Değerli okuyucu, enerji sektöründe 2020 kimin yılı olacak sorusuna yanıt vermeden önce 2020 kimlerin yılı olmayacak onu söyleyelim. Birileri şapkadan tavşan çıkaramazsa, enerjide 2020 yılının kaybedeni yerli kömüre dayalı santral işletmecileri olacaktır.
Kömürlü santrallerin baca filtresi olmadan 2,5 yıl daha çalışabilmesine izin veren yasa teklifi geçtiğimiz yılın Kasım ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş, ancak daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sürpriz bir şekilde veto edilmişti.
Ardından, yılın son gününde kapatmalar geldi. Baca filtreleri olmadığı gerekçesiyle Elbistan A, Tunçbilek, Seyitömer, Çatalağzı ve Kangal santrallerinin elektrik üretim faaliyetleri tamamen, Manisa-Soma santralinin faaliyeti kısmen durduruldu. Elbistan B, Orhaneli, Yatağan ve Çayırhan santrallerine ise geçici faaliyet belgesi verildi, 6 ay içerisinde filtre sorununu çözemezlerse bunların faaliyeti de durdurulacak.
Yerli kömür santralleri geçtiğimiz yıl Türkiye elektriğinin yaklaşık yüzde 15’ini karşılamışlardı. Bu santrallerin önemli bir bölümü özelleştirme ihalelerinden çok yüksek fiyatlarla satın alınmış, alan firmalar bankalara dövizle borçlanmışlardı. 2018 yılı döviz krizinden sonra, ancak devlet teşvikleri sayesinde ayakta kalabildiler. Halkın sağlığını doğrudan ilgilendiren filtre yükümlülükleri konusundaysa, devletimiz nasıl olsa bir çaresini bulur havasındaydılar ancak bu defa tahminleri tutmadı.
Kapatmaların etki alanı sadece termik santrallerle sınırlı olmayacak. Bu santrallere kömür temin eden işletmelerde de 2020 yılında üretim durması ya da aksamaların yaşanması kaçınılmaz. Etkilenecek olanlar arasında Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) ve Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) gibi kamu işletmeleriyle bunlar adına iş yapan çok sayıda özel sektör kömür işletmesi de bulunmakta. Dolayısıyla, 2020 yılında kömür üretimlerinin önemli oranda gerilemesi muhtemeldir.
Yerli kömürde 2020 yılı içerisinde Eskişehir-Alpu ya da benzeri yeni bir ihale ya da projenin gündeme geleceğini, gelse bile rağbet göreceğini zannetmiyorum. Bu arada, bankalara borçlarını ödeyemeyen bazı firmaların 2020 yılında havlu atmaları ya da santrallerini devretmeleri benim için sürpriz olmaz.
***
Şapkadan ikinci bir tavşanın da yenilenebilir enerji kaynakları için çıkması gerekiyor.
Kısaca YEKDEM olarak bilinen, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Yatırımları Destekleme Mekanizması 2020 yılının sonunda tamamlanacak. Bu mekanizmayla, yenilenebilir kaynaklardan (rüzgâr, güneş, jeotermal, su ve biyokütleden) elektrik üretimine ciddi alım garantileri ve fiyat teşvikleri verilmekteydi. Ancak, bu teşviklerden yararlanabilmek için işletmelerin 2020 yılı sonuna kadar elektrik üretimine başlamış olmaları gerekiyor.
YEKDEM konusundaki belirsizlik, yenilenebilir enerji yatırımlarını olumsuz etkiledi. Rüzgâr, güneş ve jeotermal toplam kurulu gücü 2017 yılında yüzde 50 ve 2018 yılında yüzde 20 civarında artarken, 2019 yılında neredeyse durma noktasına geldi.
Eğer yenilenebilir kaynakların desteklenmesine ilişkin yeni ve etkili bir düzenleme yapılmazsa, bu alandaki kan kaybının 2020 yılında da devam etmesi son derece muhtemeldir.
***
Türkiye’de su gelirleri 2019 yılında ortalamaların çok üzerinde bir artış gösterdi. Böyle olunca, hidrolik kaynaklardan elektik üretimi 2018 yılında toplam üretimin yüzde 20’si düzeyindeyken, 2019 yılında son 15 yılın en yüksek oranı olan yüzde 30 seviyesine ulaştı.
Ancak, 2019 yılının son 3 ayında denge bu sefer tersine döndü, Türkiye, ortalamaların çok altında bir yağışla karşılaştı. Yağışların bu düzeyde sürmesi durumunda, hidrolik kaynaklardan elektrik üretiminde 2020 yılında önemli düşüşler yaşanacaktır.
Şapkadan tavşanlar çıkmaz, beklenen yağışlar da gelmezse 2020’nin kazananları doğalgazcılarla ithal kömürcüler olur.
Hidrolikten elektriğin payı yağışlarla yükselip yerli kömür elektriği hormonlu büyütülünce doğalgazın elektrik üretimindeki payı 5 yıl önce neredeyse yüzde 50 düzeyindeyken 2019 yılında yüzde 18’lere kadar geriledi. Ancak, yerli kömür ve hidrolik kaynaklardaki gerilemeden doğan açığın önce doğalgaz sonra ithal kömür santralleri tarafından kapatılacağı anlaşılmakta. Doğalgaz santral işletmecilerinin 2020 yılında yüzlerinin güleceğini, ithal kömürde ise yerli kömürün tersine yeni projelerin gündeme geleceğini söyleyebiliriz.
Dolayısıyla, 2020 yılında doğal gaz ve kömür ithalatı artacaktır. Bu arada, doğal gaz ithalatı içerisinde LNG'nin payı yüzde 20’ler düzeyine kadar yükselmişti, buradaki artışın 2020 yılında da devam edeceğini öngörüyorum.
Nükleer santraller tarafında ise 2020 yılında önemli yeni bir gelişme olacağını düşünmüyorum. Ancak, Kanal İstanbul Projesi’nin ihalesiyle ilgili somut gelişmeler ortaya çıkarsa, o bölgede yoğunlaşacak elektrik ihtiyacı nedeniyle Trakya’da kurulması zaman zaman dile getirilen üçüncü Nükleer Güç Santrali’nin yeniden gündeme geleceğini tahmin ediyorum.
***
Brent petrolün varil fiyatı geçtiğimiz yıl 60-70 dolar bandında dalgalandı, Orta Doğu’da yaşanan tüm gerilimlere karşın yıl içerisinde 70 dolar’ı çok fazla aşmadı. 2020 tahminleri de fiyatların 2019 yılına yakın düzeylerde seyredeceği yönünde.
Türkiye’nin petrol tarafındaki dengeleri, Azerbaycan petrol şirketi SOCAR tarafından Star Rafinerisi’nin 2018 Ekim’inde işletmeye alınmasıyla değişmişti. Söz konusu tesisin geçtiğimiz yıl tam kapasiteye ulaşmasıyla Türkiye’nin yıllık hampetrol ithalatı neredeyse yüzde 50 düzeyinde arttı, buna karşılık motorin nafta, jet yakıtı, LPG ve petrokok gibi petrol ürünleri ithalatı ise ya azaldı ya da bazı kalemlerde tamamen sıfırlandı. TANAP’ta da proje sahibi olan SOCAR, 2020 yılında yeni bir petrokimya tesisi yatırımı hedeflemekte. Dolayısıyla, son yıllarda Türkiye enerji sektörünün en hareketli aktörlerinden biri olan SOCAR’ın adını 2020 yılında da duymaya devam edeceğiz.
***
Doğal gaz boru hatları, enerjinin sıcak konularından olmayı sürdürecek.
Rus gazını Karadeniz üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya taşıyacak olan TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı tamamlandı. Hattın iki kolundan biri Türkiye'ye, diğeri Güney ve Güneydoğu Avrupa'daki tüketicilere gaz tedarik edecek.
Yunanistan ve Kuzey Makedonya TürkAkım üzerinden Rus gazı almaya başladılar. Diğer rotada ise Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan var. 2020 yılı içerisinde bu hattın da önemli ölçüde tamamlanması bekleniyor. TürkAkım projesiyle hem Türkiye hem Bulgaristan yıllarca kullandıkları Ukrayna-Romanya güzergâhı (Batı Hattı) yerine artık TürkAkım boru hattını kullanacaklar.
Bununla beraber ABD, Avrupa’yı Rus gazına aşırı bağımlı hale getirdiği ve ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğu gerekçeleriyle Rus doğalgazını Baltık Denizi üzerinden Avrupa’ya taşıyan Kuzey Akım 2 gibi TürkAkım’a da karşı çıkmakta. Söz konusu boru hatlarını inşaa eden şirketlere yönelik yaptırımlar geçtiğimiz Aralık ayında resmen yürürlüğe girdi. Dolayısıyla, TürkAkım ve devamındaki hatlar 2020 yılı içerisinde de tartışma konusu olmaya devam edecekler.
Diğer taraftan, Azerbaycan gazını Avrupa’ya iletecek olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) geçtiğimiz yılın sonlarında Avrupa’ya bağlandı. Avrupa tarafındaki Trans-Adriyatik Boru Hattı’nın (TAP) da tamamlanmasından sonra, 2020 yılından itibaren Azerbaycan gazının Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına ulaşması bekleniyor. Böylelikle, Azerbaycan gazı ilk defa Hazar Havzası’ndan Avrupa pazarlarına doğrudan iletilmiş olacak. TANAP’la taşınacak doğal gazın 6 milyar metreküplük bölümü Türkiye’de kullanılacak, 10 milyar metreküpü ise Avrupa’ya aktarılacak.
***
Ve elbette 2020 yılının enerjide en sıcak gündemi yine Doğu Akdeniz olacaktır.
Türkiye, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz sondaj faaliyetlerine 2018 yılında Fatih Gemisi’yle başlamış, 2019 Temmuz ayından itibaren ikinci sondaj gemisi Yavuz devreye girmişti. Türkiye, bu gemilerle şimdiye kadar Doğu Akdeniz’de beş adet sondaj gerçekleştirdi. 2020 yılında ise beş sondaj daha yapılması planlanmakta. Arama yapılan alanlarda üretim ruhsatlandırma çalışmalarının da yine 2020 yılında başlatılması hedeflenmekte.
Geçtiğimiz Kasım ayının sonunda Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında deniz yetki alanlarını belirleyen bir anlaşma imzalanmış, Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanarak 8 Aralık’tan itibaren yürürlüğe girmişti. Bu girişimin, Libya’ya asker gönderme boyutu da dikkate alındığında, 2020 yılı içerisinde çok daha fazla konuşulacağı rahatlıkla öngörülebilir.
Türkiye ve Libya arasında imzalanan mutabakatın hemen sonrasında, 2 Ocak tarihinde Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs arasında EastMed olarak adlandırılan bir anlaşma imzalandı. Anlaşma kapsamında, yıllık kapasitesi 20 milyar metreküp olan bir boru hattının yapımı planlanmakta. Bu hat ile İsrail ve Güney Kıbrıs kıyılarından çıkarılan gazın Akdeniz boyunca önce Yunanistan’a oradan İtalya’ya taşınması hedefleniyor.
Bununla beraber, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasında inşaa edilecek diğer bir doğal gaz boru hattına ilişkin haberlerin de son dönemde arttığı izlenmekte. Türkiye ve KKTC arasında çift taraflı gaz taşıyabilecek böyle bir boru hattı projesinin, Suriye’nin Rus şirketlerle birlikte Doğu Akdeniz’de sondaj çalışmalarını başlattığına ilişkin son haberlerle birlikte değerlendirildiğinde, bölge jeopolitiğini değiştirme potansiyelinin bulunduğu açıktır. Dolayısıyla, bir yandan 2020 yılında Doğu Akdeniz’de yeni ve somut keşiflerin ortaya çıkacağını, diğer taraftan gerek bu hattın gerekse EastMed hattının 2020 yılında çeşitli platformlarda karşı karşıya getirileceklerini tahmin ediyorum.