DR. NEJAT TAMZOK
Bu konuda daha önce 2013 yılı için bir sıralama yapmıştım ve yine bu köşede yayımlanmıştı.
O yıl enerji ihtiyacımızın dörtte birini yerli kaynaklarımızdan karşılamış, dörtte üçünü ise başka ülkelerden satın almıştık.
Tükettiğimiz enerjinin yüzde 27’si Rusya’dan gelmişti. Bu ülkeyi diğer iki komşumuz; yüzde 10,9 ile İran, yüzde 5,4 ile Irak takip ediyordu. Daha sonrakiler, sırasıyla; ABD (yüzde 3,9), Kolombiya (yüzde 3,6), Cezayir (yüzde 3,4), Azerbaycan (yüzde 2,9), Suudi Arabistan (yüzde 2,5), Yunanistan (yüzde 2,2) ve Hindistan (yüzde 1,9) şeklindeydi.
Demek ki 2013 yılında enerjimizin yüzde 64’ü sadece 10 ülkeden satın alındı. Bu görünüm, enerji güvenliği bakımından ciddi bir sorun anlamına gelmekte ve dış politika davranışları üzerine de mutlaka yansımaları olmakta.
***
Ekonomide karşılıklı bağımlılık ilişkilerinin, uluslararası ilişkilerde etkili olması kaçınılmaz. Her ülke, bir diğer ülkeyle olan ilişkilerinde o ülkeye olan bağımlılık düzeyine uygun bir davranış geliştirmek zorunda kalır. Diğer taraftan, sorun yaşamakta olduğu ülkeye olan ekonomik bağımlılık düzeyini azaltma yönünde pozisyon alması da doğaldır.
2013 yılında uluslararası ilişkilerimiz görece daha sakindi, ama sonraki yıllar hareketli geçti.
Örneğin bir numaralı enerji tedarikçimiz Rusya ile ilişkilerimizde baş döndürücü bir dönem geçirdik. Bu ülkeyle ekonomik ve ticari alanlarda sürmekte olan bahar havası, 2015 yılı sonlarında Rus savaş uçağının Türk jetleri tarafından düşürülmesiyle kriz dönemine girdi. Ticaret hacmi hızla geriledi, turizm önemli ölçüde etkilendi. Enerji projeleri askıya alındı. Türk Akımı ve Akkuyu Nükleer Santral projeleri durma noktasına geldi. Daha sonra, özellikle Astana sürecinin de etkisiyle ilişkiler aynı hızda tekrar düzeldi.
NATO müttefikimiz ve “Stratejik Ortak” ABD ile olan ilişkiler ise 2013 sonrasında neredeyse tam bir çıkmaza girdi. Önce Suriye’deki muhalif grupların tanımlanmasıyla ilgili, sonrasında FETÖ liderinin teslimi, Reza Zarrab yargılamaları ve özellikle Suriye’de PYD ile beraber hareket etmesi nedeniyle bu ülkeyle “bitmeyen krizler” dönemi başladı.
2013 sonrası krizler yaşadığımız ülkeler arasında bir kısım Avrupa ülkeleri de bulunmaktaydı; Orta Doğu’daki enerji tedarikçisi komşularımızla da zaman zaman sorunlar yaşadık.
Acaba 2013 sonrasında yaşanan bu çalkantılı dönemin enerjideki bağımlılık ilişkilerimize bir etkisi olmuş mudur? Yerli enerji üretiminde bir atılım yapılmış ya da tedarikçi ülke tercihlerinde bir farklılaşmaya gidilmiş midir?
***
2017 yılına ait veriler henüz resmileşmedi. Bu nedenle yukarıdaki soruların cevaplarını 2013-2016 dönemi için verebileceğiz.
2016 yılında enerji ihtiyacımızı yerli kaynaklardan karşılama oranı 2013 yılına göre sadece 1 puan arttı ve yüzde 26 oldu. Kalan yüzde 74’ü ise dışarıdan ithal edildi.
2016’nın ilk on ülkesinde 2013’e göre tek değişiklik oldu: listeden Yunanistan çıktı, onun yerine Kuveyt girdi. Rusya’nın ilk sıradaki yeri ise değişmedi. 2016 yılında açık ara en fazla doğal gazı ve petrol ürününü bu ülkeden ithal ettik. Ayrıca yüksek miktarlarda ham petrol ve kömür de aldık. Toplamda enerji ihtiyacımızın yüzde 27,5’i Rusya’dan geldi.
İkinci sıradaki İran’dan aldığımız ham petrol ve doğal gazla enerji tüketimimizin yüzde 10,1’ini karşıladık.
Kuş uçuşu on bin kilometre mesafedeki Kolombiya, 2016 yılında en büyük üçüncü enerji tedarikçimiz oldu. Sadece kömür satın aldığımız bu ülke toplam enerji ihtiyacımızın yüzde 8,9’unu karşıladı.
Dördüncü büyük tedarikçimiz sadece ham petrol ithal ettiğimiz Irak oldu. 2016 yılında en fazla ham petrol ithalatını bu ülkeden yaptık; böylelikle enerji tüketimimizin yüzde 7,1’ini Irak’tan sağlamış olduk.
Beşinci sırayı Azerbaycan aldı. Bu ülkeden de sadece doğal gaz ithal ettik. Toplam enerji ihtiyacının yüzde 3,9’u Azerbaycan’dan alındı.
ABD, 2016 yılında yüzde 3,8 ile altıncı sıraya geriledi. Bu ülkeden kömür, petrol koku ve az miktarda petrol ürünü ithal ettik.
Listedeki yedinci sıra Kuzey Afrika’dan Cezayir’in oldu. Bu ülkeden ithal ettiğimiz LPG ve doğal gaz ile enerji ihtiyacımızın yüzde 3,5’ini sağladık.
Rusya’dan sonra en fazla petrol ürününü sekizinci sıradaki Hindistan’dan ithal ettik. Önemli petrol rezervlerine sahip olmayan bu ülke toplam enerji tüketimimizin yüzde 2,9’unu karşıladı.
Kuveyt, listeye dokuzuncu sıradan girdi. Sadece ham petrol ithalatı yaptığımız bu ülkenin enerji tüketimimize katkısı yüzde 1,9 oldu.
Petrol krallığı Suudi Arabistan 2016 yılında yüzde 1,9 ile onuncu sıraya geriledi. Dünya’nın en büyük petrol rezervlerine sahip olan bu ülkeden ham petrol ve petrol ürünü ithalatı yaptık.
***
Özetlersek;
2013 yılında her 100 birimlik enerji ihtiyacımızın 25 birimini kendimiz üretmiş, 64 birimini sadece 10 ülkeden almış, 11 birimini ise diğer ülkelerden ithal etmiştik.
2016 yılında ise 26 birimini kendimiz ürettik, 70 birimini 10 ülkeden aldık, 4 birimini diğer ülkelerden ithal ettik.
Rakamlar bunlar. Yorumları sizlere bırakıyorum…
Dr. Nejat Tamzok / Enerji Günlüğü / Ankara / Şubat 2018
nejattamzok@yahoo.com
Not 1 Bu yazıda, Uluslararası Enerji Ajansı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerinden yararlanılmıştır.
Not 2: Bu yazı Enerji Günlüğü için kaleme alınmıştır, başka yerde yayımlanamaz.