Geçtiğimiz hafta başlayan Azerbaycan-Ermenistan çatışmasını çoğunluk yeni bir haber olarak algıladı. Oysa bölgeyi yakından izleyenler için bu pek de şaşırtıcı bir gelişme değildi. Öteden beri bölgeden, iki ülke arasındaki çatışma ve saldırı haberleri gelir. Özellikle Bakü yönetimi zaman zaman, Ermenistan işgali altındaki kendi toprakları üzerinden kendi askerlerine ve sivil vatandaşlarına yönelik saldırılar geldiğini duyurur. Bu tür haberler özellikle bu yıl başından beri daha da yoğunlaşmıştı.
Son gelişmeler, enerji sektörü tarafından da yakından ve dikkatle izleniyor. Ve bu konuda ilk akla gelen soru hiç kuşkusuz, bölgedeki petrol ve doğalgaz boru hatlarının gelişmelerden nasıl etkileneceği idi. Çünkü Azerbaycan’dan Türkiye’ye uzanan üç boru hattı var. Bunlar Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Bakü-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı ve Güney Gaz Koridoru denilen ve Türkiye tarafındaki parçasını TANAP’ın oluşturduğu hat.
Ve bingo! Çatışma haberlerinin hemen ardından Enerji Günlüğü’nde yayınlanan Birol Oğuz imzalı değerlendirmede, Ermenistan’ın Azerbaycan sınırının bugüne kadar hiç saldırmadığı bir kesimine, enerji nakil hatlarının geçtiği Tovuz bölgesindeki kısmına saldırdığı bilgisi yer alıyordu. Yoksa Erivan yönetimi bu hareketiyle Bakü’ye boru hatların güvende değil mesajı mı vermek istiyordu?
Şayet iki ülke sınırının Tovuz kesimine saldırılmasının arkasında böyle bir yaklaşım varsa bu durum Ankara’yı da en az Bakü kadar ilgilendirirdi.
Çünkü boru hatları olağan dönemlerde ticari varlıklardır. Ancak ticaretin engellenmesi riski gündemdeyse bu hatlar hemen siyasi bir varlık karakterine bürünüverir. Bunun bir sonraki aşaması ise boru hatlarının askeri unsurlara dönüşüvermesidir. Aslında o anda dönüşmez, askeri pencerede bakanlar her zaman bu varlıklara dair stratejiler geliştirip, çeşitli senaryolar üretir ve bunlara yönelik hazırlıklı kalmanın yoluna bakarlar.
2014 yılında Irak ve Suriye ile ilgili gelişmelerin enerji nakil hatları üzerindeki olası etkileri üzerine bir değerlendirme yapmıştık. “Her bir boru parçası stratejik” başlıklı o değerlendirmeyi şu linkten (https://www.enerjigunlugu.net/her-bir-boru-parcasi-stratejik-9144yy.htm) okuyabilirsiniz.
Özetle, sınır aşan herhangi bir enerji nakil hattı projesi hayata geçirilene kadar eldeki tüm seçeneklerden sadece biridir. Oysa hayata geçirildiği anda ekonomik, ticari, siyasi ve ötesi askeri/stratejik varlığa dönüşüverir. Çünkü bir boru hattı devreye alındığı anda kartlar yeniden karılır.
Azerbaycan’dan gelip buradan dünya pazarlarına uzanan boru hatları sadece Türkiye’yi değil, içinden geçen enerji kaynağını üreten, ileten, alan ve satan kimler varsa tamamını ilgilendirir. Yani bölgedeki çatışmaların boru hatlarına vereceği zararın varabileceği boyutu bunları dikkate alarak değerlendirmekte fayda var.