Enerji krizini fırsata çeviren Avrupa mı Türkiye mi?

Dr. Nejat TAMZOK

ABD ve Çin’den sonra dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Avrupa Birliği’nin (AB) enerjisi, bundan bir yıl öncesine kadar Rusya’ya göbekten bağlıydı. Tüketilen ham petrolün neredeyse üçte biri, doğal gazın yüzde 40’dan, kömürün yarısından fazlası Rusya'dan ithal ediliyordu.

Rus gazını Baltık Denizi ve Almanya üzerinden AB topraklarına taşıyacak ve enerji bağımlılığını daha da arttıracak KuzeyAkım-2 boru hattı tamamlanmak üzereydi. Başta Almanya olmak üzere çoğu Avrupa ülkesi Rusya ile enerji alanındaki işbirliğini derinleştirmekte kararlı görünüyordu.

Rusya’nın 2022 Şubat ayı sonunda başlayan Ukrayna’yı işgaliyle birlikte bu tablo tamamen değişti.

AB, Rusya’dan yapılan enerji ithalatının sınırlandırılmasına karar verdi. Önce geçtiğimiz yılın ortalarından itibaren kömür ithalatı yasaklandı. Ardından, deniz yoluyla yapılan ham petrolün ithalat yasağı 5 Aralık’ta, dizel ve jet yakıtı gibi bazı petrol ürünlerinin ithalat yasağı ise 5 Şubat’ta yürürlüğe girdi. Rus ham petrolüne 60 dolar/varil seviyesindeki fiyat tavanı ise yine 5 Aralık tarihinden itibaren devreye sokuldu.

AB, Rus gazına yaptırım uygulamadı ama Putin Avrupa’ya boru hattıyla gaz sevkiyatını büyük oranda kesti.

Bu gelişmelerin ardından, Rusya’dan Avrupa’ya fosil yakıt akışı hızla geriledi. Günlük ithalat rakamları, 2022 yılı sonunda işgal öncesinin neredeyse üçte bir seviyelerine kadar düştü. Ama asıl etki bu yılın başından itibaren ortaya çıktı: Mart ayında Rusya’dan fosil yakıt ithalatı bir yıl öncesinin yaklaşık yedide biriydi.

AB, fosil yakıt ihtiyacını Rusya dışındaki coğrafyalardan karşıladı: Doğal gaz açığı, büyük oranda ABD, İngiltere ve Norveç gibi ülkelerden yapılan ithalatla telafi edildi. Bu süreçte, ABD'den LNG ithalatı iki katından fazla arttı. Petrol, Suudi Arabistan ve ABD, kömür ise Avustralya, Kolombiya ve Güney Afrika gibi ülkelerden tamamlandı.

Bu arada; yüksek fiyatlar nedeniyle bir taraftan enerji talebi düştü diğer taraftan enerji yoğun endüstriler üretimi azalttı ya da yakıt değişimine gitti. İşgal sonrasında rüzgâr ve güneşte rekor kapasiteler devreye alındı.

Sonuçta, işgal öncesinde Rus fosil yakıtları olmadan ayakta kalamayacağı düşünülen AB, aldığı önlemlerle bu kışı çok da sorun yaşamadan atlatabildi.

Türkiye’ye gelince…

Türkiye, -Çin ve Hindistan’la birlikte- işgal sonrasında Rusya’dan fosil yakıt ithalatını en fazla arttıran üç ülke arasında yer aldı.

Türkiye’nin Rusya’dan ham petrol ve kömür ithalatı -bu ülkenin sağladığı fiyat avantajları nedeniyle- işgal öncesine göre iki katına, petrol ürünleri ithalatı ise yüzde 50’ye yakın arttı.

Ham petrolde Rusya’ya olan bağımlılık 2021 yılında yüzde 17 iken 2022 yılında bu oran iki katına yükseldi. Aynı zaman diliminde bağımlılık oranı; petrol ürünlerinde yüzde 41’den yüzde 53’e, kömürde yüzde 38’den yüzde 51’e yükseldi. Hele 2022 yılının son aylarında petrol ürünlerinde yüzde 60’lara, kömürde yüzde 70’lere kadar dayandı.

İçinde bulunduğumuz yılın ilk üç ayında ise Türkiye; Rusya’dan yapılan kömür ithalatında Çin’den sonra ikinci, ham petrol ithalatında Çin ve Hindistan’dan sonra üçüncü, petrol ürünleri ithalatında açık ara birinci sırada yer alıyor.

Aynı dönemde Rusya’dan doğal gaz ithalatında diğer fosil yakıtlar kadar ciddi bir artış olmadı. Ancak yine de 2022 yılında Rus gazına olan bağımlılık yüzde 40 gibi oldukça yüksek bir seviyede gerçekleşti.

Rusya-Ukrayna Savaşı, enerji güvenliğinin ülkeler için ne kadar önemli olduğunu başta AB olmak üzere herkese yeniden hatırlattı. Günümüz dünyasında, enerjide taşıma suyla değirmeni döndürmenin giderek daha da zorlaşacağı, yerli kaynaklar yerine ithalata ağırlık verilmesinin bedelinin ağır olabileceği bir kez daha görüldü.

Bu süreçte AB, enerjide Rusya’ya olan bağımlılığını bitirdi, krizden enerji güvenliği çok daha güçlenerek çıktı. Birliğin mevcut kararlı tutumu dikkate alındığında, bu sürecin geri döndürülmesinin artık pek mümkün olamayacağını tahmin etmek zor değil. Bundan sonra, Avrupa’nın fosil yakıtlardan daha temiz enerji biçimlerine geçiş sürecinin daha da hızlanacağını, bu gelişmenin küresel enerji dengelerine ciddi etkileri olacağını söyleyebiliriz. Dahası, enerjide dışa bağımlılığını giderek azaltan bir Avrupa’nın dış politika davranışlarında da önümüzdeki dönemlerde ciddi değişiklikler bekleyebiliriz.

Bununla birlikte, Avrupa enerji güvenliğini tahkim ederken Türkiye’nin tamamen farklı davrandığını elimizdeki verilerden görebiliyoruz. Enerjide zaten büyük oranda Rusya’ya bağımlı olan Türkiye, krizle birlikte Rus fosil yakıtının en büyük alıcılarından biri haline geldi ve bağımlılık düzeyini çok daha olumsuz bir noktaya taşıdı.

Sonuç olarak, mevcut krizde iki farklı politika davranışını gözlemledik: AB, Rusya’dan ithalatı sınırlandırarak enerji güvenliğini öncelemeyi, Türkiye ise kısa vadeli fiyat avantajlarından yararlanmak amacıyla fosil yakıt ithalatını arttırmayı seçti. Acaba, hangi taraf bu krizi fırsata çevirmiş oldu? Bu sorunun cevabını siz değerli okurlara bırakıyorum.

Ankara/Mart 2023

Kaynaklar

British Petroleum, 2023. BP Energy Outlook, 2023 edition.

British Petroleum, 2022. Statistical Review of World Energy.

Centre for Research on Energy and Clean Air (CREA). 2023. One year on, who is funding Russia’s war in Ukraine? https://energyandcleanair.org/publication/one-year-on-who-is-funding-russias-war-in-ukraine/

EPDK, 2023. Doğal Gaz Piyasası Sektör Raporları, https://www.epdk.gov.tr/Detay/Icerik/3-0-95-1007/dogal-gazaylik-sektor-raporu

EPDK, 2023. Petrol Piyasası Sektör Raporları, https://www.epdk.gov.tr/Detay/Icerik/3-0-104-1008/petrolaylik-sektor-raporu

Eurostat, 2023. From where do we import energy? https://ec.europa.eu/eurostat/cache/infographs/energy/bloc-2c.html#:~:text=Russia%20is%20the%20main%20EU,and%20Nigeria%20(both%206%20%25).

TÜİK, 2023. Dış Ticaret İstatistikleri, https://data.tuik.gov.tr