Enerji piyasası dinamikleri

Haluk DİRESKENELİ

Değerli Okurlarım,

Soma felaketi, dünya çapında son 40-yılda meydana gelen en çok can kaybına sebep olmuş kazadır. Yeraltı maden sektörü işletmeciliğinde gerekli tedbirleri öncelikle alarak, iş güvenliği konusunda gelişmiş ülkeler seviyesine gelmemiz şartır. Soma`da 13-Mayıs 2014 günü meydana gelen yeraltı madeni faciasında yitirdiğimiz canlar için rahmet, milletimize başsağlığı, ve yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Soma felaketi, çıkarılan kömür yüzünden değil, zamanında alınmayan güvenlik önlemlerinden, tedbirsizlikten kaynaklanmıştır.

Yazarınız, Türkiye`de enerji ihtiyacının çözümünde kömürün çok önemli olduğuna inanır. Zengin kalorifk değerde üretilen yeraltı kömürleri termik santrallerimizde yakılmaz, daha çok endüstride kullanılır. Termik santrallerimizde, başka yerlerde değerlendirilme imkanı olmayan, fakir-düşük kalorifk değerde yerüstü açık işletme linyit kömürleri yakılır. Yeraltı kömür maden işletmeciliğinin, termik santral işletmesiyle doğrudan ilgisi yoktur.

Kömürün "ölüm tuzağı" olduğunu, enerji kaynağı olarak bir an önce uzaklaşmamız gerektiğini ifade eden görüşler var. Bunlar, "egzos gazı zehirliyor" diye otomobil kullanımını azaltmak, örneği gibi anlamsızdır, absürt benzetmelerdir. Yerli kömür bu ülkenin nimetidir, sonuna kadar kullanılması lazımdır. HES, rüzgar, güneş santralleri, enerji üretiminde alternatif değil, destekleyici kaynaklardır.

Bu yazıda elektrik piyasasındaki son gelişmeleri işleyeceğiz. 2002 yılına getirilen düzenlemeler ile devletin elektrik piyasasındaki rolü azalmaya başladı. Özel sektörün payı artırılmaya çalışıldı. Günümüzde henüz tam bir serbest piyasanın sağlandığını söyleyemiyoruz. Ancak serbest piyasa geçişinde belirli bir seviyeye geldiğimizi gözlüyoruz.

Doğalgaz kullanımı ve doğalgaza bağlı elektrik piyasası serbestleşme sürecinde, BOTAŞ tarafından 1984 yılında Rus Gazprom ile ilk doğalgaz alım anlaşması yapıldı. Cezayir ile yapılan LNG alım anlaşmaları ile gaz alımına devam edildi. Sonraki dönemlerde yapılan çeşitli alım anlaşmaları ile gaz kullanım hacmi genişledi. Özel şirketlerin dışalım anlaşmaları ve BOTAŞ’ın kontrat devirleri devreye girdi.

Elektrik piyasasında, TEK’in 1984 yılında TEDAŞ ve TEAŞ olarak ayrılması ile liberalleşme yolunda ilk adımlar atıldı. 1994 yılında Yap-İşlet-Devret (YİD) ve 1997 yılında Yap-İşlet (Yİ) kanunları ile özel sektör tarafından çok sayıda enerji üretim santralleri kurulumu başladı. 2001 yılında EPDK kuruldu. TEAŞ bölündü ve EÜAŞ, TEİAŞ ve TETAŞ olarak üçe ayrıldı. Serbest tüketici kavramı ile tüketicilere elektrik tedarikçisi seçme hakkı verildi.

2003 yılında geçilen mali uzlaştırma yöntemi ve 2006 elektrik krizi sonrasında geçilen saatlik dengeleme ve uzlaştırma yöntemi, 2010 yılında uygulamaya konulan gün öncesi planlama ile saatlik fiyatlandırmada serbest piyasaya geçiş sağlandı.

Dış kaynaklı doğalgaz arzında soğuk kış aylarında yaşanan darlık sorunlarından dolayı fiyat konusunda krizler yaşandı. Sorunların, "gün içi piyasaları" adı verilen ileri piyasalara geçiş ile aşılacağı ve ön hazırlıkları tamamlanan EPİAŞ bünyesinde gün içi piyasasına 2014 yılı sonunda geçilmesi planlandı.

Toplam kurulu gücümüz son 10 yılda 3 kat artarak yaklaşık 65.000 MW’a yükseldi. Özel sektör payı, devlet payını geçti. Toplam kurulu güçte doğalgaz ve ithal kömürlü santraller önemli yer tutmaya başladı. Doğalgazla çalışan Yap-İşlet ve Yap-İşlet-Devret santrallerinin alım anlaşmalarının yakın gelecekte bitmesi sonrası, piyasalarda yeni bir hareketlilik beklemeye başladık.

Artan sayıda rüzgar santralleriyle Türkiye’nin Avrupa’da rüzgar kurulu gücünde 10. sırada yer aldığını görüyoruz. 2023 yılı için planlanan 20.000 MW olan kurulu güç hedefnin gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor. Devlet tarafından RES için ön lisans ve izin süreçlerine getirilecek düzenlemelerle süreç hızlandırılabilecek.

Rüzgar ve güneş santrali teşvik mekanizmalarında, şirketler karbon piyasaları ile ek gelir sağlayabilecekler. Türkiye`nin enerji tüketimi yıllık %7 artarak son 10 yılda iki katına çıktı. Yatırımcı açısından büyüme tahminleri, yatırım açısından çok önem kazandı.

Yİ ve YİD santralleri, üretilen elektriği uzun dönemli elektrik alım anlaşmaları ile TETAŞ’a satıyorlar. EÜAŞ ve diğer serbest elektrik üretim şirketleri ise iki anlaşmalar veya spot piyasa yoluyla tüketicilere satıyorlar. TETAŞ, elektriği ulusal tarife ile Dağıtım ve Perakende Satış Şirketlerine satarak tüketicilere sunuyor.

Yenilenebilir enerji kaynaklardan üretilen elektrik, alım garantili (YEKDEM) fiyatından faydalanılarak perakende satış şirketine satılabiliyor.

Mevcut elektrik piyasalarında, spot olarak TEİAŞ’ta PMUM tarafından yönetilen Gün Öncesi Piyasası ve Dengeleme Güç Piyasa olarak iki kısımdan oluşuyor.

Dengeleme piyasasında mevcut durumda şefafık sorunu var. Manipulasyona açık bir yapıda olduğunu görüyoruz. Piyasa açıklık/şefaflık oranı düşük. İleriki yıllarda EÜAŞ, TETAŞ ve Yİ-YİD santral payları azaldıkça, piyasa oyuncularının daha fazla hareket edebileceği bir serbest rekabetçi yapı oluşacak.

Borsa İstanbul ve özel sektör ortaklığı ile kurulacak "EPİAŞ" ile birlikte, geçilecek gün içi piyasa ve sonrasındaki finans piyasaları entegrasyonları sayesinde daha şefaf bir yapının sağlanacağını bekliyoruz.

Tezgah üstü (Over the Counter, OTC) piyasalar olarak sınıflandırılan ikili anlaşmalar piyasasında Türkiye’deki anlaşmalar, daha kısıtlı kapasitelerde ve kısa süreler için yapılıyor. Anlaşmalar damga vergisine tabi oluyor. Katılımcı sayısı az, aracı kurum tek. Gelecek yıllarda hem katılımcı hem aracı sayısı artacak umuyoruz.

Ülkemizde henüz dar hacimli bir "Enerji Borsası" var. "Borsa İstanbul" ile daha geniş hacimli ve aktif bir piyasa olmasını bekliyoruz. Zaman içinde 21 adet dağıtım şirketinin elektrik satış işlemlerinin perakende şirketlere devredilmesi sağlanacak. Mevcut ulusal tarife yerine tedarik noktasına göre değişen bir bölgesel fiyat
yöntemine geçilmesi ve serbest tüketici limitinin sıfırlanması hedefeniyor.

Doğalgazda tamamen BOTAŞ’ın kontrol etiği bir piyasa, -ithalat, iletim, piyasa işletmesi- var. Elektrik piyasalarındaki ayrıştırmanın benzerinin doğalgaz piyasasında da yapılmasını bekliyoruz. İthalatın çoğu BOTAŞ tarafından gerçekleştiriliyor. Önümüzdeki yıllarda BOTAŞ payı azalacak.

Doğalgaz stoklama hacminin düşük olması nedeniyle arz güvenliğinde sıkıntılar yaşıyoruz. Yeni planlanan Kuzey Irak ve İsrail boru hatları, İzmir’deki yeni LNG terminali ve Marmara’daki depolama kapasite artırımı ve Tuz Gölü Yer altı doğalgaz depolama sahası ile arz güvenliğini artırmaya çalışıyoruz.

Elektrik piyasası, temel olarak fiyatın her piyasa katılımcısının saatlik olarak enerji girdisine göre maliyet bazlı teklif vermesi usulü ile çalışıyor. İkili anlaşmalarla veya YEKDEM üzerinden, üretilen elektrik enerjisini sisteme aktaran özel santraller, dengeleme piyasasında teklif vermiyorlar ama anlaşma miktarlarını ve tahmini üretimlerini sisteme iletiyorlar.

Alınan teklifer ve toplam üretim miktarının toplam talep tahminini kestiği noktada gün öncesi marjinal fiyatı oluşuyor. Oluşan enerji bedelinin üzerine kayıp Kaçak bedeli, dağıtım Bedeli, iletim bedeli, TRT payı, sayaç Okuma bedeli, KDV ve enerji tüketim vergisi gibi ek bedeller eklenerek, son tüketim bedeli bulunuyor. TRT fonuyla ilgili olarak devam eden eleştiriler var.

Elektrik ticaretinde öncelik, üretim optimizasyonu ve yakıt tedariği güvenliğindedir. Elektriğin hangi piyasada satılacağı ve fiyatın hangi zaman aralığında, ne kadar olacağı soruları daha sonra önem kazanır. Tüketim portföyü geniş tutulmalı, aynı zamanda üretim portföyünün, emreamadelik bakımından yeterli esnekliğe sahip olması sağlanmalıdır.

Kısa vade planlamalarda, santral güvenilirliğiyle talep tahmini önem kazanır. Orta vadeli planlamalarda ikili anlaşma karlılık analizleri ve uzun dönem talep tahminleri gerçekleştirilir. Daha uzun vadeli planlamalarda ise yatırım hedeferi ve nihai tüketici talep miktarlarının belirlenmesi yer alır.

Türkiye’de tedarik şirketi sayısı çok fazladır. Rekabetçi bir piyasada şirket sayısı önemlidir. Tedarikçi sayısının Avrupa’daki örneklerle karşılaştırıldığında sağlıklı bir piyasa işleyişi açısından fazla olduğunu gözlüyoruz. Zamanla bu sayının azalacağını umuyoruz. Uzun dönemde, EÜAŞ ve TETAŞ alım sözleşmeleri bitecek. Uzun dönemde tarifeler kalkacak.

EPDK’nın piyasa desteği azalacak. Perakende satış oyuncuları daha serbest rekabetçi piyasada daha hakim bir konuma gelecekler. Son kullanıcı umarız daha ucuz ve güvenilir elektriğe kavuşacak.