Enerji alanında 2020 yılının en çarpıcı 10 olayı

Dr. Nejat TAMZOK

2020 yılına, Covid-19 virüs salgını damgasını vurdu. 2019 yılının sonlarına doğru Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan salgın, dalga dalga tüm dünyaya yayıldı ve yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Hiç hesapta olmayan bu salgın nedeniyle küresel ekonomide sert bir daralma yaşanırken, pek çok ekonomik faaliyet gibi enerji sektörleri de bu daralmadan önemli ölçüde etkilendi.

2020 yılında ülkemiz enerji sektöründe meydana gelen bana göre en çarpıcı 10 gelişmeyi, 2021 yılına ilişkin öngörülerimi de ekleyerek tarih sırasına göre listeledim.

1) Kömürlü santraller önce kapandı ama sonra hızlı açıldı

Enerjide 2020 yılı öngörülerimi aktardığım bir yıl önceki yazımda, birileri şapkadan tavşan çıkaramazsa 2020 yılında kaybedenler yerli kömür santralcileri, kazananlar ise doğalgazcılarla ithal kömürcüler olur diye yazmıştım, böyle de oldu.

2020 yılının ilk gününde, çevreyi kirlettikleri gerekçesiyle Elbistan A, Tunçbilek, Seyitömer, Çatalağzı ve Kangal santrallerinde elektrik üretimi tamamen, Soma santralinde kısmen durduruldu. Elbistan B, Orhaneli, Yatağan ve Çayırhan santrallerine geçici faaliyet belgesi verildi. Tavşanlar ise 6 ay sonra ortaya çıktı: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı incelemelerde bulundu ve santrallerin çevre yükümlülüklerini tamamladıklarına kanaat getirdi. Birkaç üniteleri dışında bu santrallerin tamamına bir yıllık geçici çalışma ruhsatı verildi. Ancak tartışmalar sona ermedi; pek çok sivil toplum kuruluşu bu santrallerin çevreyi kirletmeye devam ettikleri iddialarını sürdürdüler.

Bununla birlikte, kömüre dayalı kurulu gücümüzün neredeyse yüzde 40’ına sahip olan bu santraller 6 ay çalışmayınca, kömürlü santrallerin elektrik üretimi bir yıl öncesine göre yüzde 20 oranında geriledi. Hidrolik santrallerden elektrik üretimi de -beklenen yağışlar gelmeyince- yüzde 10’un üzerinde düşünce, bunlardan kaynaklanan açık büyük ölçüde doğal gaz ve ithal kömür santralleriyle karşılandı. İlk 11 ayda doğal gaz elektriği geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19, ithal kömür elektriği yüzde 4 arttı. Yerli kömürcülerin 2021 yılında önemli bir sorun yaşayacaklarını tahmin etmiyorum ama kuraklık tahminlerine bakılırsa hidrolik kaynaklardan elektrik üretiminin 2021 yılında da gerilemeye devam edeceğini söyleyebiliriz.

2020 yılı kömürlü santral yatırımları bakımından da kayıp bir yıl oldu. Yılın ilk 11 ayında toplam kurulu güç yüzde 3,9 artarken, yeni devreye alınan santrallerin hiçbiri yerli kömüre dayalı değildi. Daha önce ihale edilen Çayırhan B Santrali’nin yanısıra, Alpu, Dinar ya da Karapınar gibi santral amaçlı planlanan kömür sahalarıyla ilgili de kayda değer bir gelişme yaşanmadı. Elbistan Havzası’nda ise Türkiye Varlık Fonu’nun yıl boyunca yatırımcı bulma çabalarını izledik, ancak buradan da şu ana kadar herhangi bir bir sonuç alınabilmiş değil.

2021 yılında da en ciddi problemler, yeni enerji yatırımları tarafında görülecektir. Faiz oranlarında gelinen nokta dikkate alındığında, -pek çok sektör gibi- enerji sektöründeki yatırımların da bir süre rafa kalkması kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla, eğer devletten ciddi alım garantileri ya da teşvikler mevcut değilse, 2021 yılı içerisinde yeni özel sektör yatırımlarının ya da kamu ihalelerinin çok fazla gündeme geleceğini zannetmiyorum.

2) TürkAkım boru hattının açılışı yapıldı

Rus doğalgazını Karadeniz üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya taşıyan TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı’nın resmi açılışı Ocak ayı başında yapıldı.

Rus doğalgaz şirketi Gazprom'un 2017 yılında yapımına başladığı TürkAkım, her biri 15,75 milyar metreküp kapasiteli 2 ayrı boru hattından oluşuyor. Hattın ilk kolu Türkiye'nin gaz ihtiyacını karşılamakta, diğeriyse Güney ve Güneydoğu Avrupa'daki tüketicilere gaz tedarik etmekte. TürkAkım, bulunduğumuz coğrafyada enerji denkleminin en önemli bileşenlerinden biri durumunda.

Bununla beraber ABD, Avrupa’yı Rus gazına aşırı bağımlı hale getirdiği ve ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğu gerekçeleriyle Rus doğalgazını Baltık Denizi üzerinden Avrupa’ya taşıyan Kuzey Akım 2 gibi TürkAkım’a da karşı çıkmakta. Dolayısıyla, bu hatlar, 2021 yılında da enerjinin sıcak konularından olmayı sürdürecektir.

3) Enerjide yeni kamu kurumları ortaya çıktı

Yılın ilk çeyreğinde, ülkemiz enerji sektörü açısından önemli olduklarını düşündüğüm bazı kurumsal yapılar ortaya çıktı. Önce, Ocak ayında Türkiye Varlık Fonu’na bağlı TVF Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile TVF Maden Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi kuruldu. Bu iki şirketin faaliyet konuları arasında, yıllar önce kapanan Türkiye Elektrik Kurumu’nun faaliyet alanlarının neredeyse tamamı ve daha da fazlası bulunmakta. Uzun bir özelleştirme döneminin ardından yapılan bu girişimlerin, kamunun yatırımcı olarak enerji ve maden sektörlerine yeniden girme arzusundan kaynaklandığı anlaşılmakta. Bununla birlikte, bunun kapsam ve yönteminin ne olacağı noktasında daha somut verilerin 2021 yılı boyunca ortaya çıkacağını düşünüyorum.

Mart ayında ise Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ve Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü kapatılarak bunların hepsini bünyesine alan yeni bir yapı, Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu olarak kuruldu. TENMAK’ın bünyesinde; Bor Araştırma Enstitüsü, Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü, Enerji Araştırma Enstitüsü, Nükleer Enerji Araştırma Enstitüsü, Temiz Enerji Araştırma Enstitüsü ve ihtiyaç duyulacak konularda kurulacak diğer enstitüler yer alacak.

4) Petrol fiyatları gerileyince enerji faturamız da düştü

Salgının etkisiyle 2019 yılının sonlarından itibaren 65 dolar seviyelerinden aşağıya doğru hareketlenen Brent petrolün varil fiyatı 2020 yılının Nisan ayında 20 doların da altını gördü. Sonrasında, yıl boyunca 40-45 dolar bandında seyreden fiyatlar, yılın son ayına kadar 50 doların üzerine çıkamadı.

Düşük seyreden petrol fiyatlarından kazançlı çıkanlar arasında, elbette Türkiye de yer aldı. Toplam ithalat içerisinde enerjinin payı 2019 yılında yaklaşık yüzde 20 düzeyindeyken, bu oran 2020 yılında yüzde 13 seviyesine kadar geriledi. Bununla beraber, aşıların etkinliğinin salgını bir ölçüde gerileteceğini tahmin ediyorum. Bu durumda, petrol fiyatlarının yeniden 2019 yılı seviyelerine gelmesi şaşırtıcı olmaz.

5) Ve Karadeniz’de gaz bulduk

Türkiye enerji sektörünün 2020 yılındaki uzak ara en önemli gelişmesi Karadeniz’deki doğal gaz keşfi oldu.

Süreç son derece hızlı gelişti: Türkiye’nin ilk sondaj gemisi Fatih, 15 Temmuz tarihinde Karadeniz’deki Tuna-1 lokasyonunda ilk sondajına başladı, bundan sadece 5 hafta sonra aynı kuyuda 320 milyar metreküp doğalgaz rezervinin keşfedildiği duyuruldu. Ekim ayı ortalarında ise rezerv rakamı 405 milyar metreküp olarak revize edildi.

Bu arada, rezerv rakamıyla ilgili tartışmalar da oldu; bazı uzmanlar bunun üretilebilir rezerv değil, ancak brüt kaynak niteliğinde olabileceğini ileri sürdüler. Ancak, rezervin yeni aramalarla artması ve ekonomik olarak da üretilebilir olması halinde, Türkiye için olduğu kadar bölge ve Avrupa için de dengeleri değiştirebileceği söylenebilir. Bu gazın en fazla 3 yıl içinde üretilip kullanıma sunulması hedeflenmekte.

2021 yılında Karadeniz’deki aramaların daha da hızlanacağını söyleyebiliriz. Bununla ilgili yeni planlamalar yapıldı ve en az 40 sondajın daha yapılacağı duyuruldu. Türkiye’nin bir diğer sondaj gemisi Kanuni’nin de Sakarya Gaz Sahası’ndaki ilk sondajına 2021 yılının ilk aylarında başlaması bekleniyor.

6) YEKDEM için süre uzatımı geldi

Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) için Eylül ayında 6 aylık süre uzatımı verildi. Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimine alım garantileri ve fiyat teşviklerini düzenleyen mekanizmadan yararlanmak için projelerin 31 Aralık 2020 tarihine kadar devreye alınma şartı Cumhurbaşkanlığı Kararı’yla 6 ay daha uzatıldı. Karara göre; 2021 yılının ilk 6 ayında işletmeye girecek YEKDEM’e tabi üretim tesisleri için belirlenen fiyat desteği 31 Aralık 2030’a kadar uygulanabilecek. Böylelikle sektörün uzun zamandır seslendirdiği uzatma talebi yerine getirilmiş oldu.

2021 yılında 447 hidroelektrik santral, 198 rüzgâr santrali, 52 jeotermal santral, 183 biyokütle santrali ve 30 güneş santrali YEKDEM’den yararlanacak. Bu santrallerin toplam kurulu güçleri Türkiye toplamının yaklaşık dörtte birini oluşturuyor.

7) Yenilenebilir enerjinin hızı düştü

Balıkesir, Çanakkale, Aydın ve Muğla’da her biri 250 megavat gücünde rüzgâr santrallerinin kurulması amacıyla yapılan Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA-RES) ihaleleri Nisan ayında gerçekleştirildi. Buna karşın, Ekim ayında yapılacağı duyurulan toplam bin megawatt gücünde güneş enerjisine dayalı 74 adet YEKA-GES ihalesinin başvuruları 2021 yılına ertelendi. İlk olarak 2018 yılında duyurulan ihaleler önce 2020 yılının ilk çeyreğine, daha sonra aynı yılın Ekim ayına ertelenmişti. Diğer taraftan, 2.000 megawatt gücündeki rüzgâr enerjisi önlisans başvuruları, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından Eylül ayında beşinci kez ve bu defa belirsiz bir tarihe kadar ertelendi.

Yenilenebilir enerji yatırımlarının son yıllarda giderek yavaşladığı gözlenmekte. Rüzgâr, güneş ve jeotermal toplam kurulu gücü 2016 yılında 2.028 megawatt, 2017 yılında 3.600 megawatt düzeyinde arttırılırken sonraki yıllarda artış hızı giderek geriledi: 2018 yılındaki artış 2.350 megawatt, 2019’da 1.750 megawatt ve 2020 yılının ilk 11 ayında ise sadece 1.475 megawatt oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2019-2023 Stratejik Planı'nda 2020 yılı için 1.250 megawatt güneş ve 1.250 megawatt rüzgâr hedefi konulmasına karşın, ilk 11 ayda güneşte 518 megawatt, rüzgârda ise 916 megawatt kurulu güç devreye alınabildi. Bir yandan yüksek faizler diğer taraftan destekleme mekanizmasındaki belirsizliklerle birlikte yenilenebilir yatırımlarındaki kan kaybının 2021 yılında da sürmesi muhtemeldir.

8) TANAP Avrupa’yla birleşti

Azerbaycan'ın Şah Deniz 2 sahasından çıkarılan gazı Avrupa'ya taşıyacak olan Güney Gaz Koridoru'nun en önemli parçası Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) 2019 yılı Temmuz ayında hazır hale getirilmiş, aynı yılın Kasım sonunda Yunanistan sınırında Avrupa’ya bağlanmıştı.

2020 yılının Kasım ayında ise koridorun son halkası da tamamlandı ve Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı (TAP) ticari faaliyete başladı. Güney Gaz Koridoru'nun Avrupa ayağını oluşturan ve Avrupa pazarlarına yılda 10 milyar metreküp gaz akışını sağlayacak olan bu hat, Yunanistan, Arnavutluk ve Adriyatik Denizi'nden geçerek İtalya'ya kadar uzanıyor.

9) Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin üçünü ünitesi çalışma ve inşaat izni aldı

Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali olması planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin üçüncü ünitesi çalışma iznini Temmuz ayında, inşaat lisansını ise Kasım ayında aldı. 4.800 megawatt kurulu güçteki santralin dört ünitesi bulunmakta ve ilk ünitesinin 2023 yılında devreye alınması hedeflenmekte.

Sinop Nükleer Santral Projesi’yle ilgili ise 2020 yılında kayda değer bir gelişme izlenmedi, 2021 yılında da bu konuda önemli bir gelişme olacağını tahmin etmiyorum.

10) Doğu Akdeniz’de gerilim 2020 yılında zirve yaptı

Doğu Akdeniz’de karşılıklı navtex ilânlarıyla geçen 2020 yılı gerginliğin zirve yaptığı yıl oldu.

Yunanistan hükümeti, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki arama faaliyetlerini "egemenlik haklarının ihlâli" olarak niteleyerek yıl boyunca tehditkâr açıklamalarda bulundu. Yunanistan tarafının Temmuz ayında savaş gemilerini ve jetlerini navtex ilan ettiğimiz alanlara doğru harekete geçirmesiyle neredeyse sıcak bir çatışmanın eşiğinden dönüldü. Yunanistan’dan yana tavır alınca Avrupa Birliği ile de gerilimler yaşandı. Türkiye ise Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine önceden belirlediği alanlarda devam etti. Bununla birlikte, buradan Karadeniz’dekine benzer müjdeli bir haber çıkmadı.

2020 yılının başında Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs, Doğu Akdeniz doğal gazını Akdeniz’in altından Avrupa’ya taşıyacak EastMed boru hattının inşası için 6 milyar dolar değerinde bir anlaşma imzaladılar. Ancak yıl boyunca bu hatla ilgili somut bir başka gelişme de olmadı. Doğu Akdeniz’deki gerilimin ortasında bir diğer anlaşma ise Yunanistan ile Mısır hükümetleri arasında oldu: Türkiye ile Libya Hükümeti arasında 2019 yılında imzalanan "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”nın bir benzeri bu iki hükümet arasında 2020 yılının Ağustos ayında imzalandı.

Son olarak, Doğu Akdeniz’deki sıcak gündemin 2021 yılında da devam edeceğini söylemek herhalde kehânet olmayacaktır.