Enerji amaç değil araçtır!

Mehmet KARA

MEHMET KARA

Enerji zor bir oyun. Dikkatli oynamazsanız ne bugünü kurtarabilirsiniz ne de geleceği istediğiniz gibi şekillendirebilirsiniz.

Bir kere şunu asla aklımızdan çıkarmayalım: Enerji amaç değil, bir araçtır! 

Amaç değil araç olması onun önemini azaltmıyor elbette. 

Ama... 

Biz enerjiye niye ihtiyaç duyuyoruz? Yemek için değil herhalde!

Tamam, konforumuzu artırmak için kullanıyoruz.

Ama asıl mal ve hizmet üretimi için enerjiye ihtiyacımız var…

Enerjiyi ne kadar ucuza kullanabilirsek, ürettiğimiz mal ve hizmeti satarken o kadar rekabetçi olabiliriz.

O halde enerjiyi nasıl ucuza getirebiliriz?

Bunun kapitalist sistem içindeki cevabı belli: Seçenekleri çoğaltarak…

Demek ki olabildiğince her tür enerji kaynağını kullanıma sunabilmeliyiz.

Petrolü, doğalgazı, kömürü, rüzgarı, jeotermali, biyokütleyi, güneşi…

Bu da yetmez, enerji kaynaklarını olabildiğince fazla sayıda satıcıdan alabilmek lazım.

İşte hem kaynak hem de tedarikçi çeşitliliğini çoğaltabilirseniz kaliteyi ve sürekliliği de sağlamak için görece daha sağlam bir zemine sahip olursunuz.

Tamam, tüm bunları yaptınız. Her şey çözüldü mü?

Pek tabii ki hayır.

Çünkü enerjiyi nereden, kimlerden hangi yol ve yöntemlerle tedarik ettiğinizden çok, onu ne ölçüde işe yarar şekilde kullandığınız da önemli.

Yani enerji kaynaklarımız yetersiz diye hayıflanmak yerine, nereden ve nasıl tedarik edersek edelim, onu en iyi şekilde ekonomi aktörlerinin kullanımına sunabilmektir esas olan.

Kömürde, petrolde ve doğalgazda dışa bağımlılık coğrafi konumunuzun doğal bir sonucuysa oturup ağlayacak haliniz yok.

Dışa bağımlılığın olumsuz etkilerini azaltmak için sınırsız sayıda petrol ve doğalgaz tedarikçisi edinmekten başka yolunuz yok.

Fosil kaynaklarınız yetersizse yenilenebilir kaynaklara ağırlık vereceksiniz. Yani rüzgar, güneş, biyokütle ve jeotermal… Üstelik bu konuda teknoloji de sizden yana.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’na (IRENA) göre, yenilenebilir enerji maliyetleri 2025 yılında 2015’e göre güneşte yüzde 59, açık deniz rüzgarda yüzde 35, karasal rüzgarda yüzde 29 düşecek.

Bu da demektir ki, enerjide dışa bağımlılığını azaltacağız diye maliyeti hiç bir zaman azalmayacak yerli kaynakları devreye sokma işini abartmamak lazım. İhtiyatlı olma adına bazı adımlar atılabilir belki ama ötesine hiç gerek yok.

Sonuç itibariyle Türkiye fosil enerji kaynaklarında tedarikçi çeşitliliğini artırmalı, yenilenebilir kaynaklarını daha fazla değerlendirmeli, enerji üretimi ve iletimi teknolojilerine elinden geldiğince sahip olmalı.

Ve de nereden bulursa bulsun, enerjisini en iyi şekilde değerlendirmeli. Aynı miktarda elektrikle Hans ve John 5 birim mal üretirken Mehmet de en az o kadar, hatta daha fazla üretmeli. 

Mehmet KARA