MEHMET KARA
Yaklaşık birbuçuk yıl önceydi. Lisede okuyan büyük oğlum, yeni bir para türünden, sanal paradan söz etmişti.
Ben de “bırak bunları, derslerinle ilgilen, gitardaki becerilerini arttır, boyundan büyük işlere kalkışma” der gibi bakmıştım.
O günden bugüne en ünlüsü bitcoin olarak bilinen kripto paralarla ilgili çok şey duyduk. Hatta bu konuda yakın zamanda Türkiye’de de bir haber sitesinin (http://www.kriptocu.net) yayına başladığını ekleyelim.
Tabii aradan geçen bu sürede bizim delikanlının boyu beni aştı.
Aslında şimdi anlıyorum ki, sadece boyumu aşmakla kalmamış, dünyayı, gelişmeleri algılayış konusunda da beni çoktan geride bırakmış.
Yani yaşlanıyoruz!
Geçen gün enerji sektörüyle ilgili bir organizasyonun toplantı aralarında sanal paraları, sanal kontratları konuşurken bulduk kendimizi! Konunun enerji sektörüne değen kısmı da oldukça önemli ve merak uyandırıcıydı.
Eve döner dönmez bizim delikanlıyı yakalayıp sordum, ‘bitcoin’le ilgili ne biliyorsun?
Benim tamamen unuttuğum, birbuçuk yıl önceki o diyaloğumuzu hatırlattı hemen. Tabii “sende epey ilerleme var baba” der gibi baktığı da gözümden kaçmadı.
Evet, son zamanlarda giderek daha popüler hale gelen kripto paraların geleceği, sadece finans sektöründe değil, diğer sektörlerde de yoğun şekilde konuşuluyor.
Enerji sektörü oyuncuları da konuya ilişkin gelişmeleri yakından izliyor. Bunun nedeni dijital kontrat sistemlerinin, sanal paraların gelişimi. Geleceğin parası olarak da nitelendirilen marka ve çözümlerin sürekli şifreleme ve onaylama gerektirmesi. Çünkü gönderilen “paraların” gerçekliği, yerine ulaşıp ulaşmadığı, hem alıcı hem gönderici tarafından sürekli kontrol edilmek zorunda.
İşte bu süreçlerin, dünyadaki milyonlarca bilgisayarı ve/veya sunucuyu durmaksızın ve giderek daha da artacak şekilde elektrik tüketmek zorunda bıraktığı ve bırakacağı gerçeği, enerji oyuncularını da ister istemez bu konunun içine çekiyor.
Aslında elektrik üreticileri daha yüksek satış rakamlarına ulaşma beklentisiyle durumdan memnuniyet bile duyabilir. Ancak sanal para birimlerinin yol açacağı ilave elektrik ihtiyacının nasıl üretileceğinden ziyade, bunun tüketim noktalarına nasıl ulaştırılacağı çok daha önemli olabilir.
Çünkü, şebekeler sanal paraların yol açacağı ilave elektrik ihtiyacını karşılamak için yeterli mi sorusunu önümüze koyan veriler var ortada. Hollanda merkezli ING Bank’ın konuya ilişkin açıkladığı bir veri, şebekecilerin bu konuyu izlemekte çok da haksız olmadıklarının işareti gibi. ING’nin raporuna göre, tek bir bitcoin ticareti için 200 kilovatsaat (kWh) elektriğe ihtiyaç duyuluyor. Bu miktar ise neredeyse ortalama bir evin aylık elektrik ihtiyacına denk.
Peki sanal para gelecekte nelere yol açabilir?
Bildiğimiz klasik paraların arkasında devlet otoriteleri var, peki bu yeni paraların arkasında kim duracak?
Yani tarihte her kralın, kraliçenin, hükümdarın, şahın ve padişahın hükümranlığını ilan etmesinin araçlarından biri olan para, sikke basma işi günümüzde devletlerin, merkez bankalarının yaptığı bir şeydi.
O halde sanal paralar da şimdi birilerinin hükümranlığının ifadesi mi? Ya da öyle mi olacak?
Yoksa insanoğlu kripto paralar eşliğinde, klasik algılarımızla çözmekte zorlanacağımız bambaşka bir dünyaya doğru mu yelken açıyor?
Ve son bir şey. Elektrikli otomobillerin yaygınlaşmasının, elektrik şebekelerini nasıl dönüştüreceği yeni yeni konuşulurken, şimdi bir de sanal paraların ortaya çıkarabileceği ilave ihtiyaçlar da gündemimize giriyor.
Yaşayalım, görelim, izleyelim.
Mehmet KARA