MEHMET KARA
Enerjide dışa bağımlılık konusunda üç aşağı beş yukarı benzeri rakamlar telaffuz ediliyor. Aslında Ton Eşdeğeri Petrol (TEP) ya da kilovatsaat (kWh) cinsinden enerjide dışa bağımlılık konusunda dört başı mamur yeni bir hesaplama yapılıp anlaşılır şekilde ortaya koyulmalı. Önümüzdeki dönemde böylesi net ve anlaşılır bir hesaplamanın yapılması umudunu dile getirip devam edelim.
Şimdi, Türkiye’nin enerjide yüzde 70’in üzerinde dışa bağımlı olduğu konusunda hemen hemen herkes mutabık görünüyor.
Peki olağan ekonomik şartlar altında bir pazarda az bulunan ürün ya da hizmetin fiyatı, bol bulunan ürün ya da hizmetler karşısında görece pahalı olmalı değil mi?
Evet, öyle.
Peki Türkiye’de bu böyle mi?
Bir bakalım.
Elbette tüm ekonomi aktörleri, kendileri için ana girdi kalemleri arasında ilk sıralarda yer alan enerjinin ucuz olmasını ister.
Ya kamu otoritesi ne yapar?
Tabii ki ülkedeki üretici sektörlerin yüksek rekabet gücüne sahip olup ihracat yaparak ekonomiye dış alem geliri sağlaması kaygısıyla hareket eder. Yani üretim maliyetlerini düşürme çabaları çerçevesinde enerji fiyatlarının da düşük kalması için çabalar.
Ama bu çabaların da bir sınırı olmalı değil mi? Öyle ya, dörtte üçünü dışarıdan getirdiğiniz bir ana girdi söz konusu. Öncelikle bunu kullanarak elde edeceğiniz katma değerin ne olduğuna bakarsınız. Şayet, bir nihai ürünü ortaya çıkarırken elde edeceğiniz katma değer, bu amaçla kullanacağınız enerjiye ödeyeceğiniz ithalat faturasının üzerindeyse ortada bir sorun var demektir.
Örneklerle ilerleyelim. Yanlış anlaşılmasın, rakamlar ve sektör adları afakidir. Diyelim ki mermer üreticilerine rekabet avantajı sağlasınlar diye ucuz motorin veriyorsunuz. Eğer mermer ihracatından elde edeceğiniz döviz girdisi, petrole ödeyeceğiniz ithalat faturasını karşılamayacaksa bunun bir anlamı olmaz.
Aynı şekilde, görece yüksek enerji tüketen fayans, seramik ve porselen üretim tesislerine düşük fiyattan elektrik kullanma imkanı tanırken de bir ölçünüz olmalı. Bir kere, söz konusu sektörlerin elektrik ihtiyacını Rusya, İran ve Azerbaycan’dan ithal ettiğiniz doğalgaz ya da Kolombiya, Güney Afrika ve Avustralya’dan ithal ettiğiniz kömür ile üreteceğinizi aklınızdan çıkarmamalısınız.
Benzeri bir karşılaştırma, enerji yoğun bir sektör olarak bilinen demir çelik için de yapılabilir, yapılmalı. Dışarıdan ithal ettiğiniz enerjiyle yine dışarıdan ithal ettiğiniz hurda demiri işleyip sonra bundan yüksek ihracat geliri elde etmeye çalışmak ne kadar anlamlı diye sormak lazım.
Özetle sevgili okuyucular, bazı sektörlerin temsilcilerini kızdırma pahasına bunları dile getirmek zorundayız.
Enerji kaynaklarında dışa bağımlı bir ülke olarak, bu kaynakların ya da türevlerinin içerideki fiyatını yapay yollarla ucuz tutarak ülkeye rekabet gücü kazandıracağımızı zannetmeyelim.
Benzinim, mazotum, otogazım, tüpgazım, doğalgazım ucuz olsun demek elbette hakkınız. Ama petrol zengini bazı Ortadoğu ülkelerinin haline bakın! Enerjiyi bol bulunca gelişmiş, rekabençi ülke olmuyorsunuz.
Gerçek rekabet gücü teknolojiden, verimlilikten, yenilikten, inovasyondan geçer…
Mehmet KARA - Enerji Günlüğü