Enerji Günlüğü - Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), yaz saatinin kalıcılaştırılmasıyla enerji tüketiminde tasarruf yerine israf ortaya çıktığını, bunu ortadan kaldırmak için kışın yaz saati uygulamasından vaz geçilmesini istedi.
EMO’dan yapılan açıklamaya göre, aylık elektrik tüketim artışları yaz saati uygulamasının kalıcılaştırılmasının enerji tüketiminde tasarruf sağlamadığını ortaya koydu. Enerji İşleri Genel Müdürlüğü Aylık Elektrik İstatistikleri Raporu’ndaki elektrik tüketim verilerini esas alan çalışmada, yaz saatinin kalıcı olarak uygulanmaya başlandığı 2016 ve 2017 yılının ilk aylarında gereksiz bir elektrik tüketimi yaratıldığı ifade edilirken şu bilgiler verildi:
“Bir önceki yılın aynı ayına göre elektrik tüketim artışları hesaplandığında; 2016 yılının Kasım ayında yüzde 6.66; Aralık ayında yüzde 5.97 elektrik tüketim artışı kaydedildiği belirlenmiştir. Aralık 2016 ve Ocak 2017'de Türkiye'nin elektrik ihtiyacının karşılanamadığı doğalgaz ve elektrik üretim krizi yaşanmıştır. Bu nedenle bu aylardaki tüketim artışları, elektrik verilemediği için baskılanmıştır. Buna rağmen elektrik tüketim artışı Ocak 2017'de de yüzde 5.75 olmuştur. Artış oranı Şubat 2017'de yüzde 6.22, Mart 2017'de ise yüzde 6.43'e ulaşmıştır.”
Elektrik tüketim artışlarının, yoğun kesinti uygulanan Aralık ve Ocak ayı haricinde bir önceki yılın artış oranlarının oldukça üzerine çıktığına vurgu yapılan EMO açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Bir önceki yıla göre elektrik tüketim artışı Kasım 2015'de yüzde 1.22 iken Kasım 2016’da yüzde 6.7’ye; Şubat 2016’da yüzde 4.09 iken Şubat 2017’de yüzde 6.22’ye; Mart 2016’da yüzde 2.81 iken Mart 2017’de yüzde 6.43’e fırlamıştır. Aralık 2016 ve Ocak 2017’de talep edilen elektrik verilebilseydi tüketim artışının bu aylarda da bir önceki yıl artışını geçeceği açıktır.”
7 MİLYAR KWH’LIK, 2.8 MİLYAR TL’LİK ARTIŞ
Toplamda yaz saati uygulamasının kalıcılaştırıldığı kış aylarında (Kasım-Aralık 2016, Ocak-Şubat-Mart 2017) yaklaşık 7 milyar kilovat saatlik fazladan tüketimin ortaya çıktığına değinilen EMO açıklamasında “Mesken kullanıcılarına uygulanan bir kilovat saatlik elektrik bedeli olan 41 kuruş üzerinden hesaplandığında 2.8 milyar liralık bir ekonomik maliyet ortaya çıkmaktadır. Bu tüketim artışını mevsimsel şartların ya da ekonomik büyümenin açıklaması da söz konusu değildir. Nitekim TÜİK’in aylık sanayi üretim endeksi bültenlerine bakıldığında; sanayi üretim artışı Kasım 2016'da bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2.7, Aralık 2016’da yüzde 1.3, Ocak 2017’de yüzde 2.6’da kalmıştır. Şubat 2017’de ise yüzde 0.4 gerilemiş, Mart 2017’de de yalnızca yüzde 2.8 artış görülmüştür. Yani elektrik tüketim artışlarının sanayi üretim artışlarıyla bağını kurmak da mümkün değildir. Özellikle Şubat ayında sanayi üretim endeksindeki gerileme ve mart ayındaki düşük artış düzeyine karşın elektrik tüketiminde açıklanamayan bir artış söz konusudur” denildi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine ve değerlendirmelerine göre Kasım 2016’da mevsim normallerinde; Aralık 2016 ve Ocak 2017’de mevsim normallerinin altında; Şubat ve Mart 2017’de ise mevsim normallerinin üzerinde bir sıcaklık yaşandığına işaret edilen açıklamada “Elektrik tüketim artışını mevsimsel koşullarla savunmanın da geçerli olmadığı anlaşılmaktadır” denildi.
ÇOCUKLARI KARANLIKTA OKULLA GÖNDERMEK
Çocukların karanlıkta okula gitmek zorunda kalmaları başta olmak üzere trafikten insanların sağlığına, ekonomiden yurtdışı ile olan ilişkilere kadar uzanan çeşitli olumsuz etkiler nedeniyle halkın da sürekli yaz saati uygulamasından yoğun şikayeti olduğuna değinilen EMO açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Şimdi okulların saatini ileriye çekerek biraz olsun rahatlama sağlanmaya çalışılmış; Ankara ve İstanbul için okul başlama saatlerine sınır getirilmiştir. Özellikle ikili eğitim veren okullar için getirilen 7:50 sınırlaması sorunu çözmemektedir. Büyükşehirlerdeki yol mesafeleri dikkate alındığında yine karanlıkta çocukların yola çıkmaları anlamına gelmektedir. Ayrıca sorunun böyle palyatif olarak çözülmesi mümkün olmadığı gibi kamu idaresinin görevi insanların yaşamlarını kolaylaştırmak olmalıdır. Yalnızca okul saatlerinde yapılacak bir ayarlama yeterli değildir. Enerji tasarrufu yerine israfa yol açan, enerji tüketiminde manipülatif bir artışa neden olan bu uygulamaya son verilmelidir. Can güvenliğini de dikkate alarak karanlık ve ıssız saatlerde günlük yaşamı başlatmayı dayatan yazın geçilen GMT+3 noktasının kalıcılaştırılmasından bir an evvel vazgeçmeli, Türkiye coğrafyasına uygun kış ve yaz saatlerine geçilmelidir.”