DR. NEJAT TAMZOK
Türkiye’nin enerji ithalatı yüzyılın başında da az değildi.
2000 yılında -ihracat miktarları düşüldükten sonra kalan- net ithalatta dünyadaki yerimiz; doğal gaz ve kömürde on birincilik, petrolde on dördüncülüktü. Son toplamda ise Türkiye, net enerji ithalatı en yüksek on birinci ülke konumundaydı.
Enerji ithalatımız sonraki yıllarda da hız kesmedi ve sıralamadaki yerimiz giderek yükseldi.
15 YILDA 4 KAT ARTIŞ
Doğal gaz ithalatımız son 15 yılda neredeyse 4 kat arttı ve Türkiye sıralamada 6 basamak birden yukarı çıktı: 2015 yılı itibariyle; Japonya, Almanya, İtalya ve Çin’in ardından dünyanın net doğal gaz ithalatı en yüksek beşinci ülkesi oldu.
Aynı dönemde kömür ithalatımız yaklaşık 3 kat arttı. Net kömür ithalatı sıralamasında dört basamak yukarı çıkarak yedinci sıraya yerleştik.
Petrol ve petrol ürünleri net ithalatında ise 2015 yılında on üçüncü sıraya geldik.
Toplamdaki yerimiz ise yüzyılın başına göre bir basamak artışla 2015 yılında onunculuk oldu.
Bundan sonra ne olur? Türkiye’nin net enerji ithalatındaki sıralaması gelecekte nasıl şekillenir?
40 MİLYON TON PETROL İTHALATI
Konutlarda doğal gaz kullanımının önümüzdeki birkaç yıl içerisinde belirli bir doygunluk seviyesine ulaşacağı söylenebilir. Elektrik üretimindeki payının ise son iki yılda azalma eğilimine girdiği görülmekte. Mevcut politika belgeleri de bu eğilimi desteklemekte. Bununla beraber, bir taraftan elektrik üretimi amacıyla alınan lisans stoku diğer taraftan sanayi sektörlerinde hala önemli bir kullanım potansiyelinin mevcut olması aynı eğilimin önümüzdeki dönemlerde de sürüp sürmeyeceğine ilişkin soru işaretleri yaratmakta. Bu nedenle Türkiye’nin doğal gaz ithalatındaki yönü henüz oldukça belirsiz görünüyor.
İthal kömürün ısınma ve sanayide tüketimi –resmi rakamlara göre- yıllardır yaklaşık aynı seviyede kaldı. Buna karşın elektrik üretimindeki kullanımı hızla arttı. Elektrik santrallerinin yüksek talebi nedeniyle kömür ithalatındaki artış oranı son üç yılda yüzde 40 düzeyinde oldu. İnşaat halinde olan ve lisans bekleyen ithal kömür santrallerinin sayıları ve kapasiteleri dikkate alındığında, kömür ithalatımızın yedincilikten daha üst sıraları görmesi hiç de sürpriz olmayacaktır.
Net petrol ve petrol ürünleri ithalatımız 2000 yılından bu yana yaklaşık 30 milyon ton civarlarında seyretti. Bununla beraber, –düşen fiyatların da etkisiyle- net ithalatın son üç yılda hızla yükselerek 40 milyon tonun üzerine çıktığı gözlenmekte. Bu eğilimin sürmesi halinde, net petrol ithalatında dünyanın ilk onu içerisine girmemiz muhtemeldir.
TEKNOLOJİ AĞIRLIKLI SEKTÖRLERE ÖNCELİK
Türkiye, enerji zengini bir ülke değildir. Petrol ve doğal gaz kaynakları son derece sınırlıdır. Kömür rezervleri ise –özellikle kalite sorunları dikkate alındığında- ülkenin devâsa enerji ihtiyacına sadece sınırlı bir katkı sağlayabilir.
Dolayısıyla enerji ithalatımız artmaya devam etmektedir.
Bununla beraber, enerji ithalatının taşıdığı yüksek fiyat riski göz ardı edilmemeli ve üç fosil kaynağın fiyatlarında çok yakın bir geçmişte bugüne göre 2-3 kat yüksek fiyat düzeyleriyle karşılaşıldığı unutulmamalıdır. Söz konusu fiyat seviyelerinin tekrarlanması durumunda en fazla zararı görecek ülkeler arasında Türkiye’nin de bulunacağı açıktır.
Bu noktada yerli ve yenilenebilir kaynaklara öncelik verme yönündeki politikalar doğrudur. Ancak, enerjide ithalat bağımlılığının azaltılması, asıl olarak, aşırı enerji tüketimini gerektiren mevcut sanayileşme profilinin yerine inovasyonun, bilgi ve yüksek teknolojinin öne çıktığı düşük enerji yoğunluklu ekonomik faaliyetlerin hedeflendiği yeni bir ekonomik büyüme modeliyle mümkün olabilecektir.
Dr. Nejat TAMZOK - Ankara/Temmuz 2017
nejattamzok@yahoo.com