Enerji için koalisyon seçenekleri

Dr. Nejat TAMZOK

Bir önceki yazımda, 7 Haziran seçimleri sonrasında enerji yönetiminde oluşabilecek değişimleri, iktidar ya da iktidar ortağı olması en muhtemel dört partinin seçim beyannameleri üzerinden değerlendirmiştim.
Bu defa, yine seçim beyannamelerinden, enerjinin hangi alanında bu dört partiden hangilerinin ortaklık yapabileceğini ya da hangilerinin birbiriyle ters görüşte olduklarını anlamaya çalıştım.
Sonuçlar aşağıda.

ÜÇ PARTİ ARASINDA UYUM KOLAY

Öncelikle, beyannamelere bakılırsa; AKP, CHP ve MHP arasında temel ilkelere ilişkin önemli sayılabilecek farklar bulunmuyor.
Her üç parti de enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasını, ithalatta kaynak ve kaynak ülke çeşitliliğinin sağlanmasını, yerli ve yenilenebilir kaynaklara öncelik verilmesini, tüketiciye sürekli, kaliteli, güvenli ve ucuz enerji arzının sağlanmasını, enerji verimliliğinin her alanda arttırılmasını, enerjinin çevre ve insan sağlığına zarar vermeden üretilmesini ve tüketilmesini hedefliyorlar.
Bununla beraber, bu üç parti enerjiyi ticari bir alan olarak tanımlarken, HDP, enerji projelerinin sermaye birikimi amacıyla yapılmasına karşı çıkıyor.
Dolayısıyla, enerji alanında AKP, CHP ve MHP arasındaki ortaklıklar en azından detaylar düzeyinde “görüşülebilir” noktadayken, belirtilen radikal formülasyonu nedeniyle, HDP’nin muhtemel ortaklıklar arasına girmesi en başından zor görünüyor.
Gelelim detaylara…

DOĞALGAZA BAKIŞTA MHP-CHP MUTABIK

Doğal gazın elektrik üretimindeki kullanım payının azaltılmasına beyannamelerinde vurgu yapan CHP ve MHP’nin bu alanda daha rahat bir ortaklık yapabileceği anlaşılıyor.
BOTAŞ ve TPAO’nun birleştirilerek doğal gaz ve petrol arama, üretim, iletim, rafinaj, dağıtım ve satış faaliyetlerinin bütünleşik bir yapı içerisine alınması da iki partinin bu alanda mutabık olduğu bir başka husus.
Doğal gaz depolama kapasitesinin arttırılması konusunda ise AKP, CHP ve MHP tamamen aynı fikirde.

KÖMÜRE BAKIŞTA MHP-AKP BENZERLİĞİ

Her ikisi de yerli kömür kaynaklarının “azami düzeyde” değerlendirilmesini ve bu amaçla teşviklerden yararlanılmasını hedefleyen AKP ile MHP bu alanda sorunsuz bir işbirliği yapabilir.
CHP ise linyit kaynaklarımızın öncelikle elektrik enerjisi amaçlı değerlendirileceğini, kömür alanlarının havza madenciliği kavramı temelinde yeniden projelendirileceğini, sektörde taşeron aracılığıyla faaliyet gösterilmesine izin verilmeyeceğini ve kömür işletmeciliğinde kamunun etkin kılınacağını kayda geçirerek diğer iki partiden farklılaşıyor. CHP’nin kömür alanındaki bir diğer farklılığı ise ithal kömüre dayalı santrallere kısıtlamalar getirerek, bunların elektrik üretimindeki payını kademeli olarak azaltmayı hedeflemesi.

YENİLENEBİLİR ENERJİDE HEPSİ HEMFİKİR

Yenilenebilir enerji alanında dört partili bir ortaklık sorunsuz işleyecektir.
Dört parti de; güneş, rüzgâr ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji ve elektrik tüketimi içindeki payını hızla arttırmak ve bunu teşvik etmek konusunda mutabık görünüyor.
Bu alanda, yurtiçi biyoetanol ve biyodizel üretiminin artırılması, çöp gazı ve biyogaz üretilmesi, kentsel atık ve tarımsal artıklardan enerji elde edilmesi, atık yağların değerlendirilmesi gibi seçeneklere MHP beyannamesinde özel vurgular bulunmakta.

CHP-MHP-AKP’DEN HES’LERE BENZER BAKIŞ

Hidrolik kaynaklar konusunda üç partili bir koalisyonun ciddi bir sorun yaşayabileceğine dair herhangi bir somut veri beyannamelerde bulunmuyor. Her üç parti de su kaynaklarının elektrik üretimindeki kullanımının arttırılmasını hedeflemekte.
CHP ve MHP’nin seçim beyannamelerinde hidroelektrik santrallerin çevreye etkilerine ilişkin özel vurgular bulunmakta. CHP; havza planlaması kapsamında yer almayan, ÇED ölçütlerine uymayan, eko-sistemi tahrip eden hiçbir HES projesine onay verilmeyeceğini beyan ederken, MHP de hidroelektrik santral yapımına ilişkin olarak toplumda oluşan duyarlılığı gözeten yeni bir yaklaşım geliştirileceği ve ekosistemi tahrip etme riski bulunan projelerin projelendirme aşamasında takibinin yapılacağını belirtmekte.
Bununla beraber, benzer vurgular AKP’nin beyannamesinde de bulunmakta. AKP, “küçük hidroelektrik santrallere ilişkin çevre duyarlılığını en üst düzeyde hayata geçirme ve bu amaçla gerekli düzenlemeleri hızlı bir şekilde yaparak etkili bir şekilde uygulama” hedeflerine beyannamesinde yer vermiş.

İDEAL NÜKLEER KOALİSYONU: AKP-MHP

Beyannamelere bakılırsa, nükleer enerji konusunda AKP ve MHP sorunsuz bir koalisyon ortaklığı yapabilir.
Bu alanda somut adımlar atan AKP, Akkuyu’da 4.800 MW ve Sinop’ta ise 4.480 MW gücünde 2 adet nükleer santralın yapılması için uluslararası anlaşmaları imzaladı. Ayrıca, üçüncü nükleer santral için de girişimleri başlattı. MHP ise nükleer santraller kurma hedefini seçim beyannamesinde açıkça kayda geçirdi. Üstelik mevcut nükleer santral projelerine de ciddi bir itirazı bulunmuyor.
Buna karşın, söz konusu koalisyona CHP’nin de katılması pek mümkün değil. Her ne kadar CHP’nin seçim beyannamesinde nükleer teknolojiye “kategorik olarak” karşı olunmadığı belirtilmekteyse de, Akkuyu anlaşmasının enerji bağımlılığını artıracağı ve güvenliği şüpheli olduğu için mümkün olursa iptal edileceği ifade edilmekte.
HDP ise nükleer enerji projelerine tamamen karşı.

MHP ENERJİ VERİMLİLİĞİ FONU KURACAK

Enerji verimliliği alanında AKP, CHP ve MHP ortaklığı kesinlikle mümkün.
Bu alanda üç partinin hedefleri de neredeyse tamamen aynı. Birincil enerji yoğunluğunun azaltılması, enerji tüketimi düşük, katma değeri yüksek sanayi dallarına öncelik verilmesi, enerji verimliliği yüksek ürünlerin teşvik edilmesi, binalarda enerji tüketiminin azaltılması, ulaştırma sektöründe enerji verimliliğinin sağlanması, enerji verimliliğinin yaygınlaştırılmasına yönelik teşvik ve finansman modellerinin geliştirilmesi, termik santrallerde ve sanayide atık ısılardan yararlanılması, dağıtık enerji uygulamalarının yaygınlaştırılması bunlar arasında sayılabilir.
Bu alanda, Enerji Verimliliği Fonu kurulmasına ilişkin MHP’nin özgün bir önerisi var. Enerji verimliliğinin ülke genelinde teşvik yoluyla yaygınlaştırılması için finansal destek sağlayacak söz konusu fon ile enerji verimliliği danışmanlık şirketlerine aktif destek sağlanması hedeflenmiş. Bununla beraber, bu farklı önerinin üçlü koalisyonu bozması pek mümkün görünmüyor.

CHP VE MHP’DEN YERLİ İMALAT VURGUSU

Aynı şekilde, enerji sektöründe Ar-Ge faaliyetleri konusunda da üç parti arasında rahat bir işbirliği yapılabilir. Üç partinin beyannamesinde de bu konuya ilişkin benzer birçok hedef bulunmakta.
Bununla beraber, AKP’den farklı olarak CHP ve MHP, enerji sektöründe yerli imalatın geliştirilmesi ve bu amaçla kamunun öncülük yapma hedefine özel vurgu yapmışlar.

ULUSLARARASI PROJELERE BAKIŞ

Uluslararası enerji projeleri konusunda, üç partinin uyuşmazlık yaşadığı bir konuya beyannamelerde rastlanmıyor. HDP ise bu konuya hiç değinmemiş. Bu nedenle, bu alanda; AKP, CHP ve MHP’nin ortaklık yapmaları mümkün.
AKP ile MHP, TANAP projesi konusunda mutabıklar. Bununla beraber, MHP’nin beyannamesinde Samsun-Ceyhan boru hattı projesine yapılan vurgu AKP’nin beyannamesinde yok. Aynı şekilde, AKP beyannamesinde hedeflenen Trans Adriyatik Doğal Gaz ve Irak-Türkiye Doğal Gaz boru hattı projelerine de MHP beyannamesinde yer verilmemiş. CHP ise bu konuyu, “Orta Asya Cumhuriyetleri’nin doğalgaz gibi enerji kaynaklarını Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve başka pazarlara ulaştırılması için çaba harcayacağız” şeklinde genel ifadelerle geçmiş.

MHP TÜRK ENERJİ TİCARETİ BİRLİĞİ ÖNERİYOR

AKP’nin beyannamesinde yurt içi ve yurt dışı petrol ve doğal gaz aramaları ile üretimi konusuna özel vurgu yapılmış. MHP ise Ceyhan’ın uluslararası bir enerji dağıtım merkezi olmasını önemli görmüş. MHP, ayrıca, Doğu Akdeniz Havzası’ndaki enerji rekabetinde aktif biçimde rol alınmasını, zengin enerji kaynaklarına sahip Türk cumhuriyetleriyle birlikte bir “Türk Enerji Ticareti Birliği” kurulmasını kayda geçirmiş.

CHP’DEN KAMU ENERJİ YÖNETİMİNE NEŞTER HEDEFİ

Özelleştirmelere gelince, bu alanda AKP ve MHP’nin fazla bir sorun yaşamayacakları anlaşılıyor. AKP, sektördeki özelleştirme uygulamalarına devam edileceğini ifade ederken, MHP’nin de bu konuda herhangi bir itirazı bulunmuyor.
CHP ise, bir yandan kamunun enerji sektörüne yatırım yapmasını kısıtlayacağını belirtirken, diğer taraftan enerji sektöründe kamu kurumlarını küçültme, parçalama, işlevsizleştirme ve özelleştirme politikalarına son vermeyi, ayrıca EÜAŞ, TEİAŞ, TEDAŞ ve TETAŞ’ı birleştirmeyi hedeflemiş.
Bu konuda HDP’nin yaklaşımı ise diğerlerinden çok daha farklı. Özelleştirmelerin durdurulacağını ve KİT’lerdeki bürokratik işleyişin demokratikleştirilerek, işçilerin ve sendikaların üretim üzerinde söz hakkı sahibi olmasının sağlanacağını kayda geçirmiş.

MUHALEFETTEN TÜKETİCİYE DESTEK SİNYALLERİ

Son olarak, tüketicilere enerji yardımlarıyla ilgili CHP, MHP ve HDP’nin benzer yaklaşımları bulunmakta.
CHP, 4 kişilik yoksul bir aile için aylık 230 kilovatsaat elektriği ücretsiz sağlayacağını taahhüt ederken, MHP, aylık 200 kilovatsaatin altında elektrik tüketen ailelere yüzde 75 indirim sözünü vermiş. HDP ise her eve aylık 180 kilovatsaat elektriği ücretsiz vereceğini ve ayrıca ısınma desteği sağlayacağını belirtmiş.
Başka vaatler de var. CHP, kömür yardımı yerine yoksul ailelere ücretsiz doğal gaz temin etmeyi ve benzindeki yüksek vergileri düşürerek benzin fiyatlarını azaltmayı; MHP ise hane halkının tükettiği enerjinin birim fiyatlandırmasında farklılaştırmaya gitmeyi ve vatandaştan elektrik kayıp-kaçak bedeli, sayaç okuma ve benzeri tüketime bağlı olmayan maliyetleri faturaya yansıtmamayı hedefliyor.
Muhtemel koalisyonlar böyle.
Şimdiden hayırlı olsun diyelim.

Dr. Nejat Tamzok
Ankara, Mayıs 2015
e-Posta: nejattamzok [ @ ] yahoo.com