Enerjide heba edilen yerli kaynak: Uzman  

Haluk DİRESKENELİ

Değerli okuyucu, bu yazıya “Enerji konferanslarında yerli konuşmacı hakları” şeklinde bir başlık atmayı düşünmüştüm ama gördüğünüz gibi, editörümüz Mehmet Kara’nın da katkısıyla şimdi okuduğunuz başlık daha uygun görüldü. Her neyse, şöyle buyrun efendim.  

İstanbul’da lüks mekanlarda düzenlenen çok sayıda “Uluslararası Enerji Konferansı” duyuruları yıl içinde bana bir şekilde geliyor. Piyasa çalışanlarını davet ediyorlar, yerli konuşmacılara çoğu zaman para ödemiyorlar. 1-2 yabancı konuşmacıyı çağırıyorlar. Onlara business class gidiş-dönüş uçak bileti ve konferans otelinde konaklama sağlıyorlar. 

Yabancı konuşmacılara, pazarlığa bağlı olarak örneğin 5.000-10.000 ABD Doları para ödüyorlar. Yabancı konuşmacı, dinleyicileri küçümser havada, cilalı süslü bir İngilizce ile, daha önce belki bin kere yaptığı içi boş sunumu tekrarlıyor. 

“Biz böyle yaptık, yapıyoruz, siz de aynısını yapın” diyor. Bizim uygulama ortamımız ile onlarınki çok farklı, verdikleri tavsiyenin bir anlamı yok, zaten olmuyor. 

Organizasyonu yapan firmalar katılımcılardan ciddi para alıyorlar, ancak yerli konuşmacılara para vermiyorlar. Bizim yerli konuşmacılarımız, en az yabancılar kadar iyi. Yerli piyasayı, bizim mevzuatı, yerli uygulamaları, bizim bürokrasiyi daha iyi bildikleri için çok daha faydalı bilgiler verebiliyorlar. Ancak yerli konuşmacılar bütün bu değerli bilgiler için para almıyorlar, alamıyorlar. Organizatör şirket, “Üste bir de para mı vereceğiz, senin kişisel reklamını yaptık ya, daha neler?” diyor. Şirketlerinin ya da kendilerinin reklamını yapanlar sunumlarında bu durumu saklamıyorlar zater ve para da istemiyorlar. Hatta daha da ötesi, konferansa sponsor oluyorlar, üste para veriyorlar. 

Yetkili üst düzey siyasi irade, ilk gün gelip açılışa katılıyor, kurdele kesiyor, çoğunlukla ezberden standart bir konuşma yapıyor ve ayrılıyor. Üst düzey siyasi irade gelince, mutlaka ona bağlı üst düzey bürokratların konferansa katılması bekleniyor. Aynı kurumun üst düzey bürokratları gelen daveti hemen kabul ediyorlar, harcamalar için zaten devlet onlara harcırah ödüyor. Onlar için bir değişiklik oluyor. Onaydan geçmiş bir eski sunumu -ana bilgiler içeren konuşmayı yapıp hemen ayrılıyorlar. Çoğu bilgiler 1-2 yıl eski oluyor, günlel değil, bir işe yaramıyor. 

Bakanlık(lar)dan (Enerji Bakanlığı, Sanayi Teknoloji Bakanlığı, yerine göre Çevre Bakanlığı), denetleme kurulundan (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu - EPDK), yetkili kurumlardan yeni ayrılmış eski üst düzey bürokratlar, eğer davet alırlarsa mutlaka konferansa katılıyorlar. Bu sayede yeni bir iş, iyi ücretli danışmanlık bulmayı ümit ediyorlar. Büyük özel şirketlerin üst düzey kadrolarından yeni ayrılmış yaşlı profesyoneller, bu tip toplantıları kendileri için yeni iş fırsatları olarak görüyorlar. Eh, ne de olsa konferans-kongre ortamları onlar açısından iyi bir networking zemini oluyor.  

Her neyse, organizator firma, katılımcı veya dinleyici başına 500-1000-2000 ABD dolar alıyor. Konuşmacıdan bile para almaya kalkanları gördüm. Çoğunlukla konuşmacılardan konferans ücreti alınmaz, ama “Tutturabilirsem” diye isteyeni gördüm. 

Değerli okuyucu, sevgili uzmanlar… 

Bütün bunlar doğru değil. Bill Clinton konuşma başına 200,000 ABD Doları alıyor. İsveç konuşması için 600,000 Euro aldığı basında yer aldı. Barack Obama, her zaman aranan popüler bir konuşmacı oluyor. Amerika'da standart bir uzman davetli konuşmacı 20,000- 40,000 ABD Dolar arası ücret alıyor. 

Elbette bir Obama, bir Clinton, bir Schröder olmayabiliriz elbette ama bizim gibi işinde, belli bir alanda uzmanlaşmış yerlilerin bu tar durumlara karşı bir tavır almamız lazım. 

Peki bu kadar lafı eden ve ilgilileri tavır almaya davet eden ben ne mi yapıyorum? Anlatayım: Bana gelen davetlere standart cevap veriyorum, “Thank you for your invitation to public speaking on energy issues in our environment, I expect the organizer company to pay my business class return plane ticket, pay my accommodation in conference hotel plus pay a reasonable fee for my presentation.”

Yani, “Konferansınıza konuşmacı olarak katılırım ama benim seyahat ve konaklama masraflarımı karşılamanız, ayrıca bana makul bir günlük ücret ödemeniz lazım.” 

Peki benim bu tavrım işe yarıyor mu? Para ödeyen var mı? Kısmen işe yarıyor, yani tek tük para ödemeyi kabul eden çıkıyor. Ama ödemedikleri zaman o daveti kaçırdığıma hiç mi hiç üzülmüyorum. Zaten bu işler kısmet, davet gelir iptal edilir, “Niye iptal edildi?” diye sormak abestir. İptal edilmiş ise edilmiştir, bir sonrakine bakarsınız. 

CNN, BBC gibi kurumlar özel uzmanlık dalında ekrana çıkan uzmanlara daha sonra para ödüyorlar. İyi bir açıklama yapmış iseniz ve izleyicilerden güzel yorumlar almış iseniz, daha sonra kurum sizi arıyor, banka hesabınızı istiyor, sonra bu hesaba makul bir para gönderiyor. Bizde bu durumun muhasebeleştirilmesi zor, para vermemek daha kolay. Sonra ne oluyor? Ortalık bilmeyenlerle doluyor. Bilen bilmeyen her kafadan bir ses çıkıyor. 

TV haber programlarına davet çok, ama programcı her konuşmanıza 50 saniyede bir, saçma sapan bir soruyla dalıyor, siz anlattığınızı unutuyorsunuz. Zaten para da vermiyorlar. Kafalarında önceden oluşmuş bir fikir var, onu size söyletmeye çalışıyorlar. Programa çıkmamamak daha iyi.

Konferanslarda, aksine özel bir uyarı olmadıkça, ses ve görüntü kayıdı yapabilirsiniz, bu kayıtları yakınlarınızla arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz, adı üstünde "public speaking", yani "kamuya açık konuşma", yani herkes kayıt yapabilir, yazılı not tutabilir.

ODTÜ Mezunlar Derneği konferans salonunda yaptığımız paneller böyledir, başta konuşmacıdan izin alırız, izin vermezse zaten onu konuşturmayız. Kapalı toplantılardaki konuşmalar bizde "Chatham house" kurallarına tabidir, yani verilen bilgi kullanılabilir, fakat referans verilemez, konuşanın ismi verilemez.

Benim yaş gurubumda artık kişisel reklama, tanıtıma ihtiyacımız yok, neysek oyuz, bizi bilen zaten biliyor. Hepimiz dik durur bu ön şartları istersek, hakkımız olan ödemeyi alırız. Bunları öğrenip konferans organizatörlüğüne geçiş yapanlar olabilir, ama piyasa konferans sayısına doydu. Bundan sonra konferans sektöründe daha fazla iş imkanı sınırlı görünüyor.

Yatırımların artırılması geliştirilmesi için piyasa beklentisi azaldı. Enerji elektrik üretimi doyuma geldi, fosil yakıtlardan kaçış başladı. Ukrayna Rusya savaşı yüzünden batılı ülkeler Rusya bağımlılığından kurtulmak için Rusya’nın sattığı fosil yakıt ithalatını azaltma eğilimine girdiler. Hızla yerli ve yenilebilir enerji yatırımlarına yöneldiler. 

Üniversitelerin ve meslek odalarının düzenledikleri toplantılara konuşmacı daveti geldiğinde katılmak bir görevdir, bunlarda bir para beklentisi olmaz, olamaz.