Enerjiciler, genç mühendisleri küstürmeyin!

Hasan YİĞİT

HASAN YİĞİT 

Değerli takip edenler bilir, bu köşede genellikle işin tekniği ve mevzuatla ilgili konulardaki yazılarım yayınlanıyor. 

Gelen tepkilerden, Enerji Günlüğü’nün sektörün neredeyse tamamı tarafından yakından takip edildiğini anlayabiliyorum. 

Bugün, biraz farklı bir konuya değineceğim. Ve bu diğer dallara göre daha yakın, hatta içinde olduğum solar cephesi ile sınırlı bir konu olmayacak. Konumuz sektördeki insan kaynağı ve yetişmiş bilinçli personel yetiştirme sorunu. 

Geçen gün genç bir mühendis arkadaşımız bana ulaştı ve derdini anlattı. Kendisiyle aynı dertten muzdarip binlerce yeni mezun genç mühendis bulunduğunu da hatırlatıp konuyu sektöre duyurup duyuramayacağımı sordu. 

Ben de bunu seve seve yapmaya çalışacağımı söyledim, yani bu genç arkadaşa söz verdim. Neticede bu genç mühendis arkadaşlar, Türkiye’nin ve sektörün geleceği. 

Onları Türkiye ekonomisine ve ülkemizin aydınlık geleceğine kazandırmak bizim boynumuzun borcu değil mi? 

Genç mühendis arkadaşımızdan gelen yazı şöyle: 

“Geleceğin yenilenebilir enerjide olduğunu söylüyoruz da insanlığımızı yenileyebiliyor muyuz?

Bugün birçok ödüle sahip firmalar bile yetişmiş personellerini haksız sebeplerle kapı dışarı edebiliyor. İşe iki defa geç kalmış, telafisi mümkün bir-iki yanlışı olmuş, binlerce kilometrelik kaynak işinde 10 cm’lik kısımda hata çıkmış, kullanılan boyada formül hatası varmış, raporunda hata çıkmış vs. kronik olmayan nedenler... 

Sonuçta sektörde firmaların büyümesini sağlayan, hayatından ve yeri geldiğinde özel hayatından feragat eden ve emek veren işçilerimiz değil mi? Bayramda, seyranda, en mutlu gününde ya da cenazesi olmuş acısı taze iken bile çalıştırdığın ya da mesaiye zorladığın da bu insanlar değil mi?

Her şeyden önce 30 işçinin üzerinde personel çalıştıran firmalar ben seni kovuyorum deyip kıdem/ihbar tazminatı ödeyerek idari ya da mavi yaka personelini işten çıkartamaz.

Bu uygulamanın yetersiz olduğunu 4857 sayılı iş kanununun ilgili maddelerinde açıkça görüyoruz. Her ne sebep ile olursa olsun hepimiz insanız önce hatamızı düzeltmeye sonra işine son vermeye karar vermek en ahlaki olanıdır.

Bir insanı ekmeğinden ederken hayallerinden, yuvasındaki huzurundan, çocuğuna alacağı önlükten, sofrasına koyacağı ekmekten edeceğimizi bilirsek daha hoşgörülü olmaz mıyız?

Zira hepimiz profesyonel ve başarılı olarak değil önce insan olarak doğduk.”

Evet, sektörde kendini göstermek isteyen, bu uğurda emek harcayıp kendini geliştirmeye çalışan bir arkadaşımızın mektubuydu bu. 

Dürüstçe, kendi eksik ve hatalarını da ortaya koyması bu arkadaşın samimiyetinin göstergesi aynı zamanda. 

Neticede; unutulmaması gereken, her ne kadar her şirketin kuruluş amacı para kazanmak olsa da, bu yapıları insanların yönettiğidir. Şirketlere sosyal sorumluluk ve duygu kazandıran nokta da tam burasıdır, yani insan malzemesidir.

İşte tam da bu yüzden hep şöyle deriz: İşin başında profesyonel yöneticiler varsa, o şirket öyle ya da böyle çok başarılı olacaktır.  Şirket kurumsal kararları onları alan yöneticilerin yazılı talimatlarıyla uygulanır. Yani şirketlerin duruşu ve kuralları, aslında yöneticilerinin hayat görüşlerinin de aynasıdır.

Durum bu olunca; ülkemiz ve bizler açısından ihtiyaç duyulan şey sadece para kazanan değil, bunun yanı sıra düzgün ve olgun kişiliklere sahip profesyonel yöneticilerdir. 

Hayatın her aşamasında yapılması gereken en önemli davranış özelliği empatidir. Yöneticilerin de konuya bu açıdan bakıp, kendilerinin emek emek yükseldiği noktaya, genç takım arkadaşlarının da yükselebilmesi ve deneyim kazanabilmesi için empati yapmaları. 

Kendilerini, genç personelin yerine koyup onlara işi öğretmesi ve daha doğru iş davranış biçimleri geliştirmeleri için destek olmaları hem kendileri, hem çalışanları hem de sonuçta şirketleri için önemli bir kazanç olacaktır. 

Unutulmaması gereken en önemli noktayı koca koca harfler ile yazıyorum... 

BİZİM İNSANIMIZ VEFALIDIR. EĞER ÇALIŞTIĞI ŞİRKETLERİ ONLARA SAHİP ÇIKAR İSE, O ŞİRKETİ KENDİ ŞİRKETLERİ GİBİ BENİMSERLER. FAKAT; İLK ADIMI ŞİRKETLERİN YÖNETİCİLERİNİN ATMASI ve PERSONELERİNİN GÖNÜLLERİNİ KAZANMASI GEREKLİDİR.

Sektörümüzdeki tüm şirketlerimizin artan karlılıklar ve başarılı işler yapmasını, personelin de kurumlarına/şirketlerine bu amaçlarına uygun şekilde MUTLU ve SAMİMİ şekilde çalışmalarını temenni ederim. Çalışanları mutlu bir şirket, aynı zamanda başarılı bir şirkettir. Unutmayın, sistemin en zayıf halkası, sistemin başarısını veya başarısızlığını belirler. Geleceğin başarılı mühendislerini sektörümüzden soğuttuğunuz zaman, sistemin de mühendisler bacağında zayıflayacağını unutmamalıyız.