Türkiye'de tarımın karşı karşıya kaldığı zorluklar, ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısını derinden etkileyen bir sürecin parçası olarak karşımıza çıkıyor. Tarımın tükendiği bu süreçte enerji sektörü de benzer şekilde ele alınmalı, çünkü enerji tarımın ve diğer sektörlerin can damarıdır. Enerji, tarım, hayvancılık, sanayi ve hizmet sektörleri gibi üretim odaklı alanların hepsiyle iç içe geçmiş durumdadır ve bu bağımlılık, doğru politikalarla desteklenmediği sürece büyük bir kriz doğurabilir.
Son yıllarda Türkiye'de enerji sektöründe yaşanan gelişmeler, tarım başta olmak üzere birçok sektörü zor durumda bırakmaktadır. Tarımda kullanılan makinelerden sulama sistemlerine kadar her alanda artan enerji maliyetleri, üreticilerin kâr marjlarını daraltıyor ve üretimi sürdürülemez hale getiriyor. Enerjiye erişimdeki zorluklar, tarımsal verimliliği düşürmekte ve maliyetleri artırmaktadır. Bu durum, tarım ürünlerinin pazara sunulmasını zorlaştırmakta ve ülke ekonomisi için büyük bir risk oluşturmaktadır.
Özellikle buğday, fındık, kavun, karpuz gibi temel tarım ürünleri enerji maliyetlerindeki artıştan doğrudan etkilenmektedir. Bu ürünlerin maliyetlerinin artması, üreticilerin ürünlerini pazara sunmasını zorlaştırmakta, hatta bazı ürünler tarlalarda çürümeye terk edilmektedir. Bu sadece üreticilerin ekonomik kaybını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda ülkemizin gıda güvenliğini de tehlikeye sokuyor.
Fındık üreticileri de bu krizden nasibini almaktadır. Taban fiyatın beklentilerin altında açıklanması, üreticileri hayal kırıklığına uğratıyor. Üreticiler, ürünlerini satmak yerine elinde tutmayı tercih ederken, artan üretim maliyetleri nedeniyle her geçen gün zarar etmektedirler. Fındık taban fiyatının 130 lira olarak belirlenmesi, bu krizi daha da derinleştiriyor. Üreticilerin emeği karşılanmadığında, tarımın sürdürülebilirliği tehlikeye giriyor.
Narenciye sektöründe de benzer bir kriz yaşanıyor. Limon gibi önemli ihracat ürünlerinde, toplama maliyetlerinin satış fiyatlarını aşması, üretim krizine neden oluyor. Limon ağaçlarının sökülmesi, narenciye sektörünün büyük bir krize sürüklenmesine yol açıyor.
Tarım ve enerji arasındaki bu kritik ilişki, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini doğrudan etkiliyor. Tarımda yaşanan sorunların çözümü için enerji sektöründe de sürdürülebilir politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Üreticilerin uygun maliyetlerle enerjiye erişimini sağlayacak ve tarımsal faaliyetleri destekleyecek bir enerji politikasına acilen ihtiyaç var. Aksi takdirde, tarımın ve diğer üretim sektörlerinin yaşadığı krizler derinleşecek ve bu durum ülke ekonomisi için ciddi tehlikeler doğuracaktır.
Türkiye'de tarımın tükenişi, enerji maliyetleri ve politikalarındaki eksikliklerle doğrudan ilişkilidir. Tarım ve enerji sektörlerinin entegre bir yaklaşımla ele alınması, ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısının korunması için hayati önem taşımaktadır. Tarımın ölmemesi ve gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için hepimizin üzerine düşeni yapması şarttır.