Enerji devriminin itici gücü: BlockChain - Zafer ARIKAN

H. Zafer ARIKAN

H. ZAFER ARIKAN 

Son zamanlarda “blockchain” sözcüğünü çok sık duyuyoruz. İlk kez “Bitcoin” ile gündeme gelen bu terim ne ifade ediyor ya da ne anlama geliyor? Bize hangi kolaylıkları ve fırsatları sunuyor. Ve nihayet, hayatımızda neleri değiştirecek? 

Son sorudan başlayacak olursak, blockchain’in neleri değiştireceğini henüz tam olarak bilmiyoruz. Her ne kadar çocukluk dönemini yaşadığı söylense bile, daha şimdiden önemli adımlar attı ve değiştirdiği pek çok şey var. Bundan sonra neler yapacağını hep birlikte göreceğiz ve yaşayacağız. Özellikle de enerji dünyasını nasıl etkileyeceğini ve nasıl değiştireceğini... 

Önce, bilmeyenler için kısa bir bilgi verelim. Blockchain, şifrelenmiş işlem takibi sağlayan ve dağıtık veri tabanına dayanan bir teknoloji. Zincirleme bir modelle inşa ediliyor ve kırılamıyor. Bu özellikleri, onun sadece finansal işlemlerde değil, finansal olmayan işlemlerde de kullanılmasını mümkün kılıyor. Örneğin, sağlık hizmetleri, hukuk ve mevzuata ilişkin çalışmalar, devlet/ vatandaşlık hizmetleri, dijital kimlikler, Nesnelerin İnterneti (IoT), Siber Güvenlik, uluslararası ticaret, tedarik zinciri yönetimi, sigortacılık hizmetleri ve tabii ki enerji... 

Blockchain’in bizi ilgilendiren en önemli özelliklerinden birisi, bir önceki Enerji Günlüğü yazımızda sözünü ettiğimiz gibi, bir otoriteye ihtiyaç duymaması. Yani bir merkeze bağlı olmaksızın işlem yapılmasına izin vermesi. Bir başka ifadeyle desantralizasyon (Decentralisation). 

Bu sayede işlemler iki uç nokta arasında (kişi veya kuruluş ya da makine)doğrudan yapılabiliyor. Bu özelliği aynı zamanda hem maliyetleri düşürmeye yarıyor hem de işlemlerin hızlı bir biçimde gerçekleşmesini sağlıyor. 

İkinci önemli özelliği ise işlemlerin pek çok farklı nokta tarafından kontrol edilebilmesi ki bu özelliğiyle bir taraftan işlemlerde güvenliği sağlarken diğer yandan da kullanıcılar açısından güvenilirliği artırıyor. 

Üçüncü önemli özelliği de bir varlığın hangi kaynaktan çıkıp, hangi kişilerin elinden geçerek nereye ulaştığını takip edebilmek için en uygun platform olması. Tabii bu takip edilebilirlik, güvenlik riski yaratmıyor. 

Bu noktada enerji meselesine dönelim. Dünyada büyük ölçekli enerji santrallerinin artık yavaş yavaş sonuna doğru geliyoruz. Bunların yerini son derece akıllı ve doğa dostu temiz enerji sistemleri alacak. 

Bugün hala enerji üretimi fosil kaynaklı yakıtlar tarafından domine ediliyorsa da yenilenebilir enerjiye doğru çok hızlı bir geçiş var. Bu husus, çok sayıda ülkenin imzalamış olduğu 2015 Paris Anlaşması ile teyit ediliyor. Anlaşma ile enerji talabinin karşılanmasında yenilenebilir kaynakların payının önemli ölçüde artırılarak 2030 yılında yüzde 36’ya ulaşılması hedefleniyor.   

Yenilenebilir enerjiye geçişin en önemli etkenlerinden birisi, yenilenebilir enerji üretim maliyetlerinin çok hızlı bir düşüş göstermesi. Böylece, yatırımı ucuz olan ve büyük ölçek gerektirmeyen yenilenebilir enerjinin fosil yakıtların yerini almasıyla, insanoğlunun önüne, bozduğu ekosistemi yeniden ve hızlı bir biçimde düzeltme fırsatını da koymuş durumda. 

Başlıkta da belirttiğimiz gibi blockchain, enerji devriminin en önemli itici gücünü oluşturmak üzeredir. Daha önceki yazımızda belirttiğimiz karbonsuzlaştırma yani Decarbonisationçalışmalarının çok önemli bir hale gelmesi ve özellikle yenilenebilir enerji arzındaki ve enerji depolama malzeme ve teknolojilerindeki ilerlemeler, yeşil sertifika ticaretinin başlaması gibi konular bu süreci daha da hızlandıracaktır. 

Ülkemizde, özellikle güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösteren bir kısım üretici, ihtiyaç fazlası elektrik enerjisinin bir bölümünü satıp gelir elde edebiliyor. Buna karşılık, Türkiye’de henüz uygulanmamakla birlikte, yurt dışında bir kısım pilot blockchain uygulamaları vasıtasıyla insanlar, elektrik dağıtım şebekesinden satın alacakları elektriği kullanmak yerine, komşularıyla birlikte oluşturdukları yenilenebilir enerji kaynaklı çok küçük ölçekli ortak bir sistemden (micro-grid, mini şebekeler) elektrik ihtiyaçlarını karşılayıp, kendi aralarında elektrik ticareti yapabiliyor. 

Örneğin New York’ta, küçük bir enerji şirketiyle bir teknoloji şirketinin birlikte geliştirdiği micro-grid sistem üzerinden, komşular güneş enerjisinden ürettikleri enerjiyi kendi aralarında alıp satıyor. Bu ticari işlemlerin güvenilirliğini ise TransActive Grid olarak adlandırılan bir blockchain platformu vasıtasıyla sağlıyorlar. Yani işlemlerin şeffaf kayıtlarını tutuyorlar. 

Bu bağımsız ve ana sistemden izole şebeke çözümü, enerji depolama ünitelerinin de desteğiyle bir merkeze bağlı olmayan temiz enerji üreticilerini aynı zamanda tüketici (prosumer) haline getiren, tamamen yeni bir üretici veya tüketici tipini de günlük hayatımıza sokmuş bulunuyor. 

Buna benzer başka uygulamalar da örneğin elektrikli araç sayısının artmasıyla gündeme gelecek; elektrikli araçların bataryaları birer enerji depolama ünitesi gibi çalışarak özel bir blockchain platformu üzerinden kendi aralarında ve enerji ihtiyacı olan diğer tüketicilerle enerji ticareti yapabilecekler. Ayrıca, gelecekte, blockchain teknolojisi sayesinde milyonlarca su ısıtıcısı, elektrikli araç ve bataryalar, PV güneş enerji santrali, elektrik dağıtım sistemi üzerinden birbirleriyle enerji ticaret işlemlerini gerçekleştirme imkanına ulaşacak. 

Blockchain teknolojisi aynı zamanda yenilenebilir enerji alanında, kripto-paraların da hayatımızda daha çok yer almasına neden olacak. Nitekim SolarCoin(SLR)denilen ve diğer kripto paralarla hemen hemen eş zamanlı olarak 2014 yılında yaratılmış bulunan ama tam olarak onlara da benzemeyen ve 1 (bir) MWh’lik enerji miktarına karşılık gelen bu kripto para birimi şimdiden önemli bir uygulama alanı bulmuş durumda. 

Sonuç olarak blockchain, yakın gelecekte enerji dünyasında merkezi bir rol oynayacak ve enerji devriminin en önemli itici gücü olacaktır.  

H. Zafer ARIKAN - Enerji Günlüğü / 2 Nisan 2018