Enerji stratejisi nasıl belirlenmeli?

Mehmet KARA

MEHMET KARA

Enerjide proaktif davranmak... 

Eee, ne demek şimdi bu? Anlatmaya çalışalım. 

Aslında şu soruya cevap aramak istiyoruz: Türkiye enerji alanındaki stratejisini nasıl belirlemeli?

Bir kere eldeki imkanlara bakmak şart. Ama küresel gelişmeleri göz önünde bulundurmadan kurgulanacak bir stratejiye de hiç güvenilemeyeceğini bilmek lazım.

Gelecekte enerji kaynaklarından hangileri öne çıkacak, hangilerinin payı azalacak sorularına cevap bulunmalı.

İklim değişikliğine ve çevre kirliliğine karşı alınacak ekonomik ve hukuki önlemler de bu sorulara verilecek cevapları belirleyecek. Çünkü yerkürenin geleceği açısından iklim değişikliğine dur demek şart.

“Herkes bugüne kadar kirletti, biraz da biz kirletelim” diyerek işin içinden sıyrılamazsınız.

Çünkü, bugün alacağınız ya da almayacağınız kararlar ileride peşinizi bırakmaz.

“Kömürümüz var kullanalım” diyoruz. Tamam, temiz teknolojiyle değerlendirebileceksek yapalım. Ama onu yapmak maliyeti yükseltebilir.

Güneşimiz, rüzgarımız var, bunları iyi değerlendirelim deniliyor. Bunlardaki yatırım maliyeti yüksek denilse de hızla aşağı iniyor.

Üstelik elektriği saklama konusundaki çalışmalar da giderek hızlanıyor. Bugün belli bir ölçeğin altındaki tüketim birimleri, sadece güneşten üretilen elektrikle 7/24 kendi kendine idare edebiliyor.

Burada ölçek büyüdükçe ve kullanım yaygınlaştıkta birim başına yatırım maliyetleri de aşağı inecek, hiç kuşkusuz.

Tamam, ucuzlayınca yapalım da diyebilirsiniz. Hayır, öyle değil işte. Ömrünü tamamlayamadan, hatta kendini amorti edeceği süre bile dolmadan devre dışı bırakmak ya da kapatmak zorunda kalacağınız elektrik üretim tesisleri kurmak hiç de akıllıca sayılmaz değil mi?

Nereden biliyoruz bunu? Yenilenebilir enerjiye öncelik vermek gibi bir kaygı taşımadığı halde Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) gibi uluslararası bir örgüt bile raporlarında saklama teknolojileriyle yenilenebilir enerji yatırım maliyetlerinin tahminlerden çok daha hızlı şekilde aşağıya düştüğünü söylüyor.

Hadi diyelim ki elimizdeki fosil yakıtlara dayalı devasa elektrik üretim tesislerini, nasıl olsa parayı verdik diye, işletme maliyetine katlanarak çalıştırmaya devam etmeyi düşündük. Hatta, bunlarda kullanılacak kaynakların fiyatlarının düşeceğini de kabul edelim.

Yine de bunun doğru bir yaklaşım olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü, proaktif olmak lazım. Dünyadaki genel gidişat nereye ise hesabımızı buna göre yapmalıyız.

Sonuçta enerji amaç değil, rekabet gücünü artırmak için bir araçtır. Yani onu ne kadar ucuza sağlayabilirsek o kadar iyi.

Madem esas amaç rekabet gücü, ileride bu gücünüzü ortadan kaldırabilecek bazı beklenmedik önlemlerle karşılaşmak istemezsiniz değil mi? Mesela bir partneriniz sebze ve meyvenizi sınırlarından içeri sokmamak için bin dereden su getirebilir de bir şey de diyemezsiniz.

Günün birinde, fosil enerji tüketilerek üretilmiş mal ve hizmetlerinizi alamayacağını da söyleyiverir birileri.

Yani biz tedbirimizi ona göre alalım da, varsın beklenen gelişmeler biraz önce ya da biraz sonra gerçekleşsin... 

Bilmem anlatabildim mi?