaladığını anlatan EPDK Başkanı, “2001 yılından bugüne küresel doğalgaz rezervi 42 trilyon metreküp artarak 197 trilyon metreküp düzeyine çıktı. Daha da yükselecek. Aynı dönemde küresel gaz tüketimi %58 artarak yıllık 3,8 trilyon metreküpe çıktı. Bu dönemde Türkiye’nin doğalgaz tüketimi yaklaşık 3 kat artarak 50 milyar metreküp düzeyine ulaşmış durumda. Tüketimimiz artarken doğalgazın elektrik üretimindeki payını azaltmayı başarmanın yanı sıra depolama kapasitemiz, LNG tesislerimiz ve piyasa kurallarımızın hepsi gelişti” şeklinde konuştu.
FOSİL YAKIT REZERVLERİ GELECEKTE TALEBİ KARŞILAMAYA YETERLİ
Mustafa Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü, “Elektriğe bakacak olursak 2001 yılında yaklaşık 16 PWh olan küresel elektrik üretimi, %70 oranında artarak 2018 yılında 27 PWh düzeylerine erişmiş. Bu dönemde Türkiye elektrik üretimi İse neredeyse 3 katına çıkarak, 303 TWh düzeyine ulaştı. Elektrik enerjisi talebimiz hız kesse de artmaya devam ediyor. Görüldüğü üzere küresel ölçekte kanıtlanmış petrol ve doğalgaz rezervleri artan talebi görünür şekilde gelecekte karşılama konusunda yeterli görünüyor. Petrol ve doğalgaza olan talep giderek yavaşlayan bir hızla sürecek. Elektrik üretimindeki ve haliyle tüketimindeki artış hızı, petrol ve doğalgazdan daha yüksek olacak. Bu büyümenin gelişmenin gerisinde yatırımlar ve ticaret var. Yatırım ve ticaretin seyri ise politikaların ve düzenlemelerin niteliğine, gücüne, kalitesine ve devamlılığına bağlıdır. Tabi keza teknolojik gelişmelere”.
ELEKTRİK SEKTÖRÜNÜN BÜYÜMESİ YENİLENEBİLİR KAYNAKLARI BÜYÜTECEK
Mustafa Yılmaz teknolojik ilerlemenin yenilenebilir kaynaklara yapılan yatırımları her geçen gün daha etkili ve rekabetçi hale getirdiğini kaydetti ve şunları ekledi, “Teknolojik gelişmeler küresel iklim değişikliği ile mücadelede en önemli araç olarak görülen yenilenebilir enerji yatırım kaynaklarının ekonomikliğini ve rekabetçiliğini her geçen gün arttırmasını sağlıyor. Bu konuda düzenlemelerin ve ihtiyacı azalsa da desteklerin önemini de vurgulamak gerekir. Teknoloji, düzenlemeler ve destekler ile küresel ısınma yenilenebilir enerjiyi son 10 yılda enerji gündeminin ön sıralarına getirdi. Örneğin 2001 yılında BP nin istatistiklerinde yenilenebilir için bir başlık bulunmuyor iken bugün artık yenilenebilir enerji BP gibi bir petrol şirketinin dahi değerlendirmelerinde belirleyici hale gelmiş durumda. Bugün BP’nin yenilenebilir enerji yatırımlarından sorumlu arkadaşımız Türkiye’de YEKA’ları takip ettiklerini ve yenilenebilir kaynaklara yatırım yapmadaki iştahlarını ifade etti. Küresel elektrik üretiminde 2040 yılından sonra en büyük payın yenilenebilir enerji kaynaklarında olacağına dair öngörüler, yenilenebilir kaynaklarımızdan artan oranlarda yararlanmak konusundaki çabalarımızın ne kadar gerçekçi ve önemli olduğunu bizlere hatırlatıyor”.
FİNANS SEKTÖRÜ DE SEKTÖRDEKİ DEĞİŞİME AYAK UYDURMALIDIR
Enerji alanında düzenleme güvenliğinin de önemli kavramlardan olduğunu söyleyen Başkan Yılmaz, finansman konusuna da değinerek, finans kuruluşlarının da kendilerini yenilemeleri gerektiğini kaydetti, “Elektrik üretimini bugün %65 oranında yerli ve yenilenebilir kaynaklardan karşılıyor olmamız elbette büyük bir başarıdır. Ancak sahip olduğumuız potansiyel düşlünüldüğünde ben daha hikayenin başında olduğumuzu da düşünüyorum. Sürdürülebilirlik için enerji sistemlerinin dönüştürülmesi bir zorunluluktur. Bu görüşümüzde kilit rol, yenilenebilir enerji kaynaklarındadır. Başta AB ülkeleri olmak üzere bazı ülkelerde yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin kesintili doğasından kaynaklanan sorunların aşılmasında doğalgaz, destekleyici kaynak olarak görülmüştü. Ancak son zamanlarda uluslararası finans kuruluşlarında, doğalgaz da dahil tüm fosil yakıtlara kredi sağlamayı zorlaştıran bir tavır gördük. Öyle ki genellikle ortak çıkar projelerine finansman sağlayan Avrupa Yatırım Bankası tüm fosil yakıtlı projelere daha falza finansman sağlamamayı kararlaştırdı. Buna doğalgaz da dahil. Bu kararın bugün yapılan değerlendirmelerde esaslı değişimlere yol açacağını söyleyebiliriz. Nitekim, artık sadece yenilenebilir elektriğin değil, yenilenebilir gazların gündemde daha fazla yer edinmeye başlayacağına da şahit olacağız. Nereden bakarsak bakalım bir değişim ve dönüşümden geçiyoruz. Bu sürecin başarıyla yönetilmesinde düzenlemeye her zamankinden çok ihtiyaç duyulacağı kanaatindeyiz. Arz güvenliği, talep güvenliği, yatırım güvenliği kavramlarının yanına; düzenleme güvenliğini de eklememiz gerektiğini düşünüyorum. Düzenleme güvenliği derken düzenlemelerin akıllı, öngörülebilir, esnek ve ayarlanabilir olmasını kastediyoruz. Biz EPDK olarak bunun için varız. Tabi biz bunları yaparken piyasa aktörlerinin de kendilerini dönüştürmeleri gerekiyor. Bu bağlamda finansörlerin de yeni yaklaşımlar, yeni finansman paketleri üzerinde çalışmaları olmazsa olmazdır. Bugün enerji sektöründe yatırım şekli ve kültürü değişti, fakat aynı değişikliği paralel olarak finans sektöründe göremiyoruz. Bence finans kültürünün de biraz değişmesi gerekir diye düşünüyorum”.